GEREKÇE Kabul edilebilir bir temyiz başvurusu üzerine yapılan inceleme neticesinde; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21.04.2015 tarih ve 2014/10-623 Esas, 2015/117 sayılı kararında da yabancu uyruklu olup, yakalandığında üzerinde herhangi bir kimlik belgesi çıkmayan sanığın nüfus ve adli sicil kayıtları ile ilgili hiçbir araştırma yapılmadan sadece beyan edilen kimlik bilgilerine dayanılarak hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır denilmiştir. 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun (6458 sayılı Kanun) 91 inci maddesinde geçici koruma "Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen yabancılara geçici koruma sağlanabilir." şeklinde hüküm altına alınmış, bu kişilerin Türkiye'ye kabulü, Türkiye'de kalışı, hak ve yükümlülüklerinin Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir. 6458 sayılı Kanun'un 91 inci maddesi uyarınca...
Ayrıca, bu davanın sonucunda verilen kararlar kesin hüküm sayılmamakta, kararın yersiz veya hatalı görülmesi halinde, ileri sürülen delillere ve duruma göre yeniden ad değişikliği talebinde bulunulabilmesi mümkün olmaktadır. Bu değerlendirmelere göre, soyad değişikliği davaları da 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 382. maddesinde belirtilen çekişmesiz yargı işlerinden sayılmalıdır. Kaldı ki, 382. maddenin 382/II-a,2 fıkrasında “Ad ve soyadın değiştirilmesi” , çekişmesiz yargı işlerinden sayılmıştır. Aynı yasanın 383. maddesinde de, çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkemenin, aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemesi olacağı hükmüne yer verilmiştir.Bu durumda, 6100 sayılı HMK.nun yürürlüğe girmesinden sonra açılan soyad değişikliğine ilişkin uyuşmazlık, çekişmesiz yargı işi niteliğinde olup Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.'...
KARAR Davacı dava dilekçesinde, çevresinde .... adı ile bilinip tanındığından .... olan adının .... olarak düzeltilmesini istemiş; mahkemece; davacının aranan şahıslardan olmadığı, nüfusta kayıtlı .... adının sosyal hayatta kullanılmaya uygun ve okunuşu ile söylenişinde bir zorluk bulunmadığı gibi kötü bir anlam taşımadığı, alay edildiğine ilişkin bir iddianın da ileri sürülmediği, davacının istediği .... adının soyadı ile aynı olduğu, davacının isteminin kabulü halinde adının ve soyadının bir bütün halinde söylenmesinde ileride resmi iş ve işlemlerde zorluk çıkartabileceği, .... .... olarak söylenen ad ve soyadının insanların anlama zorluğu çekebileceği, bu durumun davacıyı ileriye dönük olarak mağdur edeceği, davacının adını değiştirmekte haklı nedenlerinin olmadığı, Türk Medeni Kanunu'nun 27. maddesine göre davacının davasını ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 27. maddesine göre, adın ve soyadın düzeltilmesi haklı...
Somut olayda ise; sanığın Suriye vatandaşı olduğu ve kendi beyanına göre kimlik bilgilerinin tespit edilmiş olduğunun anlaşılması karşısında, sanığın resmi kimlik bilgilerinin diplomatik yazışmalarla belirlenemediği takdirde soruşturma makamınca sanığın beyanı üzerine tespit edilen kimlik bilgileri, dosya içerisindeki parmak izi ve fotoğraf kayıt formu ile sanığın temin edilen fotoğraflarının Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne gönderilerek Geçici Koruma Yönetmeliğinin 21 ve 22. maddeleri uyarınca sanığın Türkiye'ye kabul edilen yabancılardan olup olmadığının ve varsa yabancı kimlik numarası ile adres kayıt sistemindeki kayıtlarının tespit edilmesi, şayet kimliği bu şekilde belirlenemiyorsa 6458 sayılı Kanunun 91. maddesi uyarınca çıkartılan Geçici Koruma Yönetmeliğinin 21. ve 22. maddeleri gereğince gerekli kayıtlarının yapılıp geçici koruma belgesi çıkarılıp gönderilmesi istenilerek belirlenen kimlikleri esas alınıp hükümlülüğüne karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, 2- Hükümden sonra...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalı aleyhine 26.05.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen 27.12.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, tapu kayıtlarında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Davalı vekili, davacının davasını ispat etmesini ve tapu kayıtları ile nüfus kayıtları arasında bağlantı ve tutarlılığın sağlanmasını talep etmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında ... oğlu ... ile ... oğlu ......'...
üzerinde herhangi bir kimlik belgesi çıkmayan sanığın nüfus ve adli sicil kayıtları ile ilgili hiçbir araştırma yapılmadan sadece beyan edilen kimlik bilgilerine dayanılarak hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır, denilmiştir. 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun 91. maddesinde geçici koruma "Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen yabancılara geçici koruma sağlanabilir." şeklinde hüküm altına alınmış, bu kişilerin Türkiye'ye kabulü, Türkiye'de kalışı, hak ve yükümlülüklerinin Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir. 6458 sayılı Kanunun 91. maddesi uyarınca çıkartılan Geçici Koruma Yönetmeliğinin (Bakanlar Kurulu Kararının Tarihi: 13/10/2014 No: 2014/6883 Dayandığı Kanunun Tarihi: 04/04/2013 No: 6458 Yayımlandığı Resmi Gazete'nin Tarihi: 22/10/2014 No: 29153) 21. maddesinde; bu Yönetmelik kapsamındaki...
Ancak; Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 388. maddesinde mahkeme kararının kapsayacağı hususlar açıkça belirtilmiş olup, buna göre kararın verildiği yargılamanın son oturumuna katılan Cumhuriyet Savcısının ad ve soyadı ile sicil numarasının, davaya dahil edilen davalıların ad ve soyadlarının gerekçeli kararın başlık kısmında gösterilmemiş olması ve hüküm kısmında da ...'in T.C. kimlik numarası ile davacının nüfusa kayıtlı olduğu yer, cilt, hane sıra ve T.C. kimlik numaralarının yazılmamış olması doğru değil ise de bu eksikliklerin giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden mahkemenin gerekçeli kararının başlık bölümüne hakimden sonra gelmek üzere "Cumhuriyet Savcısı ...119723" davalılar kısmının sonuna "Dahili Davalılar ... ve ..." gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 1 nolu bendinin 3. satırındaki "..." adından önce gelmek üzere "... T.C. kimlik numaralı" ve 4. satırındaki "annelerinin" sözcüğünden sonra gelmek üzere ...:19'da kayıtlı ......
Bireyin yaşamıyla özdeşleşen ve kişiliğinin ayrılmaz bir parçası olan kimliği ve aile bağlarıyla ilgili bilgileri içeren nüfus kayıtlarında haklı nedenlerin varlığı halinde değişiklik ve düzeltme yapılmasını isteme hakkı, maddi ve manevi varlığını koruma, geliştirme hakkı kapsamında olup, bunun dava yoluyla bir defadan fazla talep edilememesini öngören kural Anayasa’nın 17. maddesi ile bağdaşmamaktadır. Öte yandan, kişilerin ad, soyadı, cinsiyet ve doğum kaydı gibi bilgilerinde herhangi bir nedenle meydana gelen değişikliklerin resmi kimlik kayıtlarında yer almasını sağlamak amacıyla dava açmaları hak arama özgürlüğünün doğal bir sonucudur. Ancak dava hakkının bir kere ile sınırlandırılarak maddi gerçeğin resmi kayıtlara geçmesinin engellenmesi hak arama özgürlüğüne müdahale niteliğindedir." (AYM, 30.03.2012, 2011/34 E., 2012/48 K.)...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, kimlik belgesinde sahtecilik HÜKÜM : Ortadan kaldırma Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık ve kimlik belgesinde sahtecilik suçlarından zamanaşımı nedeniyle kamu davasının düşmesine, karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ortadan kaldırılmasına karar verilmesi bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı yasanın 8/1 maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak; bu aykırılığın aynı kanunun 322.maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükümden “ortadan kaldırılmasına” ibaresi çıkartılarak yerine “5271 sayılı CMK'nın 223/8 maddesi uyarınca düşmesine” ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 19.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı vekili, davacının tasarımlarının yenilik ve ayırtedicilik vasfını taşımadığını savunarak, davanın reddini istemiş, karşı davada ise davacıya ait 7516 nolu tasarım tescil belgesinde yer alan 11.01 ve 9417 nolu tasarım tescil belgesinde yer alan 10.01 nolu tasarımların yenilik ve ayırtedici niteliğe haiz olmaması nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İşbu dosya ile birleşen 2007/147 esas sayılı dosyada, davacı ...A.Ş. vekili, davalılar ... Halı Ltd. Şti. ve ... Ltd....