Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Kuşkusuz tapu iptali tescil davasınında iptale konu taşınmazların değerine göre belirlenecek görevli mahkemede açılması gerekir(HUMK. m.1). Somut olayda; davacılar satış vaadi sözleşmesine konu 7 parça taşınmaz için 2500.00 TL. bedel göstererek tapu iptali tescil isteğinde bulunmuşlardır....

    1. katın dava tarihi itibarıyla değerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 16/10/2017 tarihli dilekçesiyle "davasını gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tazminat olarak" ıslah etmiş ve Ordu 2....

      Noterliği'nin 15/09/2015 tarihli, gayrimenkul satım vaadi sözleşmesinde davacı tarafından davalıya 10.000,00 TL satış bedelinin nakten ödendiği yazılmışsa da davacının satış bedelini ödediğini yazılı delil ile ispatlayamadığı ve yemin deliline de başvurmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davanın hukuki dayanağı 15.09.2005 tarihli, 11861 yevmiye nolu taşınmaz satış vaadi sözleşmesinde dava konusu 392 – 398 – 413 (ifrazen 121 ada 1 ve 122 ada 1) ve 2203 parsel sayılı taşınmazlarda davalının miras hak ve hisselerini toplam 10.000 TL bedel ile davacının satın aldığı ve bedelini nakden ödemiş olduğu açıkça yazılıdır. Resmi sözleşmenin aksini gösteren yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Davacının duruşmada bedelin 13.000 TL olduğunu söylemesi sonuca etkili değildir....

        Tapu Kanunu ile Türk Medeni Kanunu’nun yukarıda açıklanan hükümleri uyarınca; kişisel hak mahiyetinde olan satış vaadi sözleşmesine dayalı hak, tapu kaydına işlenmekle kuvvetlendirilmiş nisbi hak niteliğini kazanır. Bu nedenledir ki, aynı yasa hükümlerine göre, sicile şerh verilen satış vaadi sözleşmesi, 5 yıl süre ile 3.kişilere karşı ileri sürülebilme imkanı bulur. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi, tapu kütüğüne şerh edilmiş olsa dahi, lehine satış vaat edilen kişi adına tescil işlemi gerçekleşmedikçe mülkiyetin intikalini sağlamaz. Yukarıda da belirtildiği gibi, Tapu Kanunu'nun 26.maddesi uyarınca; tapu siciline şerh verilen satış vaadi sözleşmesi, 5 yıl süreyle 3.kişilere karşı ileri sürülebilir. Ancak bunun için, anılan süre içerisinde tescil davası açılması ve 3.kişi adına tescil işleminin tamamlanması zorunludur. Bu hak, yukarıda belirtildiği gibi tescil kararı alınıp, tapuya işlenmediği sürece aynî nitelik kazanmaz. Somut olayda; ... İli, ... İlçesi, ......

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada Büyükçekmece Asliye Hukuk ile Büyükçekmece Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ile tescil istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, tarafların mirasbırakanları arasında Bakırköy 2. Noterliğince düzenlenen 09.12.1977 tarih 057216 sayılı satış vaadi sözleşmesi uyarınca davaya konu taşınmazların 2.000.000 TL. bedel karşılığında satışının vaad edildiği anlaşılmaktadır....

            Davalı istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporlarında 288.000,00 TL olarak bedel belirlendiğini, 10.000,00 TL satış vaadi sözleşmesinde satıldığının yazıldığını, bunun da gabin olduğunu ileri sürerek istinafa başvurmuştur. Dava, noterde yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, dairemizce harç eksikliğinden kaldırılmış, mahkemece harç tamamlattırılarak aynı karar tekrar verilmiştir. Davalı ise daha önceden ileri sürmediği gabin nedeniyle kararı istinaf etmiştir. Taraflar Bodrum 7....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 09.12.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.01.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davalı ..., davanın reddini talep etmiş, diğer davalı yargılamaya katılmamıştır. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalılar temyiz etmiştir....

              Mahallesi 46 Ada 4 Parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına, ... oğlu ... lehine 17.10.1989 tarih ve 3015 yevmiye ile satış vaadi şerhi verildiği, bu şerhe dayalı Tapu İptal ve Tescil davasının 02.04.2010 tarihinde açıldığı, bu dava sonucunda; taşınmazın, lehine satış vaadi şerhi verilen ... adına tescilinin 16.05.2014 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, satış vaadi şerhi tarihinden sonra, tescil tarihi itibariyle 5 yıldan fazla zaman geçtiğine ve satış vaadi lehtarı olan 3. kişinin, şerh tarihinden itibaren 5 yıl içinde (17/10/1994 tarihine kadar) mahkemede tescil davası açtığına ve lehine tescil kararı verildiğine yönelik bir belge ve delil de olmadığına göre, artık bu hakkın, 3. kişilere karşı ileri sürülmesi imkanı yasal olarak ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla şahsi bir hak olan satış vaadi sözleşmesine dayalı bu hak, tapuda malik gözüken kişinin borcu sebebiyle haciz koyan alacaklıya karşı hüküm ifade etmez....

                Mahallesi 46 Ada 4 Parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına, ... oğlu ... lehine 17.10.1989 tarih ve 3015 yevmiye ile satış vaadi şerhi verildiği, bu şerhe dayalı Tapu İptal ve Tescil davasının 02.04.2010 tarihinde açıldığı, bu dava sonucunda; taşınmazın, lehine satış vaadi şerhi verilen ... adına tescilinin 16.05.2014 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, satış vaadi şerhi tarihinden sonra, tescil tarihi itibariyle 5 yıldan fazla zaman geçtiğine ve satış vaadi lehtarı olan 3. kişinin, şerh tarihinden itibaren 5 yıl içinde (17/10/1994 tarihine kadar) mahkemede tescil davası açtığına ve lehine tescil kararı verildiğine yönelik bir belge ve delil de olmadığına göre, artık bu hakkın, 3. kişilere karşı ileri sürülmesi imkanı yasal olarak ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla şahsi bir hak olan satış vaadi sözleşmesine dayalı bu hak, tapuda malik gözüken kişinin borcu sebebiyle haciz koyan alacaklıya karşı hüküm ifade etmez....

                  Bir kısım davalılar dava konusu taşınmazın davacıya satıldığını davayı kabul ettiklerini beyan etmişler, bir kısım davalılar ise gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin kadastro tespitinden önce düzenlendiğini, hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Dava açıldığında ölü olduğu anlaşılan bir kısım davalıların mirasçıları hakkında davacı vekili 31.01.2011 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/118 Esas sayılı dosyasında aynı gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerine dayanarak tapu iptali ve tescil davası açmış açılan dava eldeki dosya ile birleştirilmiştir. Mahkemece, davanın ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü davalı ... vekili temyiz etmiştir. Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....

                    UYAP Entegrasyonu