"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki taşınmaz hukukuna ilişkin davada Terme Asliye ve Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, davacının satınalma nedeniyle nedeniyle zilyet olduğu taşınmaza, davalının el atmalarının önlenilmesi istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince; davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğu belirtilerek, zilyetliğin korunması davasının sulh hukuk mahkemesinin görevine girmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi de; dava dilekçesindeki dava değeri miktarının Asliye Hukuk Mahkemesi görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda, davacı kişisel hakka dayandığına göre uyuşmazlık, yalnızca HUMK’nun 8/11-3. maddesindeki zilyetliğin korunması olarak düşünülemez....
Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın zilyetliğe dayalı müdahalenin önlenmesi davası olup davaya bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemelerinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davacının kişisel hakka dayanarak dava açtığı, davanın hak davası niteliğinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda; davacının zilyet olduğu taşınmaza davalıların haksız müdahale ettiği iddiasıyla zilyetliğe vaki tecavüzün önlenmesini talep ettiği anlaşılmıştır. TMK. nun 981 ve müteakip maddeleri, mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kimsenin zilyetliğini korumak üzere konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. Davacı, taşınmazın TMK. nun 973. maddesi anlamında fiili hakimiyeti bulunan zilyedidir. Davacı sadece zilyetliğini ileri sürdüğüne ve zilyetliğin arkasında ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hak ileri sürmediğine göre davanın, zilyetliğin korunması kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir....
Mahkemece, davanın hakka dayalı olduğu, zilyetliğin tespiti ve korunması talepli olup; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesinde, tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağından davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu 117 ada 1 ve 117 ada 2 parsel, 06.09.1990 tarih ve 31.01.1992 tarihinde hükmen Hazine adına tescil edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamalara göre dava; TMK'nun981 vd. maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması isteğine ilişkindir. TMK'nun 984.maddesinde; “Gasp ve saldırıdan dolayı dava hakkı, zilyedin fiili ve failini öğrenmesinden başlayarak iki ay ve her halde fiilin üzerinden bir yıl geçmekle düşer.” denilmiştir....
Somut olayda davacı vekili, tapuda kayıtlı olmayan taşınmazda davalının elatmasının önlenmesi ve zilyetliğin korunması talebi ile birlikte bu nedenle uğradığı zararın tazminini talep etmiştir. Kadastro Mahkemesince taşınmazın tapuya tesciline karar verilmesinden sonra davacının zararın giderilmesi talebi yönünden dava tefrik edilerek yeni bir esasa kaydedilmiş olup, eldeki davanın davalının haksız müdahalesi nedeniyle uğranılan maddi zararların tazmini istemine ilişkin olduğu ve bu haliyle haksız fiile dayalı uyuşmazlığın genel hükümler uyraınca çözümleneceğinin anlaşılmasına göre uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ... (...) Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 08.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dava; TMK'nun 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması ve ecrimisil isteğine ilişkindir. Dava konusu taşınmaz, orman niteliğinde Hazine adına kayıtlı olan bir yerdir. Kural olarak; Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan orman vasfındaki taşınmazlara ilişkin olarak Hazine ya da Orman İdaresi hasım gösterilmek suretiyle zilyetliğin korunması istenilemez. Ancak somut olayda dava; kayıt maliki Hazine ya da Orman idaresine değil, taşınmazı kiralamak suretiyle kullanan davalı şirkete yöneltilmiştir. Başka bir anlatımla, taşınmazın mülkiyeti davanın tarafları arasında uyuşmazlık konusu yapılmamıştır....
.- TL. değer gösterilerek dava açıldığı, davanın bir hakka dayalı olduğu ve H.Y.U.Y.'nın 8/II-3. maddesi anlamında yalnız zilyetliğin korunması olarak düşünülemeyeceği, dava tarihindeki değer esas alındığında H.Y.U.Y.'nın 8/1 maddesine göre davanın Asliye Hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince Fatsa Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 13/03/2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı taktirde dava bir hak davası niteliğini kazanır. HGK.nun 06.10.1993 gün, 1993/14- 423/561 sayılı ve HGK'nın 15.06.1983 gün, 3351/679 ve 25.11.1987 gün 394/876 sayılı kararları da aynı yöndedir....
Kişilerin, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki üstün zilyetlik iddiasına veya taraflar dışında başkası adına tapuda kayıtlı bir taşınmazdaki tapu kaydına ya da gayri menkul satış vaadi sözleşmesine dayanmayan, kişisel hakka dayalı üstün zilyetlik iddiası durumunda, davanın 4721 sayılı TMK'nun 981 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası olacağı kuşkusuzdur. Tarafların iddia ve savunmalarına göre dava, salt zilyetliğin korunması niteliğinde olmayıp uyuşmazlık, zemin üzerinde yer alan binanın kuzey yönündeki ikinci kata ilişkin olup, hakka dayalıdır. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümü, zilyetliğin korunması davası kapsamında değil, (TMK. m. 981 vd.) hakka dayalı bir dava olarak değerlendirilip sonuçlandırılmalıdır. Davaya konu taşınmazın tapusuz olduğunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Tapusuz taşınmazlar satış ve devir bakımından TMK. nun 762 maddesinde belirtilen taşınır mal hükmündedir....
"İçtihat Metni"Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Müdahalenin önlenmesi ve ecrimisil ... ile... ve... aralarındaki müdahalenin önlenmesi ve ecrimisil davasının görev yönünden reddine dair Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 03.04.2013 gün ve 753/108 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, 9507 ada 2 (890) parselin 70 m2'lik bölümünü ...Noterliği'nce düzenlenen 23.01.2004 tarih 2312 yevmiye nolu düzenleme şeklindeki gayrimenkul satış vaadi sözleşmesiyle satın ve devraldığını, üzerindeki evi bu tarihten itibaren kullandığını, elektrik ve su aboneliğinin vekil edeni adına kayıtlı olduğunu, işi nedeniyle zorunlu olarak ... gitmesi üzerine, davalıların taşınmaza el attıklarını ileri sürerek, haksız el atmanın önlenmesine, olmadığı takdirde arsa ve bina bedeli olan 40.000 TL'nın davalılardan alınmasına karar verilmesini...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin korunması ... ile ... aralarındaki zilyetliğin korunması davasının kabulüne dair ... Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 12.01.2011 gün ve 426/37 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: KARAR Davacı vekili, mevki ve sınırları dava dilekçesinde gösterilen Hazinenin özel mülkiyetindeki, tapusuz 6989,72 m2 yüzölçüme sahip dava konusu taşınmaza vekil edeninin ecrimisil ödemek suretiyle zilyet olduğunu, ancak davalı Hazinenin aldırdığı 10.04.2008 tarih 8 nolu idari men kararıyla davacının tasarrufuna engel olduğunu ileri sürerek zilyetliğinin korunmasına, Hazinenin tecavüzünün önlenmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı ... vekili davanın reddine karar verilmesini savunmuştur....