Haksız fiil ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanununun 47. maddesine göre manevi tazminat isteme hakkı doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan kişiye aittir. Yansıma yoluyla aynı eylem nedeniyle üzüntü duyanlar manevi tazminat isteyemezler. Hal böyle olunca doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan yalnızca maddi sağlık bütünlüğü ihlal edilen kişi midir? Zarar kavramına (B.K. 46 ve 47) ruhsal bütünlüğün ihlali, sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin girdiği bu maddelerde sadece maddi sağlık bütünlüğünün değil, ruhsal ve sinirsel bütünlüğünde korunduğu doktrinde ve Yargıtay kararlarında kabul edilmektedir. Öyleyse, bir kişinin cismani zarara uğraması sonucunda, onun (ana, baba, karı, koca ve çocuklar gibi) çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğünün ağır şekilde bozulmuşsa, onların da manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmelidir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 20/01/2010 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 06/12/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2- Davalının diğer temyiz itirazına gelince; Dava, haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 28/10/2014 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 23/02/2016 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının yerinde bulunmayan manevi tazminat istemine ilişkin temyiz itirazları reddedilmelidir. 2-Davalının diğer temyiz itirazına gelince; Dava, haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir....
Davacı; davalının, kendisini 15 gün iş ve güçten kalacak şekilde yaraladığını, tedavi gördüğünü, çalışamadığı ve bakıma muhtaç olduğu dönem için maddi kaybının oluştuğunu, aynı zamanda olay nedeniyle manevi üzüntü yaşadığını beyan ederek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalı; açılan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; davacının, vücut bütünlüğüne yönelik gerçekleştirilen eylem nedeniyle maddi ve manevi zararının bulunduğu gerekçesi ile talebin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya içerisinde yer alan Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulunun 6967 karar sayılı 30/11/2005 tarihli raporunda; davacının, 15 gün iş ve gücüne engel olacak şekilde yaralandığı belirtildiği halde, hesap bilirkişi raporunda, davacının beyanı esas alınarak 15 günden sonra 2 ay daha çalışamayacağı gerekçesiyle tazminat miktarının fazla hesaplanması ve bu raporun hükme esas alınması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir....
Buna göre davacılardan ... yönünden mahkemece maddi tazminat yanında manevi tazminat talep edilmesi ve bu kalemler yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olması bakımından maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabul edilen miktarları için AAÜT'nin 3. kısmına göre ayrı ayrı nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken ve kabul edilen manevi tazminat miktarları üzerinden davacıların her biri lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken toplam tazminat miktarı üzerinden tek vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca mahkemece davacılardan ...'nin maddi tazminat talebi reddedilerek davalı ... şirketleri lehine 1.200,00.-TL vekalet ücreti taktir edilmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, nişanın haksız yere bozulması sebebine dayanan manevi tazminat ve evlilik birliğinde oturacakları ev için alınan eşya bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Aile Mahkemesince, davanın haksız fiile dayalı tazminat istemine dayalı olduğu ve Aile Hukukunu ilgilendirmediği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, davanın nişanın sona ermesi nedeniyle hediyelerin iadesine ilişkin olduğu, bu nedenle Aile Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....
Hazinesi aleyhine 27/09/2010 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kabulüne, manevi tazminat isteminin reddine dair verilen 25/01/2011 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili duruşmasız olarak incelenmesi de davacı vekili taraflarından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 03/04/2012 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı hazine vekili Avukat ...... ile karşı taraftan davacı vekili Avukat ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi....
Mahkemece davanın maddi tazminat istemi yönünden kabulüne; manevi tazminat istemi yönünden ise kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı; belediyede zabıta görevlisi olduğunu ve memuriyeti dışında tarım ve hayvancılıkla da ilgilendiğini, olay günü kaçak su kontrolü nedeni ile davalının binasının önünde bulunan havuzda ölçüm yaptığını, bu sırada davalının kendisini iterek havuza düşürmesi sonucunda ayak bileklerinin kırıldığını ve yaralanması nedeni ile uzun bir süre çalışamayarak yetiştirdiği arılarını kaybettiğini ayrıca arazisinde işçi çalıştırmak zorunda kaldığını belirterek maddi ve manevi zararın tazmini isteminde bulunmuştur. Davalı; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece; kesinleşen ceza yargılamasına ve alınan bilirkişi raporuna dayanılarak maddi tazminat isteminin kabulüne; manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve .... aleyhine 23/10/2013 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; maddi tazminatın kabulüne, manevi tazminatın kısmen kabulüne dair verilen 12/05/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, taksirle yaralama eylemi nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, maddi tazminatın kabulüne, manevi tazminatın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm; davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar vekili, davalı sürücü ...'...
Bu durumda; mahkemece, davalı ...Ş yönünden manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken hüküm altına alınan manevi tazminat miktarından, davalı ... şirketinin diğer davalılarla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasına karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. 4-Mahkemece, hüküm altına alınan maddi ve manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir....