İİK'nun 65. maddesinde (Değişik: 18/2/1965 - 538/35 md.); "Borçlu kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş ise paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar itiraz edebilir. Ancak borçlu, maninin kalktığı günden itibaren üç gün içinde, mazeretini gösterir delillerle birlikte itiraz ve sebeplerini ve müstenidatını bildirmeye... mecburdur" hükmüne yer verilmiştir. Anılan hükmün uygulanabilmesi için, borçluya, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak muhatabın kendisinden kaynaklanmayan bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması gerekir. Bir başka anlatımla gecikmiş itirazın ön koşulu usulüne uygun bir tebligatın varlığıdır....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; borçlunun gecikmiş itiraz talebinin reddine, kötü niyetli olarak itirazda bulunduğu için asıl alacağın %20'si oranında icra-inkar tazminatına mahkum edilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından; "şikayet olunan tarafından şikayet eden aleyhine genel haciz yoluyla takip başlatıldığı, şikayet edene yapılan ödeme emrine ilişkin tebliğde, tebligatın muhatabın çarşıda olduğunu ve birlikte çalıştığını beyan eden Anıl Mert isimli şahsa yapıldığı anlaşılmıştır. 7201 sayılı Tebligat Kanunun 12. maddesine göre, hükmi şahıslara tebligat selahiyetli mümessillerine, bunlar birden fazla ise birine yapılır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından borçlu aleyhine genel haciz yoluyla icra takibine başlandığı, borçlunun ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, takip yapılan icra müdürlüğünün yetkili olmadığını ileri sürerek gecikmiş itiraz istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece istemin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Borçlunun tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin başvurusu, İİK'nun 16. maddesi uyarınca şikayet niteliğindedir. Şikayet başvurusu, şikayete konu işlemin öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde yapılmalıdır....
Uyuşmazlığın İİK.nun 65. maddesinde yer alan gecikmiş itiraz kurallarına göre değil, 7201 Sayılı Kanunun 32. maddesine göre çözümlenmesi gerekir. Borçlu vekilinin mahkemeye verdiği dilekçede gecikmiş itiraz deyimini kullanmış olması, 6100 Sayılı HMK.nun 33.maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile 7201 Sayılı Yasanın 32. maddesine dayalı usulsüz tebligat şikayetidir (Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.2001 tarih ve 1991/12-258 Esas, 1991/344 Karar sayılı kararı). 7201 Sayılı Kanun'un 32. maddesi gereğince, tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilir....
uygun olduğu gerekçesiyle başvurunun gecikmiş itiraz niteliğinde olduğunun kabulü ile bu doğrultuda inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmek üzere kararın bozulduğu, İlk Derece Mahkemesince hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda yapılan inceleme sonucunda, gecikmiş itirazın süre aşımı nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmıştır....
Öte yandan, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunun ileri sürülmesi "şikayet" niteliğinde olup, İİK'nin 16/l. maddesi gereğince şikayetin, işlemi öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede yapılması zorunludur. Dava ilamsız takipte gecikmiş itiraz olup mahkemece davanın görev yönünden reddine ilişkin kararın dairemizce bozulması üzerine mahkemece, gecikmiş itiraz iddiasının yerinde olmadığı, borçluya usulüne uygun tebligat yapılmadığının tespiti ile; şikayet tarihinin öğrenme tarihi olan 21/8/2015 olarak belirlenmesine ve hacizlerin kaldırılmasına karar verilmiştir. Ancak borçlunun, usulsüz tebligat şikayetinin; Tebligat Kanunu 32. madde gereğince usulsüz tebligatı öğrendikten itibaren 7 gün içerisinde şikayet yoluna başvurması gerekmesi karşısında, borçlu tebligattan 21/8/2015 tarihinde haberdar olduğunu bildirdiği halde, İİK'nin 16/1. maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süreden sonra 04.09.2015 tarihinde icra mahkemesine şikayette bulunmuştur....
Buna göre, gecikmiş itirazın ön koşulu usulüne uygun bir tebligatın yapılmış olmasıdır.Somut olayda, borçlu şirkete yapılan tebligat evrakı incelendiğinde şirket yetkilisi olan ...’nın tebliğ saatinde orada olup olmadığı hususunun araştırılmaması ve bu durumun tebligat mazbatasına tevsik edilmemesi nedeniyle tebliğ işleminin bu hali ile 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 12. ve 13. maddelerine aykırı yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın İİK'nun 65. maddesinde yer alan gecikmiş itiraz kurallarına göre değil, 7201 Sayılı Kanunun 32. maddesine göre çözümlenmesi gerekir. (HGK.nun 5.6.1991 tarih ve 1991/12-258E. 1991/344K.) Borçlunun şikayet dilekçesinde, gecikmiş itiraz deyimini kullanması, HMK’nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile 7201 sayılı yasanın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı vekili tarafından borçlu hakkında genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatılması üzerine, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; tebligat yapılan adreste oturmadığını beyan ederek gecikmiş itirazının kabulü ile takibin durdurulmasını talep ettiği, mahkemece gecikmiş itirazın kabulüne ve takibin iptaline karar verildiği görülmektedir. Somut olayda borçlu gecikmiş itiraz adı altında icra mahkemesine başvurmuş ise de, dilekçesinde ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu ileri sürmüştür....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın gecikmiş itiraz koşullarının oluşmadığını, davacı borçlu il dışında olduğu için tebligatın kendisine ulaşmadığını beyan etmiş ise buna ilişkin belgenin sunulmadığını, borçlunun mazeretlerini İİK. 'nun 65. Maddede belirtilen yazılı ve somut deliller ile kanıtlayamadığını, davacı borçluya usulüne uygun tebligat yapılmış olup, süresinde itirazda bulunmadığından, gecikmiş itiraz koşullarının oluşmadığını, sonradan gecikmiş itiraz yoluna başvurulmasının kötü niyetli olduğunu, davanın reddine karar verilmesin talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; Davacının başvurusunda İİK.65.maddesinde düzenlenen gecikmiş itirazın koşulları bulunmadığından ve yapılmış tebligatta usulüne uygun olduğundan gecikmiş itirazın reddine, Davacının ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine ilişkin şikayete konu ettiği hususların ve yetki itirazının süresiz şikayet mahiyetinde olmadığından ayrı ayrı reddine, karar verilmiştir....
Bu durumda uyuşmazlığın İİK'nun 65. maddesinde yer alan gecikmiş itiraz kurallarına göre değil, 7201 Sayılı Kanun'un 32. maddesine göre çözümlenmesi gerekir. Hukuk Genel Kurulunun 05.06.2001 tarih ve 1991/12-258 E., 1991/344 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere "...usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesi önüne getirmesi gereklidir". Buna göre, borçlu usulsüz tebligattan 30.07.2013 tarihinde haberdar olduğunu belirtmiş olup, şikayet dilekçesinde 16.07.2013 tarihinin bulunması şikayete konu tebligattan bu tarihte haberdar olduğu anlamına gelmeyeceği gibi, İİK'nun 16/1. maddesi gereğince yasal 7 günlük süre içinde de (01.08.2013 tarihinde) icra mahkemesine başvurduğundan şikayetin süresinde olduğu anlaşılmaktadır....