Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir. Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir. Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında somut olaya gelince; lehine geçit hakkı tesis edilen 371 ada 39 parsel sayılı taşınmazdan genel yola ulaşılabilmesi için geçit hakkı kurulması zorunlu ise de geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince yüzölçümü daha büyük olan parseller üzerinden geçit kurulması tercih edilmelidir....
Mahkemece geçit hakkı davasının kabulü ile 352 ada 16 parsel lehine, aynı ada 19 ve 17 parseller aleyhine geçit hakkı kurulmasına, mecra hakkı davasının reddine karar verilmiş, hükmü davalı ... temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davalının diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2- Dava geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir. Davacı bahçe olarak kullandığı 352 ada 16 parsel sayılı taşınmazının genel yola bağlantısının bulunmadığını bildirerek parselinin güneyindeki yola bağlantısının sağlanması için davalı ve dahili davalıya ait 352 ada 19 ve 17 parsellerden geçit hakkı kurulmasını istemiş, mahkemece de bu parseller üzerinden geçit hakkı kurulması yönünde hüküm kurulmuştur. Geçit hakkı davalarında amaç genel yola ulaşmak olduğundan, genel yola kesintisiz bağlantı kurulmalıdır....
Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine mutlak geçit ihtiyaç veya geçit yoksunluğu, ikincisine de nisbi geçit ihtiyacı ya da geçit yetersizliği denilmektedir. Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz müşterek mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.Geçit ihtiyacı olan kişi davasını öncelikle taşınmazların mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun taşınmaz malikine karşı ve daha sonra bundan en az zarar görecek olana yöneltmelidir. Mahkemece uygun geçit yeri saptanırken öncelikle taraf yararlarının gözetilmesi gerekir. Zira, geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir....
Zorunlu geçit hakkı, mülkiyet hakkının kanundan doğan dolaylı bir sınırlaması olduğundan bu tür sınırlamalar, ancak mülkiyet hakkına konu taşınmazlar için söz konusu olabilir Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır. Geçit hakkı kurulması davalarında amaç, genel yola bağlantısı olmayan taşınmazların yolla bağlantısının sağlanmasıdır. Bundan dolayı, geçit kurulurken ihtiyaç içinde olan taşınmaz kesintisiz olarak genel yola bağlanmalıdır. Buna uygulamada “kesintisizlik ilkesi” denilir....
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir. Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir....
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi rapor ve krokisinde en kısa yol olarak belirlenen yerin, en uygun seçenek olduğu gerekçesi ile 941 parselden geçit hakkı kurulmasına karar verilmiş ise de; diğer alternatiflerin bulunduğu parsellerden geçit hakkı verilmesine engel bir durum olmadığı gibi diğer parsellere göre daha küçük olan 941 parselden geçit hakkı verilmesi yukarıda içeriği açıklanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesine aykırı olup bozma nedenidir. Hüküm altına alınan geçit bedeline gelince; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu uyarınca, bir davanın açıldığı tarihteki koşullara göre irdeleneceği kuşkusuzdur. Bu nedenle, geçit hakkı davalarında geçit bedelinin dava tarihine göre belirlenmesi genel kuraldır....
Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine mutlak geçit ihtiyaç veya geçit yoksunluğu, ikincisine de nisbi geçit ihtiyacı yada geçit yetersizliği denilmektedir. Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz müşterek mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir. Geçit ihtiyacı olan kişi davasını öncelikle taşınmazların mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun taşınmaz malikine karşı ve daha sonra bundan en az zarar görecek olana yöneltmelidir. Mahkemece uygun geçit yeri saptanırken öncelikle taraf yararlarının gözetilmesi gerekir. Zira, geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir....
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün "İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili" başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir. Somut olaya gelince; geçit kurulurken yukarıdaki ilkelere aykırı şekilde, geçit hakkı talep edilen taşınmazlar için hangi taşınmaz leh ve aleyhine geçit kurulduğu ayrı ayrı belirlenmemiştir. Mahkemece, geçit davalarında uygulanan kesintisizlik ilkesi gereğince bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle davacının lehine geçit istediği her bir taşınmaz için bağımsız olarak genel yola bağlantı kurulacak şekilde geçit hakkı kurulması gerekir....
Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine mutlak geçit ihtiyaç veya geçit yoksunluğu, ikincisine de nisbi geçit ihtiyacı ya da geçit yetersizliği denilmektedir. Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz müşterek mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.Geçit ihtiyacı olan kişi davasını öncelikle taşınmazların mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun taşınmaz malikine karşı ve daha sonra bundan en az zarar görecek olana yöneltmelidir. Mahkemece uygun geçit yeri saptanırken öncelikle taraf yararlarının gözetilmesi gerekir. Zira, geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir....
Davacı vekili, geçit hakkının daha önceden kurulmuş olduğunu yargılama sırasında mahkemece alınan bilirkişi raporu ile öğrendiklerini, bu geçit hakkını kullanmak istediklerini, ancak davalılar tarafından bu alanın sürülmesi nedeniyle geçit hakkına müdahale edildiğini belirterek 18.11.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile geçit hakkı tesisine, mahkemece geçit hakkı zaten olduğundan hüküm tesis edilmeyecek ise geçit hakkı kurulu olan kısım için davalıların haksız müdahalelerinin önlenmesine, geçit hakkını kullanamaması nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararın tespit ve tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Bu durumda mahkemece, davacı tarafın ıslah ile ileri sürdüğü talepleri hakkında araştırma yapılarak karar verilmesi gerekirken, geçit hakkı kurulması istemine ilişkin mevcut davada ıslah ile ileri sürülen hususların incelenemeyeceğinden söz edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....