DAVA KONUSU : Haczedilmezlik Şikayeti KARAR : İlk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı alacaklı tarafından müvekkili aleyhine İzmir 24....
Mahkemece, takip dosyasında 103 davetiyesi tebliğ edilmemiş ise de borçlunun emekli maaşına konulan haciz için 29.08.2013 tarihinde haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu, bu nedenle taşınmaz haczinin en geç şikayet başvurusunda bulunduğu 29.08.2013 tarihinde öğrenilmiş olduğu, yedi günlük sürenin geçmiş olması nedeniyle şikayetin süre yönünden reddine karar verilmiş, hüküm borçlu vekilince temyiz edilmiştir. İİK'nun 82/1-12. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tabidir. Bu süre 103 davetiyesi tebliğinden, tebliğ yok ise öğrenme tarihinden başlar. Somut olayda, borçluya 103 davetiyesi tebliğ edilmemiştir. Borçlunun taşınmaza haciz konulduğundan haberdar olduğuna dair takip dosyasında bir işlem yaptığı da anlaşılamamaktadır. Bu nedenle haczedilmezlik şikayetinin süresinde olduğunun kabulü ile şikayetin incelenmesi gerekirken süreden ret kararı verilmesi doğru değildir....
Haczedilmezlik şikayetinin, İİK'nun 16/1. maddesine göre 7 günlük sürede yapılması gerekir. Şikayet süresi haczin öğrenildiği tarihten itibaren başlar. Somut olayda, 29.04.2013 tarihli haciz işleminde Borçlu Vekilinin hazır olduğu, 07.05.2013 günü haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu,7 günlük şikayet süresinin geçtiği anlaşılmıştır. Mahkemece; haczedilmezlik şikayeti süresinde yapılmadığından reddi gerekirken şikayetin kabulü ile hacizlerin yazılı gerekçe ile kaldırılması isabetsizdir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenle İİK'nun 366. ve HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25,20 TL peşin harcın temyiz edene iadesine, 04.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise; meskeniyet nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için haczin dayanağını teşkil eden borcun haczedilmezlik iddiasına konu edilen evin bedelinden doğmamış olması koşul olarak düzenlenmiştir. Borcun evin bedelinden doğması halinde bahsi geçen madde uygulanmaz ve dolayısıyla haczedilmezlik şikayeti ileri sürülemez. O halde alacaklı tarafın cevap dilekçesinde ileri sürdüğü bu iddia karşısında mahkemece, alacaklı tarafından icra takibine dayanak yapılan Niğde Aile Mahkemesi'nin 2013/71 E., 2014/385 K. sayılı ilamı incelenerek takip konusu borcun alacaklının şikayete konu Niğde İli Merkez İlçesi 703 ada 1 parsel, zemin kat 1 nolu taşınmazdaki katılma payı alacağına ilişkin olup olmadığı, dolayısıyla borcun şikayete konu taşınmazın bedelinden doğup doğmadığı araştırılıp değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve yazılı gerekçeye dayalı hüküm tesisi isabetsizdir....
Bu maddeye göre belediyenin haczedilmezlik şikayetinin kabul edilebilmesi için mahcuzların kamu hizmetinde fiilen kullanılması zorunludur. Asıl olan, alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamak olduğundan, kural olarak borçluların tüm mallarının haczi mümkündür. Bir malın haczedilememesi için yasal bir düzenlemenin bulunması zorunludur. Haczedilmezlik istisnai bir durum olduğundan, bu yöndeki düzenlemelerin de dar yorumlanması gerekir. Buna göre, 5393 Sayılı Belediye Kanunu'nun 15/son maddesinin de dar yorumlanması gerekip, maddede açıkça haczedilmezlik için "fiilen kamu hizmetinde kullanılma" koşulunun kabul edilmesi karşısında, belediyeye ait bir malın haczedilmezliği ancak fiili durumunun tespiti ile belirlenmelidir....
. -2014/2047 K. sayılı ilamı ile Kamulaştırma Yasası’na dayalı haczedilmezlik şikayetinin reddi ile diğer haczedilmezlik şikayetinin değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile kararın bozulduğu, mahkemece bozma ilamına uyularak, şikayete konu haczin 22.03.2013 tarihli memurluk kararı ile fekkedildiği, dolayısıyla şikayetin konusunun kalmadığı gerekçesiyle esas hakkında inceleme yapılmadan davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm şikayetçi borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir. Her dava ve şikayet açıldığı (yapıldığı) tarihteki hukuki durum gözetilerek hükme bağlanır (28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı İBK. ve HGK'nun 17.03.1954 tarih ve 3/40-49 sayılı kararı)....
Hüküm, davacı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-İstihkak davasına konu bilgisayarlar yönünden; Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı 3. kişi vekilinin temyiz itirazlarının reddine, 2-Haczedilmezlik Şikayetine konu, yoğun bakım yatakları, anestezi cihazı ve kardiyo versiyon cihazları yönünden; İstihkak davası niteliği gereği, şikayet başvurusundan farklı usul ve esasa tabi olduğundan 28.04.2015 tarihli ara karar ile haczedilmezlik şikayetinin eldeki dosyadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydına karar verilmiştir. Mahkemece gerekçeli kararda, kısa karara aykırı olarak, tefrikine karar verilen haczedilmezlik şikayetine konu cihazlarla ilgili olarak açılan istihkak davasının husumetten reddine karar verilmesi doğru olmamıştır....
İİK'nun 82/12. maddesinden kaynaklı haczedilmezlik şikayeti, aynı Kanun'un 16/1. maddesine göre 7 günlük süreye tabidir. Şikayet süresi haczin öğrenildiği tarihten itibaren başlar. Somut olayda, 18.06.2013 tarihli haciz işleminde borçlu belediye vekilinin hazır olduğu, bu tarihten itibaren 7 günlük şikayet süresinin geçtiği anlaşıldığından 18.06.2013 tarihinde haczedilen mallara yönelik haczedilmezlik şikayetinin süresinde İcra Mahkemesine başvurulmadığından reddi gerekirken kabulü ile hacizlerin yazılı gerekçe ile kaldırılması isabetsizdir. 15.07.2013 tarihinde haczedilen mallara yönelik şikayet incelendiğinde ise; 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 15/son maddesinde; "Belediyenin kamu hizmetinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim, harç gelirleri haczedilemez" düzenlemesine yer verilmiştir. Bu maddeye göre belediyenin haczedilmezlik şikayetinin kabul edilebilmesi için mahcuzların kamu hizmetinde fiilen kullanılması zorunludur....
Öte yandan üzerinde ipotek bulunan taşınmaz hakkında meskeniyet iddiasında bulunulamayacağı, borçlunun taşınmazını ipotek ettirmekle, haczedilmezlik şikayetinden peşinen vazgeçtiği kabul edilmektedir. Ancak ipotek, zorunlu olarak kurulmuş ise (mesken, zirai kredi, esnaf kredisi vs. için verilmiş ise) bu halde haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilir. Öncelikle bu husus açıklığa kavuşturularak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken kesin mehile riayet edilmediğinden bahisle eksik inceleme sonucu yazılı şekilde davanın reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 11/03/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Bu maddeye dayalı haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkı borçlunun şahsına sıkı sıkıya bağlıdır. Bir başka ifadeyle, meskeniyet şikayeti, şahsi hak niteliğinde olup, iddiada bulunan kişinin ihtiyacı ve haczedilen meskenin bu şahsın haline münasip olup olmadığı araştırılarak sonuçlandırılması gerekir. Bu nedenle, haczedilmezlik şikayetinin incelenmesi sırasında şikayetçi borçlunun ölümü halinde mirasçılarının yargılamayı sürdürmeleri mümkün değildir. Somut olayda, borçlu ...’ın haczedilmezlik şikayetinde bulunduktan sonra 21.12.2019 tarihinde öldüğü dosyada mübrez nüfus kayıt örneğinden anlaşılmaktadır. Bu mirasçının kendisi ve ailesinin ihtiyacı nedeniyle bu yargılamaya devam etmesi olanaklı değildir. O halde, mahkemece şikayetçi borçlu ...’ın ölümü nedeniyle meskeniyet iddiasının dayanağı ve dolayısıyla haczedilmezlik şikayetinin konusu kalmadığından istemin vefat eden borçlu yönünden reddi gerekirken, şikayetin esası incelenerek kabulüne karar verilmesi isabetsizdir....