Davacı, anılan genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan kredi borcunun tamamen ödendiğini ve bononun iade edildiğini borcun ödenmesinden sonra banka ile borçlu şirket arasında 22.11.2010 tarihinde 3.000.000,00 USD bedelli yeni bir genel kredi sözleşmesi düzenlendiğini, bu genel kredi sözleşmesine davacının kefil olmadığını, davacı dışında başka kefillerle sözleşme yapıldığını, bu genel kredi sözleşmesi kapsamında aynı bedelle yeni bir bono alındığını, takip konusu borcun bu genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığını ileri sürerek menfi tespit talep etmiştir. Davalı ise alacağı temlik aldığını ve 2006 yılındaki genel kredi sözleşmesini 20. Maddesinde, bu sözleşmeden önce doğmuş doğacak borçlar için davacının kefil olduğunu, bu kefaletin daha sonraki genel kredi sözleşmesini de kapsadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı (temlik eden banka) tarafından 05.08.2013 tarihinde İstanbul 14....
Davacı, dava konusu genel kredi sözleşmesinde imzasının bulunmadığı iddiasıyla borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Mahkemece imza incelemesi için davalı taraftan Genel Kredi Sözleşmesi'nin aslının ibraz edilmesini istemiş, davalı tarafın 14.01.2014 tarihli beyan dilekçesinde genel kredi sözleşmesinin icra dosyasında olabileceği belirtilmiş, mahkemece sözkonusu genel kredi sözleşmesinin davalı taraf dilekçesinde belirtilen icra dosyasında olup olmadığı araştırılmaksızın ve genel kredi sözleşmesinin ibrazı için HMK uyarınca kesin süre verilmeksizin, sözleşme aslının ibraz edilmemesi nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 30.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Noterliği'nin ... tarihli kat ihtarnamesi ile kredi borcunun muaccel hale geldiğinin ve temerrüde düştüğünün davacıya bildirildiğini, bu sebeple davacı aleyhine iki icra takibi başlatıldığını, kredi sözleşmesinin tarafı olan bankanın; genel kredi sözleşmesi ile birlikte davacı ve kefillerinden munzam senet aldığını, aynı borç için davacı aleyhine ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı takip dosyası ile ... TL tutarlı bono için kambiyo senetlerine mahsus ilamsız takip ve ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı takip dosyası ile genel kredi sözleşmesine dayanan ilamsız takip başlattığını, davacının anılan bankaya ... tarihli genel kredi sözleşmesi ile kullandığı kredi borcu dışında herhangi bir borcunun bulunmadığını, ... İcra Dairesi'nin ......
Yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden banka kayıtlarında yerinde yapılan inceleme ile alınan bilirkişi raporunda ise, davacı ile dava dışı asıl borçlu arasında akdedilen 02/09/2016 tarihli genel kredi sözleşmesi incelenmiş, istinaf aşamasında Dairemizce yazılan müzekkere üzerine ibraz edilen 02/03/2018 tarihli genel kredi sözleşmesine ilişkin bir incelemeye ise yer verilmemiştir. Bir başka anlatımla, hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit edilen borcun hangi genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığına yönelik bir tespite yer verilmediğinden hüküm altına alınan alacağın davalının müteselsil kefaletinin bulunduğu 02/09/2016 tarihli genel kredi sözleşmesinden mi, yoksa kefaletinin bulunmadığı 02/03/2018 tarihli genel kredi sözleşmesinden mi kaynaklandığı anlaşılamamaktadır....
Arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını ve imzalanan Genel Kredi sözleşmelerine istinaden krediler kullandırıldığını, Davalılar .... ve .... ise müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile bu sözleşmeleri imzaladığını, bu nedenle kefalet limiti gereğince borcun tamamından sorumlu hale geldiğini, imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi gereğince borçluların edimlerini yerine getirmemeleri ve sözleşmenin diğer maddelerini ihlal etmeleri sebebiyle kredi hesabı kat edilerek, kredinin kat’ına ilişkin keşide edilen ihtarnameleri borçlulara gönderildiğini, ancak verilen süre zarfında alacağımız ödenmediği gibi borçlular tarafından herhangi bir ödeme planının da teklif edilmediğini, bunun üzerine borçlular aleyhine Konya ... İcra Müdürlüğünün ......
Arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını ve imzalanan Genel Kredi sözleşmelerine istinaden krediler kullandırıldığını, Davalılar .... ve .... ise müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile bu sözleşmeleri imzaladığını, bu nedenle kefalet limiti gereğince borcun tamamından sorumlu hale geldiğini, imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi gereğince borçluların edimlerini yerine getirmemeleri ve sözleşmenin diğer maddelerini ihlal etmeleri sebebiyle kredi hesabı kat edilerek, kredinin kat’ına ilişkin keşide edilen ihtarnameleri borçlulara gönderildiğini, ancak verilen süre zarfında alacağımız ödenmediği gibi borçlular tarafından herhangi bir ödeme planının da teklif edilmediğini, bunun üzerine borçlular aleyhine Konya ... İcra Müdürlüğünün ......
Arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinde diğer davalıların müteselsil kefil oldukları, davacı bankanın kredi hesabını sözleşme hükümlerinin ihlal edildiği gerekçesiyle kat ettiği, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile davalı borçlu şirketin hesap kat ihtarı öncesinde ve sonrasında kredi taksit ödemelerinin taksit ödeme planında belirtilen vadelerde ve süresinde yaptığı kat tarihi itibarıyla ihtara konu tüm alacaklar yönünden herhangi bir gecikme bulunmadığı, sözleşme konusu kredi borcunun ödenmesinde herhangi bir gecikme bulunmadığından davacı bankanın genel kredi sözleşmesinde yer alan dilediği an hesabı kat etme hükmüne dayanarak hesabı kat etmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğu, birleşen davada uyuşmazlık asıl dava ile çözümlendiğinden menfi tespit talebi yönünden hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir....
Dava Genel Kredi Sözleşmesi nedeniyle yapılan alacağın tahsiline yönelik icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.Davalı icra takibinde hem davacının imzası bulunan hem de imzası bulunmayan Genel Kredi Sözleşmelerine dayanmış ancak borcun hangi sözleşmeden kaynaklandığı belirtilmemiştir.Mahkemece alınan bilirkişi raporunda da bu konuda denetime elverişli ve açıklayıcı bir bilgiye yer verilmemiştir.Mahkemece bankacılık konusunda uzman bir bilirkişi aracılığıyla banka kayıt ve defterleri incelenerek icra takibine konu alacağın hangi Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklandığının açıkça tespiti sağlanarak şayet kredi borcu davacının imzasının bulunmadığı Genel Kredi Sözleşmesi'nden kaynaklanmış ise bu durumda davacının borçtan sorumlu tutulamayacağı göz önünde bulundurularak toplanacak deliller doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi incelemesine dayanarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir....
ın kısımlarındaki aynı el yazısı ile doldurulduğunu, müvekkilinin kefilliği geçersiz olsa da, yeni tarihli ve müvekkilinin kefaletini içermeyen başka bir genel kredi sözleşmesinin mevcut olduğunu, takibe konu kredi ve diğer alacakların bu sözleşmeye dayanarak tahsis edildiğini, müvekkilinin eşi olan ve aynı zamanda takibe dayanak gösterilen 16.08.2012 tarihli genel kredi sözleşmesinde kefil sıfatıyla imzası bulunan ... ile davalı banka arasında 26.08.2013 tarihli yeni bir genel kredi sözleşmesi bulunduğunu, 26.08.2013 tarihli genel kredi sözleşmesinin imzalanma amacı müvekkili ...'...
Davalı vekili cevabında, icra takibinin dayanağı olan genel kredi sözleşmesindeki imzanın müvekkili şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilere ait bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından böyle bir kredi alınmadığını, müvekkili şirketin bankaya borcunun mevcut olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Birleşen dava da davacı vekili ,icra takibine konu alacağın dayanağı genel kredi sözleşmesindeki imzanın müvekkili şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilere ait olmadığını, müvekkili şirket tarafından böyle bir kredi alınmadığını, davalı bankaya takip konusu borçtan dolayı borçlu olmadıklarını iddia ederek borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı banka vekili cevabında, davanın reddi gerektiğini savunmuştur....