Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile davacıların maddi tazminat taleplerinin reddine, davacı ... ve ... için 6.500,00'er TL, ... (...) ..., ..., ..., ..., ..., ... için 3.000,00'er TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, karar vermek gerekmiştir. 2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi-manevi tazminat istemine ilişkindir. Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır....

    (eski BK 47) maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre; davacılar vekilinin, aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar ve araç hasarı nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı taraf, dava ve ıslah dilekçesinde kaza tarihinden itibaren faize karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, hüküm altına alınan manevi tazminat için kaza tarihinden ve maddi tazminatlar için dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır ve davalı sürücü haksız fiil failidir. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır....

      Mahkemece davacının ücretle çalıştığını ispatlayamadığı için maddi tazminat haksız fiili ispatlayamadığı için de manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1)Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinden bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2)Davacının diplomasının davalı tarafından haksız olarak kullanıldığı sabit olduğuna göre aynı zamanda bu eylem haksız fiil niteliğinde olup davacı lehine bu sebeple uygun bir manevi tazminata hükmetmek gerekirken bu talebin reddi usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir....

        Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın işbu manevi tazminat davasını zenginleşme aracı olarak kullanmak istediğini, müvekkilinin ceza almasına neden olan olayda hakaret ve tehdit etmediği gibi olaydan sonra da kendisine karşı tehdit ve hakaret eylemlerinde bulunmadığını belirterek, manevi tazminat davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, "...Dava, haksız fiilden doğan manevi tazminat istemine ilişkindir. Davanın normatif dayanağı Türk Borçlar Kanunu'nun 49. maddesi hükmüne göre, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Türk Borçlar Kanunu'nun 50. maddesi hükmüne göre, zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır....

        Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı tazminat istemine ilişkindir. Borçlar Kanunu'nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemi ile açacağı davaların bağlı olduğu zamanaşımı süreleri özel olarak düzenlenmiştir. BK'nın 60. maddesinde üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüş olup bunlar, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıllık sübjektif ve nispi nitelikteki kısa zamanaşımı süresi, herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık objektif ve mutlak nitelikte uzun zamanaşımı süresi ile olağan üstü nitelikteki ceza zamanaşımı süresidir (Eren Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 794)....

          Davalı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının haksız tahrikleri ile olayın yaşanmasına sebebiyet verdiğini, cep telefonu ile kayıt yaparken sosyal medyada paylaşacağını söylemesi üzerine davacının istediğiniz yere verebilirsiniz şeklinde rıza gösterdiğini, manevi tazminata hükmedilmesinin yerinde olmadığını ve tazminatı ödeme gücünün bulunmadığını, hükmedilen tazminatın karşı tarafın sebepsiz zenginleşmesine yol açacağını, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı tarafça istinaf başvuru dilekçesine karşı cevap dilekçesi sunulmamıştır. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda; Dava, haksız eylem sebebine dayalı manevi tazminat talebine ilişkindir....

          İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkemece her ne kadar davalı-karşı davacının zinaya dayalı boşanma davasını ispat ettiğinden bahisle bu nedene dayalı olarak tarafların boşanmalarına ve davacı-karşı davalının tam kusurlu olduğuna karar vermiş ise de; kararın hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, davacı-karşı davalının bir başka kadınla birlikte yaşamadığı ve bir başka kadınla devam eden bir ilişkisinin bulunadığı, sadakat yükümlülüğünü ihlal etmediği dinlenen tanıklar Rahime, Sevgi ve İbrahim'inin birbirleriyle tutarlı ve görgüye dayalı beyanları ile sabit olduğunu, davalı-karşı davacı yanın tanıklarının gerçeğe aykırı beyanda bulunduklarını, yerel mahkemece davalı-karşı davacı Hayriye lehine 20.000,00- TL. maddi, 20.000,00- TL. manevi tazminat ödenmesine hükmedilmiş ise de sübut bulmayan zina isnadı nedeniyle şartları oluşmadığı halde maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu ve tazminat miktarlarının fahiş olduğunu...

          İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkemece her ne kadar davalı-karşı davacının zinaya dayalı boşanma davasını ispat ettiğinden bahisle bu nedene dayalı olarak tarafların boşanmalarına ve davacı-karşı davalının tam kusurlu olduğuna karar vermiş ise de; kararın hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, davacı-karşı davalının bir başka kadınla birlikte yaşamadığı ve bir başka kadınla devam eden bir ilişkisinin bulunadığı, sadakat yükümlülüğünü ihlal etmediği dinlenen tanıklar Rahime, Sevgi ve İbrahim'inin birbirleriyle tutarlı ve görgüye dayalı beyanları ile sabit olduğunu, davalı-karşı davacı yanın tanıklarının gerçeğe aykırı beyanda bulunduklarını, yerel mahkemece davalı-karşı davacı Hayriye lehine 20.000,00- TL. maddi, 20.000,00- TL. manevi tazminat ödenmesine hükmedilmiş ise de sübut bulmayan zina isnadı nedeniyle şartları oluşmadığı halde maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu ve tazminat miktarlarının fahiş olduğunu...

          Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından zina hukuki sebebine dayalı boşanma davasının reddi, davalı-karşı davacı kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, maddi tazminat talebinin reddi ve kadın lehine hükmedilen manevi tazminat yönünden; davalı-karşı davacı kadın tarafından ise ortak çocuğun velâyeti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı-karşı davalı erkeğin zina hukuki sebebine dayalı boşanma davasının reddine yönelik temyiz itirazının incelenmesinde; ilk derece mahkemesince verilen hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından karşı boşanma davasının reddi, kusur belirlemesi, davacı-karşı davalı erkek lehine hükmedilen maddi tazminat ve velayet yönünden istinaf edilmiş olup, davacı-karşı davalı erkek istinaf kanun yoluna başvurmadığından zina...

            Aile Mahkemesinin 2017/666 esasıyla evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı (TMK m. 166/1) boşanma davası açılmış ve bu husus davalı kadın vekili tarafından beyan edildiğine ve davalar arasında bağlantı bulunduğuna göre, erkek tarafından açılan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı (TMK m. 166/1) ve kadın tarafından evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı (TMK m. 166/1) açılmış olan davaların birleştirilerek, davaların esası hakkında hüküm kurulması gerektiğinden hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda gösterilen sebeple Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 15/01/2019 tarih, 2017/2280 esas ve 2019/32 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, Ankara 10....

              UYAP Entegrasyonu