Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir.Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantası sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine mutlak geçit ihtiyaç veya geçit yoksunluğu, ikincisine de nisbi geçit ihtiyacı ya da geçit yetersizliği denilmektedir. Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz müşterek mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir. Geçit ihtiyacı olan kişi davasını öncelikle taşınmazların mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun taşınmaz malikine karşı ve daha sonra bundan en az zarar görecek olana yöneltmelidir....

    Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır. Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 maddesi uyarınca ... siciline kaydı da gereklidir. Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır. Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda, davacının geçit hakkı isteminde bulunabilmesi için taşınmazının genel yolla bağlantısının bulunmaması başka bir ifadeyle geçit ihtiyacı içerisinde olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davacı, 3758 parsel sayılı taşınmazı lehine 3759 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı kurulması talebinde bulunmuştur....

      Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır. Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3. maddesi uyarınca ... kaydının beyanlar hanesine şerhi de gereklidir. Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır. Geçit davalarında uygulanacak kesintisizlik ilkesi gereğince lehine geçit hakkı kurulan taşınmazdan itibaren genel yola ulaşıncaya kadar tüm taşınmazlar üzerinden geçit hakkı kurulması gerekir....

        Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” yada “geçit yetersizliği” denilmektedir. Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz müşterek mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir. Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira, geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 30.01.2013 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 08.05.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir. Davacılar, paydaş oldukları 21, 26 ve 27 parsel sayılı taşınmazların ulaşım yolu olmadığından davalıya ait taşınmazdan geçit hakkı kurulmasını talep etmişlerdir....

            Gerçekten davacı taşınmazının nisbi geçit ihtiyacı içinde bulunduğu açıktır. Geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak geçit güzergahı belirlenirken komşuluk hukukunun fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi hiçbir zaman gözden kaçırılmamalıdır. Denilebilir ki, geçit kurulmasına ilişkin davalarda davacının tam bir tasarruf hakkı yoktur. O yüzden, uygun geçit güzergahı saptanırken davacının subjektif isteğine bakılmamalı, geçit az yukarıda sözü edilen fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gözetilerek objektif ölçülere uygun belirlenmelidir....

              Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir. Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir. Somut uyuşmazlığa gelince; davacı 1941 parsel sayılı taşınmazın maliki olup, davalılara ait 1921 parsel sayılı taşınmaz üzerinde geçit hakkı kurulmasını istemiştir. Mahkemece 1921 parsel sayılı taşınmazın kuzeyinde bulunan derenin bir kısmının doldurulması koşuluyla geçit hakkı kurulmuştur. Dosya içerisindeki tapu kayıtları ve pafta suretine göre üzerinden geçit hakkı kurulan 1921 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün komşu 1920 sayılı parselden daha küçük olduğu açıktır....

                Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilecekse, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir. Somut olayda, davacının maliki bulunduğu 109 parsel sayılı taşınmazın mutlak geçit ihtiyacı içinde bulunduğu sabittir. Geçit ihtiyacı olan ve geçit ile yükümlendirilen taşınmazlar tapuda tarla niteliğiyle kayıtlıdır. Mahkemece, 109 parsel sayılı taşınmaz yararına, 41 ile 42 parsel sayılı taşınmazlardan 4,91 ve 6,77 metre genişliğinde geçit hakkı kurulmuştur. Özünü komşuluk hukukundan alan geçit hakkı kurulurken taraf yararlarının da gözetilmesi gerekir....

                  Geçit davalarında uygulanacak kesintisizlik ilkesi gereğince lehine geçit hakkı kurulan taşınmazdan itibaren genel yola ulaşıncaya kadar geçit hakkı kurulması gerekir. Davacının maliki olduğu 897 parsel sayılı taşınmaz yararına 896 parsel sayılı taşınmaz üzerinden (C) ile işaretli yerden geçit hakkı kurulmasına karar verilmiş ise de; dosya içerisindeki bilirkişi raporuna göre kurulan geçidin daha önce 895 ve 896 parsel sayılı taşınmazlar lehine kurulan geçitlere bağlanması ile yetinilmiş, genel yola ulaşım sağlayacak şekilde geçit kurulmadığı görülmüştür. Bu durumda mahkemece geçit davalarında uygulanan kesintisizlik ilkesine uygun şekilde davacıya ait 897 parsel sayılı taşınmazdan kadastral yola kesintisiz ulaşmayı sağlayacak şekilde 896, 895 ve 1171 parsel sayılı taşınmazlardan geçit kurulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....

                    Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine mutlak geçit ihtiyaç veya geçit yoksunluğu, ikincisine de nisbi geçit ihtiyacı ya da geçit yetersizliği denilmektedir. Mahkemece uygun geçit yeri saptanırken öncelikle taraf yararlarının gözetilmesi gerekir. Zira, geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının subjektif arzularına göre değil objektif esaslara uygun belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır. Uygun güzergah saptanırken, aleyhine geçit kurulan taşınmazın kullanım bütünlüğü bozulmamalıdır....

                      UYAP Entegrasyonu