Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Gecikmiş itiraz başlığını taşıyan İİK’nun 65. maddesinde “Borçlu kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş ise paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar itiraz edebilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan yasa hükmü gereğince gecikmiş itirazdan söz edilebilmesi için tebligatın usule uygun yapılması, ancak muhatabın bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması ve gecikmiş itirazda bulunacak kişinin mazeretini gösteren delillerle birlikte esasla ilgili itirazlarını ve dayanaklarını, engelin kalktığı günden itibaren üç gün içinde icra mahkemesine bildirmesi zorunludur. Bir başka anlatımla gecikmiş itirazın ön koşulu usulüne uygun bir tebligatın varlığıdır....

CEVAP Alacaklı cevap dilekçesinde; İİK'nın 65 inci maddesinde sayılan gecikmiş itiraz sebeplerinin sınırlı olduğunu,gecikmiş itirazın üç günlük yasal sürede yapılabilmesi için borçlunun kendi kusuru olmadan ve iradesi dışındaki sebeplerle geçerli ve delillendirilmesi zorunlu mazeretinin bulunması gerektiğini, borçlunun gecikmiş itiraz sebeplerinde bunlardan hiç birisinin bulunmadığını, isim değişikliğinin ne kendisi ne de ... İcra Dairesinin bilebileceğini ya da bilinmesi gereken bir husus olmadığını, takip dosyasında borçluya ödeme emri tebligatının ulaşabilmesi için azami ölçüde tüm yolların denendiğini, tebligatların tümünün usulüne uygun ve geçerli olacak şekilde yapıldığını, borçlunun devamlı surette yıllardır, Amerika'da değil, yurtiçi MERNİS adresi olan, şikayet dilekçesinde davacı kısmının altında yazılı adreste ikamet etmekte olduğunu belirterek şikayetin reddine karar verilmesini istemiştir. III....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Genel haciz yoluyla yapılan takipte; borçlu ödeme emri tebliği tarihinde il dışında bulunduğunu ve usulüne uygun olmayan tebliğden 16.09.2013 tarihinde haberdar olduğunu belirterek gecikmiş itiraz olarak nitelendirdiği isteminin kabulünü ve takibin iptalini talep etmiş, mahkemece gecikmiş itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır. İİK'nun 65. maddesinde; "Borçlu kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş ise, paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar itiraz edebilir" hükmü yer almaktadır....

      Bu durumda uyuşmazlığın İİK'nun 65. maddesinde yer alan gecikmiş itiraz kurallarına göre değil, 7201 sayılı Kanunun 32. maddesine göre çözümlenmesi gerekir (HGK.nun ........1991 tarih ve 1991/...-258E. 1991/344K.). Borçlunun şikayet dilekçesinde, ayrıca, gecikmiş itiraz deyimini de kullanmış olması, HMK’nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile 7201 sayılı Yasanın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir (Hukuk Genel Kurulu’nun 05.06.2001 tarih ve 1991/...-258 esas 1991/344 karar sayılı kararı). O halde mahkemece, tebligatın usulsüzlüğüne yönelik şikayetin kabulü ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin, öğrenme tarihine göre düzeltilerek işin esasının incelenmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile aksi yönde hüküm tesisi isabetsizdir....

        Gecikmiş itiraz talebinin reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış olup" denildiğini, tebligat tarihinde tebliği alacak şahsın şehir dışında bulunması ve bu nedenle tebligattan haberdar olabilecek imkanı olmaması halinin İİK 65 anlamında gecikmiş itiraz nedenlerinden olduğunu ,davacı borçlunun evli olmadığını, tebligat yapılan adreste onunla birlikte yaşayan başkaca kimse bulunmadığı gibi kendisine tebligatı haber verebilecek biri de bulunmadığını, borçlunun tebligatın yapıldığı sırada seyahatte olması halinin gecikmiş itiraz nedeni olarak kabulü gerekeceğine yönelik Yargıtay nezdinde kararlar mevcut olduğunu ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuştur....

        Bu tarihte her ne kadar yurtdışında ise de davacı vekilinin hem şikayet dilekçesinde hem de mahkememizin 2021/679 esas sayısına kaydedilen şikayetinde belirtildiği üzere; şikayetçinin yurt dışında bulunduğu hallerde de haberdar olduğu takiplere vekili ile itiraz etme imkanı bulunduğu görülmekle, takipten haberi olduğunu beyan ettiği 27/10/2021 günü vekil ile itiraz etme imkanı olduğundan engelin ortadan kalktığının kabulü gerekir. Gecikmiş itiraz da 30/10/2021 gününe kadar yapılmalıdır. Dava ise 01/11/2021 günü açılmakla gecikmiş itirazın süresinde yapılmadığı anlaşılmıştır..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, Usulsüz tebligat şikayetinin reddine, Süresi içinde yapılmayan gecikmiş itirazın reddine karar verilmiştir....

        İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ; Mahkemesince; davacıya ödeme emrinin 11.10.2020 tarihinde tebliğ edildiği, mahkemeye ise 09.11.2020 tarihinde yasal yedi günlük süreden sonra dava açıldığı, itiraz müessesesi için İİK'nun 65 maddesinde gecikmiş itiraz kurumu düzenlenmiş ise de, şikayet için böyle bir kurumun mevcut olmadığı gerekçesi ile şikayetin süre yönünden reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ödeme emrinin iptali talepli davanın incelenebilmesi için, öncelikle usulüne uygun ve geçerli bir ödeme emrinin bulunması gerektiğini, Kocaeli 3....

        Her ne kadar şikayet dilekçesinde gecikmiş itirazdan da söz edilmekte ise de; İİK’nun 65.maddesine dayanan gecikmiş itirazın kabulü öncelikle usulüne uygun tebligat yapılmış olmasını gerektirir. 6100 sayılı HMK'nun 33. maddesi (mülga 1086 sayılı HUMK'nun 76. maddesi) uyarınca olayları bildirmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ve uygulanması gerekli kanun hükmünü de saptayıp, çekişmeyi gidermek hakime ait olduğundan ve özellikle borçlu vekilinin 10.01.2013 tarihli beyanından başvurunun, usulsüz tebliğ şikayeti olarak kabulü gerekir. Mahkeme kararında bu nitelemenin yanında gecikmiş itirazın kabulü şeklinde de hüküm kurulmuş ise de; bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir....

          Maddede düzenlenen gecikmiş itiraz için borçlunun kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş olmasının gerektiği ve borçlunun bu maninin kalktığı günden itibaren üç gün içinde, mazeretini gösterir delillerle birlikte itiraz ve sebeplerini ve müstenidatını bildirmesinin gerekli olduğu, borçlunun gecikmiş itiraz dilekçesinde mazeretini gösterir delilleri de ortaya koyması gerektiği, ancak davacının dedesinin hasta olması sebebi ile evde olmadıklarından bahisle tebligatı geç aldıklarını beyan ettiği, delil de ibraz edilmediğinden gecikmiş itirazın da reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle; Davanın REDDİNE, karar verilmiştir....

          Bu durumda uyuşmazlığın İİK'nun 65. maddesinde yer alan gecikmiş itiraz kurallarına göre değil, 7201 Sayılı Kanunun 32. maddesine göre çözümlenmesi gerekir.(HGK.nun 5.6.1991 tarih ve 1991/12-258E. 1991/344K.) Borçlunun şikayet dilekçesinde, gecikmiş itiraz deyimini kullanması, HMK’nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile 7201 sayılı yasanın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 05.06.2001 tarih ve 1991/12-258 esas 1991/344 karar sayılı kararı) O halde mahkemece, tebligatın usulsüzlüğüne yönelik şikayetin esası incelenerek sonucuna göre karar vermek gerekirken, başvurunun İİK'nun 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itiraz olarak nitelenip yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

            UYAP Entegrasyonu