Dosya içeresindeki ... 1.İcra Hukuk Mahkemesinin 2010/381 E. - 2010/478 K. sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı tarafından icra takibine gecikmiş itirazda bulunulduğu, mahkemece talebin kabulüyle İ.İ.K. 65. maddesine göre gecikmiş itirazın kabulüne karar verildiği, davalı (eldeki davanın davacısı) tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 17.03.2011 tarih ve 2010/23044 E. - 2011/3761 K. sayılı ilamı ile, mahkeme kararı eksik incelemeden bozulmuş, bozma üzerine yapılan yargılamada davanın HMK'nun 150/5 ve 320/4. maddeleri uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiş, söz konusu bu ilam taraflara tebliğ edilmiş, temyiz edilmemesi sonucunda kesinleşmiştir. İ.İ.K. 66.maddesine göre, müddeti içinde yapılan itiraz takibi durdurur. İtiraz süresinde değil ise, alacaklının talebi üzerine icra memuru takip muamelelerine alacağın tamamı ile devam eder. Bu hükme göre artık takip kesinleşir....
Davacının ortada gecikmiş itiraz konu olayla ilgili inandırıcı delil ortaya konulmuş olsa idi, soruşturma dosyasının akıbetinin beklenmesi mahkememizce uygun görülecek olsa da böyle bir delil sunulamamıştır. Aksi durumda her dava açma süresini kaçıran borçlunun "inandırıcı olmayan - şüpheden uzak olmayan "bir şekilde gecikmiş itiraz talebinde bulunması karşısında mahkemece soruşturma dosyasının sonucunun beklenmesi yargılamayı uzatıcı bir hal almasına sebebiyet verir. Kaldı ki imzaya itiraz menfi tespit davasına da konu olabilmekte, salt beyana dayalı gecikmiş itirazın soruşturmasını beklemekte usul ekonomisi bakımından taraflar ve mahkememizce de yarar görülmemektedir. Yukarıda izah edilen nedenlerden dolayı İİK 168/4 maddesi gereğince hak düşürücü sürede dava açılmadığından davanın süre yönünden reddine" şeklinde karar verilmiştir....
İİK’nun 65. maddesine dayanan gecikmiş itirazda, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak, muhatabın bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması halinde gecikmiş itirazda bulunacak kişinin mazeretini gösterir delillerle birlikte, esasla ilgili itirazlarını ve dayanaklarını, engelin kalktığı günden itibaren üç gün içinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir. İcra hakimi, gecikmiş itiraz nedenlerini inceledikten sonra gecikme sebebinin mahiyetine ve hadisenin özelliklerine göre, takibin tatilini tensip edebilir. Mazeretin kabulü halinde icra takibi durur. Aynı celse de alacaklı itirazın kaldırılmasını sözlü olarak da isteyebilir. Bu takdirde tetkikata devam olunarak icra mahkemesinde gerekli karar verilebilir. Usulsüz tebligatta ise, İİK.nun 65. maddesine göre yapılacak incelemeden farklı olarak, tebligat usulüne uygun olarak yapılmamıştır....
haberdar olunduğunun kabulü gerektiği, davacının bu yöndeki itirazlarının süresinde olmadığı anlaşılmış, şikayetlerin reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, Davacının usulsüz tebligat şikayeti ve gecikmiş itiraz talebinin derdestlik sebebiyle, dava şartı yokluğundan reddine, Davacının ödeme emrine dayanak belgelerin eklenmediği ve icra müdürünün mührü ile imzasını içermediği yönündeki şikayetinin süre yönünden reddine karar verilmiştir....
İİK'nun 65. maddesine dayanan gecikmiş itirazda, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak, muhatabın bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması halinde gecikmiş itirazda bulunacak kişinin mazeretini gösterir delillerle birlikte, esasla ilgili itirazlarını ve dayanaklarını, engelin kalktığı günden itibaren üç gün içinde icra mahkemesine bildirmesi gerekir. Açıklanan yasa hükmünden de anlaşılacağı üzere gecikmiş itirazın ön koşulu, usulüne uygun bir tebligatın yapılmış olmasıdır. TK.'nun 16 ve Tebligat Yönetmeliği'nin 25.maddesine göre kendisine tebliğ yapılacak kişi adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere yapılır. Somut olayda; şikayetçi borçlu ... adına gönderilen ödeme emrinin, 13.03.2015 tarihinde aynen "muhatabın Manisa'ya gittiğini aynı konutta beraber oturduğunu beyan eden oğlu ... imzasına" tebliğ edildiği anlaşılmaktadır....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı dava dilekçesinde gecikmiş itirazın usul ve esaslarını anlattığını, gecikmiş itirazın söz konusu olabilmesi için borçluya tebligatın yapılmış olması yani tebligattan haberdar olması ancak borçluya isnat edilemeyen bir sebepten dolayı itiraz edememiş olması gerektiğini, davacı adresten taşındığını, ve bu sebeple tebligattan haberi olmadığını, daha sonrasında öğrendiğini ileri sürdüğünü, adresten taşınmış olmanın davacının itiraz etmesini engelleyen bir sebep olmadığını, davacının beyanlarından söz konusu tebligattan haberdar olduğunun anlaşılamadığını, davacının bahsi geçen olayda gecikmiş itiraz yoluna başvurma hakkının bulunmadığını, borçlunun bilinen en son adresine yapılan tebligatın iade olduğunu, sonraki tebligatın TK....
İcra Müdürlüğü'nün 2014/11201 Esas ve 2014/11202 Esas sayılı takip dosyalarında yapılan ödeme emri tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğunu ileri sürerek tebliğ tarihlerinin düzeltilmesini talep etmiş, mahkemece talep gecikmiş itiraz olarak nitelendirilerek itirazın sürede yapıldığının kabülüne ve takip dosyalarında bu doğrultuda işlem yapılmasına karar verilmiştir. İİK'nun 65. maddesinde; "Borçlu kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş ise, paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar itiraz edebilir" hükmü yer almaktadır. İİK'nun 65. maddesine dayanan gecikmiş itirazda, muhatabın, bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememesi halinde mazeretini gösterir delillerle birlikte, esasla ilgili itirazlarını ve dayanaklarını, engelin kalktığı günden itibaren üç gün içinde icra mahkemesine bildirmesi gerekir. Gecikmiş itiraz, süresinde yapılmış ise, icra mahkemesi borçlunun bildirdiği mazeretin haklı olup olmadığını inceler. Mazereti kabul ederse icra takibi durur....
Davacı tarafça her ne kadar istinaf dilekçesinde borçlunun hastanede tedavi görmesi sebebiyle kusuru olmaksızın süresi içerisinde itiraz edememesi sebebiyle gecikmiş itiraz durumunun bulunduğu ileri sürülmüş ise de, gecikmiş itiraz İİK'nın 65. Maddesinde düzenlenmekte olup, sadece borca itiraza ilişkin uygulama olanağı bulunmaktadır. Meskeniyet şikayetinde gecikmiş itirazın ileri sürülmesi mümkün değildir. Bununla birlikte davacı vekilinin iddiaları, hukuki nitelemenin hakime ait olması ilkesi kapsamında, HMK'nın 95 ve devamı maddelerinde düzenlenen eski hale getirme çerçevesinde değerlendirilmelidir....
Borçlunun 18.3.2016 havale tarihli şikayet dilekçesinin incelenmesinde; usulsüz tebliğ şikayetinin kabul edilmemesi halinde talebin gecikmiş itiraz olarak kabulü ile takibin durdurulması ile tüm hacizlerin de fekkinin istendiği görülmüştür. Mahkemece, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle başvurunun 7201 sayılı Tebligat Yasası'nın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayeti olarak kabulü ile tebliğ tarihinin düzeltilmesi ve takibin kesinleşmesinden önceki hacizlerin fekkine karar verilmesi isabetli ise de; aynı Kanun'un 26. maddesi uyarınca, hakimin, talepten fazlaya ya da başka bir şeye hükmedemeyeceği sabit olup, usulsüz tebligat şikayeti nedeniyle mahkemece takibin durdurulmasına karar verilemez....
Gecikmiş itiraz başlığını taşıyan İİK.nun 65.maddesinde; "Borçlu, kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş ise, paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar itiraz edebilir" düzenlenmesine yer verilmiştir. İİK'nun 65. maddesine dayanan gecikmiş itirazdan söz edilebilmesi için, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak, borçlunun bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememesi ve mazeretini gösterir delillerle birlikte, esasla ilgili itirazlarını ve dayanaklarını, engelin kalktığı günden itibaren üç gün içinde icra mahkemesine bildirmesi gerekir. Maddeden de anlaşılacağı üzere, gecikmiş itirazın ön koşulu, usulüne uygun bir tebligatın yapılmış olmasıdır. Usulsüz tebligatta ise, İİK.nun 65. maddesine göre yapılacak incelemeden farklı olarak, tebligat usulüne uygun olarak yapılmamıştır....