Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı vekili, geçit hakkının daha önceden kurulmuş olduğunu yargılama sırasında mahkemece alınan bilirkişi raporu ile öğrendiklerini, bu geçit hakkını kullanmak istediklerini, ancak davalılar tarafından bu alanın sürülmesi nedeniyle geçit hakkına müdahale edildiğini belirterek 18.11.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile geçit hakkı tesisine, mahkemece geçit hakkı zaten olduğundan hüküm tesis edilmeyecek ise geçit hakkı kurulu olan kısım için davalıların haksız müdahalelerinin önlenmesine, geçit hakkını kullanamaması nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararın tespit ve tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Bu durumda mahkemece, davacı tarafın ıslah ile ileri sürdüğü talepleri hakkında araştırma yapılarak karar verilmesi gerekirken, geçit hakkı kurulması istemine ilişkin mevcut davada ıslah ile ileri sürülen hususların incelenemeyeceğinden söz edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar tarafından, davalılar aleyhine 19.06.2008 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı ve su mecrası kurulması, muarazanın önlenmesi ve kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; geçit hakkı kurulması, su mecrası kurulması ve murazanın önlenmesi davasının kabulüne, kal talebinin reddine dair verilen 29.07.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması, aynı kanunun 744. maddesi gereğince mecra irtifakı kurulması ve suya elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalı aleyhine 15.04.2011 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 13.07.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir. Davacı, maliki olduğu 13 parsel sayılı taşınmazının genel yola ulaşabilmesi için 16 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı tesis edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, 16 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı tesisine karar verilmiştir. Hükmü, davalı temyiz etmiştir....

        Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir. 2013/1682-3695 -2- Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir. Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir....

          Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir. Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir. Geçit davalarında uygulanacak kesintisizlik ilkesi gereğince lehine geçit hakkı kurulan taşınmazdan itibaren genel yola ulaşıncaya kadar geçit hakkı kurulması gerekir. Bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir....

            Mahkemece, davacının paydaşlarından biri olduğu 150 parsel sayılı taşınmazın anayola bağlanacak bir geçit ihtiyacının bulunduğu, ancak bu taşınmazın batısından ve kuzeyinden geçit hakkı tanınabilmesi için derenin üzerinden de geçit kurulması gerektiği, dere üzerinden geçit hakkı kurulmasının mümkün olmadığı, taşınmazın doğusunun ise dağ yamacı olduğu, yamaç boyunca geçit hakkı kurulabilecek herhangi bir yolun bulunmadığı, bilirkişi raporu ile belirlenen iki güzergahın da tapulama harici yerlerden geçtiği, bu güzergahların da özel mülkiyete konu olamayacağından davacının paydaşı olduğu taşınmaz lehine geçit hakkı kurulması mümkün olamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir. Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır....

              Mahkemece davanın kabulüne, davacıya ait 121 ada 5 ve 7 parseller lehine aynı ada 14, 15 ve 22 parseller aleyhine geçit hakkı tesisine karar verilmiş, hükmü davalılardan ... temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davalının diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2- Dava Türk Medeni Kanununun 747 maddesine dayanılarak açılmış geçit hakkı kurulmasına ilişkindir. Davacı kendisine ait 5 ve 7 parsel sayılı taşınmazları için geçit hakkı kurulmasını istemiş, mahkemece 22, 15 ve 14 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden geçit hakkı kurulması yönünden hüküm kurulmuştur. Geçit hakkı davalarında amaç genel yola ulaşmak olduğundan genel yola kesintisiz bağlantı kurulmalıdır. Davacının talebinde bulunan 5 parselin genel yola çıkabilmesi için 7, 22, 15 ve 14 parsellerden geçit kurulması gerekmektedir....

                Geçit hakkı kurulması davalarında amaç, genel yola bağlantısı olmayan taşınmazların yolla bağlantısının sağlanmasıdır. Bundan dolayı, geçit kurulurken ihtiyaç içinde olan taşınmazlar kesintisiz olarak genel yola bağlanmalıdır. Buna uygulamada “kesintisizlik ilkesi” denilir. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacı her ne kadar 110 ada 106, 107 ve 108 parsel sayılı taşınmazlar lehine geçit hakkı kurulması istemiyle dava açmış olsa dahi mahkemece, bilirkişi raporunda 1 numaralı güzergah olarak belirtilen 110 ada 106 parsel sayılı taşınmazın sınırına kadar ulaşım sağlayan yerden geçit hakkı kurulmuş olup, geçit hakları kişiler lehine değil taşınmazlar lehine kurulacağından, lehine geçit hakkı istenilen 110 ada 106, 107 ve 108 parsel parsel sayılı taşınmazların maliki aynı olsa da 110 ada 107 ve 108 parsel sayılı taşınmazlardan yola ulaşımın sağlanması için 110 ada 106 parsel sayılı taşınmazdan akdi irtifak kurulması gerekmektedir....

                  Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir. Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir. Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir....

                    Geçit hakkı kurulması davalarında uygulanan fedakarlığın denkleştirimesi ilkesine göre yüzölçümü daha büyük olan taşınmazlardan geçit hakkı kurulması gerekmektedir. 1789 sayılı parselden doğudaki genel yola ulaşmak için 14.10.2011 tarihli bilirkişi raporu ve ekindeki krokide (C) ile gösterilen seçenekten geçit kurulması gerekirken dairemizin ilkelerine aykırı şekilde yüzölçümü daha az olan yerden geçit hakkı kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. Kabule göre de; reddedilen parseller yönünden davanın reddine ilişkin hüküm kurulması gerekirken sadece kabul kararı verilmesi yerinde değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcı istek halinde yatıranlara iadesine, 25.04.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu