Davacı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın soybağına ilişkin olmayıp mükerrer nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin olduğunu, nüfus kayıtlarının gerçeğe uygun olmasının kamu düzeni ile ilgili olup her türlü delille kanıtlanabileceğini, DNA testi ile fethi kabir yaptırılmasının usul ekonomisi ile bağdaşmadığını, nüfus sicilinde bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılır ise gerçek durumun her türlü kanıt ile ispat edilebileceğini, davacı tanıklarının anlatımı ile gerçek durum ispat edilmiş olmakla davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, her ne kadar mahkemenin gerekçeli kararında yakın tarihli Yargıtay kararlarına atıfta bulunulmuş ise de birkaç yıl öncesine kadar bu tür davalarda DNA testi zorunluluğu bulunmadan sonuca gidilebilirken mevzuatta hiçbir değişiklik olmadığı halde uygulama değişikliğine gidilerek DNA testi zorunluluğunun getirilmesinin Anayasa'ya aykırı olduğunu, davacının 5 yıl önce bu davayı açması halinde DNA testi...
ın amcası ... tarafından tanıma senedi ile kendi üzerine mükerreren kaydettirdiğini ileri sürerek nüfus kütüğünde gerçeğe aykırı şekilde oluşan kaydın iptalini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden, davalı ...'ın oluşan nüfus kaydına göre babası gözüken ...'ın davaya dahil edilmediği ve bu konudaki bilgisine başvurulmadığı görülmüştür. Bu kişinin davaya dahil edilip taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilip tüm deliller toplanarak oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.01.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Ceza Mahkemesi SUÇ : Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak ve tazminat HÜKÜM : Toki ve ...'...
Dava, nüfus kayıtlarının gerçeği yansıtmadığı iddiasına dayalı 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu 36. maddesi kapsamında nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106. maddesinde, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının veya yokluğunun tespit davası yolu ile mahkemeden istenebileceği, Türk Medeni Kanunu'nun 30. maddesinin 2. fıkrasında ise, nüfus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılırsa, gerçek durumun her türlü kayıtla ispat edileceği, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu 36. maddesinin 1/c bendine göre ise tespit davalarının, kaydın iptali veya düzeltilmesi için açılacak davalara karine teşkil edeceği hükmünü içermektedir. Nüfus kayıtlarının düzenli ve gerçeğe uygun olarak tutulması kamu düzeni ile yakından ilgilidir. Nüfus kayıtlarındaki istemlerle ilgili davalarda, mahkemelerin hiçbir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunmaktadır....
Toplanan deliller ile ve tüm dosya kapsamı ile kök parsel olan 584 parsel sayılı taşınmazın ...iken bunlardan ... 30 sene önce ölmesiyle karısı Kamile ve ...... ... bıraktığı ve ... 11 sene önce ölmesiyle kocası ... ve evlatları ... ve .... bıraktığı ve ... de 6 sene önce ölmesiyle karısı ... ve evlatları ..., ..., ... bıraktığı ve taşınmazlara halen bu mirasçılar tarafından malik sıfatıyla zilyet edildiği muhtar ve bilirkişi ifadeleriyle saptanarak .... ve .... mirasçıları adına tesbit edildiği, tapu takyidatları ve nüfus kayıtları karşılaştırıldığında "...." şeklindeki kaydın “... oğlu ... ...", "...." şeklindeki kaydın “....”, "...." şeklindeki kaydın "... ...... ... ...", "....” şeklindeki kaydın “... ...... ... ....”, "...” şeklindeki kaydın “.. ...... .... ...”, ”... oğlu ...” şeklindeki kaydın “... oğlu ...” ve ”... ...... ...” şeklindeki kaydın ise “.... ...... ... ....”...
in anne ve babası olan davalılar ... tarafından gerçeğe aykırı beyanla kendi çocuklarıymış gibi nüfuslarına kaydettirdiklerini ileri sürerek ...'ın gerçek babasının ... olduğunun tespitini istemiştir. Mahkemece dava kabul edilmiştir. Davacı ..., ... .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/371 Esas sayılı dosyası ile ...'ın gerçeğe aykırı oluşturulan anne ve baba adının düzeltilmesi, ....'nın davalılar ....'ın nüfus kayıtlarından silinmesi için nüfus kayıt düzeltme davası açmış olup bu dava halen derdest olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Dava; Türk Medeni Kanununun 301. ve devamı maddeleri gereğince babalığın tespitine ilişkindir. Aynı yasanın 303/.... maddesi uyarınca çocuk ile bir başka erkek arasında soybağı ilişkisi varsa, hak düşürücü süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar. Dolayısıyla ...'ın kayden babası görünen davalı ... ile olan soybağı ilişkisi ortadan kalkmadıkça, diğer bir deyişle ... .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/371 Esas sayılı ...'...
ın müşterek çocukları olmadığı belirtilerek gerçeğe aykırı beyana dayalı nüfus kaydının düzeltilmesi ve gerçek anne-babasının nüfusuna tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde; boşandığı eşi ...'dan çocuğu olmadığı halde evlilikleri sırasında gerçeğe aykırı beyanla ...'ı kendi çocuklarıymış gibi nüfusa kaydettirtiklerini, bu çocuğun kendilerinin gerçek çocukları olmadığını ileri sürerek ...'ın, babasının nüfus kaydından silinerek gerçek anne-babası olan davalılar ..ve ...'ın nüfus hanelerine yazılmasına karar verilmesini istemiş, mahkemece davanın esası incelenerek kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dava; davacı ile ...'ın nüfus kaydına gerçeğe aykırı beyana dayalı yazılan çocuk ...'...
Nüfus kaydının düzeltilmesi davası, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.01.2008 tarih 2008/2-36-47 sayılı içtihadında açıklandığı üzere, resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi nedeniyle, mevcut kaydın düzeltilmesi davasıdır. Böyle bir dava sonucunda, kaydının düzeltilmesi istenen kişinin, o tarihe kadar kayıtlı olduğu haneden çıkıp, başka bir haneye tescil edilecek olması da, davayı soybağı davası haline dönüştürmez. Bu nedenle davacının birinci talebi, gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Mahkemenin bu yoldaki kabulü doğrudur. Ne var ki, davacının genetik anne ve baba hanesine kayıt istemi, anne yönünden yine nüfus kaydının düzeltilmesi talebi ise de, anne ve baba arasında evlilik ilişkisi bulunmadığından, baba yönünden soybağının düzeltilmesi talebidir....
Nüfus kaydının düzeltilmesi davası, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.01.2008 tarih 2008/2-36-47 sayılı içtihadında açıklandığı üzere, resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi nedeniyle, mevcut kaydın düzeltilmesi davasıdır. Böyle bir dava sonucunda, kaydının düzeltilmesi istenen kişinin, o tarihe kadar kayıtlı olduğu haneden çıkıp, başka bir haneye tescil edilecek olması da, davayı soybağı davası haline dönüştürmez. Bu nedenle davacının birinci talebi, gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Ancak davacının genetik anne ve baba hanesine kayıt istemi, anne yönünden yine nüfus kaydının düzeltilmesi talebi ise de anne ve baba arasında evlilik ilişkisi bulunmadığından, baba yönünden soybağının düzeltilmesi talebidir....
Bu nedenle davacının birinci talebi, gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Ne var ki, ikinci talep içerisinde yer alan, küçüğün genetik babası ... ... hanesine kayıt istemi; küçük ... ...'ın doğum tarihi olan 06/07/2008 tarihinde gerçek anne ve baba olduğu iddia edilen ... ... ve ... ... arasında evlilik ilişkisi bulunmadığı ve evlenme tarihlerinin 06/05/2014 olduğu anlaşıldığından, baba yönünden soybağının düzeltilmesi talebidir. Bilindiği üzere, çocukla ana arasındaki soybağı doğumla; babayla arasındaki soybağı ise ana ile evlilik, tanıma ve hâkim hükmü ile kurulur. Esasen, soybağına ilişkin uyuşmazlıklarda, kişisel durum ile ilgili nüfus kaydında yer alan bilgi "doğru" olarak doğmuş ve kütüğe tescil edilmiştir....