A.Ş.’nin kuruluş tarihi, sermaye miktarı ve ödenmiş sermayesi gözetildiğinde sözleşmede öngörülen bedellerin ifasını gerçekleştirmede şirketin nakit mevcunun temlik ve satış vaadi sözleşmeleri tarihi itibariyle yeterli olamayacağı, sözleşmeye konu taşınmazların inşaatında çalıştığı bildirilen işçi sayısıyla inşaatın büyüklüğü ve yapılan işlerin hacmi göz önüne alındığında tamamlanmasının mümkün olamayacağı, inşaat işleri giderlerine dair düzenlenmiş faturaların tamamının aynı şirket tarafından düzenlendiği, imalata ilişkin inşaat firmalarından direkt olarak yapılmış hiçbir alımın davalı şirket kayıtlarında mevcut olmaması sebepleriyle taraflar arasında akdedilen gerek gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin ve gerekse temlik sözleşmesinin muvazaalı akdedildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, Ankara 10. Noterliği'nin 12/12/2012 tarih ve 28099 yevmiye no'lu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile Ankara 10....
Davacı, davalırlarla ayrı ayrı yaptığı 12.3.1998 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerinin muvazaalı olduğunu, her ne kadar gayrimenkullerini satmış gibi görünse de, aslında bedel ödenmediğini belirterek iki adet sözleşmenin iptali için eldeki davayı açmıştır. Hemen belirtilmelidir ki davacı yada davacıların dava haklarına sahip olmaları yeterli değildir ayrıca davanın açılmasında hukuki bir yararında bulunması gerekir. Davacının bu davayı açmakta hukuki yararı vardır. Taraflar arasında düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesini iptal ettirmekle sözleşmelerdeki yükümlülüğünden kurtulmuş olacaktır. Mahkemece, davanın esasına girilerek deliller toplanıp sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....
Noterliği'nin 25529 yevmiye numaralı 04.11.2010 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin iptalini, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin iptalini, mahkemece uygun görülmediği takdirde gayrimenkul satış vaadi bedeli olan 50.000,00 TL 'nin sözleşmenin yapıldığı 04.11.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı T1'ndan tahsilini, karar kesinleşinceye kadar davalı T1 adına kayıtlı menkul ve gayrimenkullarının tespiti ile tedbir konulmasını ve mahkememiz dosyasının Büyükçekmece 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/408 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep etmiştir. Büyükçekmece 3....
Davalı ... vekili, taraf olmadıkları ve bu yüzden bağlayıcılığı olmayan taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin 27/11/1984 tarihli olması nedeniyle yasalarda belirtilen hak düşürücü süre ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, müvekkilini bağlayan tapu sicilinde herhangi bir kısıtlayıcı şerhinde bulunmadığını belirterek haksız açılan davanın husumet, hak düşürücü süre veya zamanaşımı aksi kanaatte ise de esastan reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, ... 1. Noterliğince düzenlenen 27/11/1984 tarih 18284 yeymiye sayılı gayrimenkül satış vaadi sözleşmesi ile dava dışı ... mirasçılarından davacı ...'a dava konusu taşınmazın satış vaadi taahhüdünde bulunulduğu 18/01/2012 tarih ve 156 yevmiye nolu satış ile davalı ...'a devrolunduğunu, davalı ...'...
Ön ödemeli konut satış sözleşmesinin şekil şartı 6502 s.TKHK.nun 41.m.sinde;"Madde 41 (1) Ön ödemeli konut satışının tapu siciline tescil edilmesi, satış vaadi sözleşmesinin ise noterde düzenleme şeklinde yapılması zorunludur. Aksi hâlde satıcı, sonradan sözleşmenin geçersizliğini tüketicinin aleyhine olacak şekilde ileri süremez. (2) Satıcı, geçerli bir sözleşme yapılmış olmadıkça tüketiciden herhangi bir isim altında ödeme yapmasını veya tüketiciyi borç altına sokan herhangi bir belge vermesini isteyemez." şeklinde düzenlenmiştir. Önödemeli konut satış sözleşmesinden dönme hakkı 6502 s.TKHK.nun 45.m.sinde:" (1) (Değişik: 2/1/2017- KHK-684/8 md.; Aynen kabul: 1/2/2018- 7074/8 md.) Ön ödemeli konut satışında sözleşme tarihinden itibaren yirmidört aya kadar tüketicinin herhangi bir gerekçe göstermeden sözleşmeden dönme hakkı vardır....
Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin iptaline ilişkin bu davadan önce ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/575 esas sayılı dosyası ile 12.11.2001 tarihinde taraflardan davalı ... tarafından davacı ... Orcan aleyhine satış vaadi sözleşmesine dayanarak fereğa icbar ve tescil davası açılmıştır. Davacı ... bu dosyaya verdiği cevap dilekçelerin de de bu dosyada ileri sürdüğü iddiaları aynen tekrarlayarak hisseli satışın mümkün olmadığından sözleşmenin geçersizliğini öne sürmüştür. Satıs vaadi sözleşmesinin iptali için açılan davada dayanılan hususlar daha önce tescil davasında da savunma olarak ileri surülmüştür. Olayda dayanılan hususların o davada mahkemece incelenmesi ve karara bağlanması mümkün olduğundan ayrı bir iptal davası açılmasında hukuki yarar yoktur. Davada hukuki yarar dava şartlarından olduğundan, mahkemece re'sen gözönünde bulundurulmalıdır....
Daha önceki bozma ilamımızda, Fon Kurulunun davanın dayanağı olan satış vaadi sözleşmesinin 01.03.2007 tarihli ve 93 sayılı kararıyla Fon yönünden geçersiz sayılmasına ve satış vaadi sözleşmesi şerhinin terkinine dair vermiş olduğu kararların iptali için davacının idare mahkemesinde açtığı davanın reddine karar verildiği ve kararın Danıştay’ca onanarak kesinleşmesi nedeniyle davaya konu satış vaadi sözleşmesinin alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak düzenlenmiş olduğu hususunun kesinleşmiş yargı kararlarıyla belirlendiği, Ayrıca, satış vaadine konu taşınmazın mülkiyetinin davacı şirket üzerine geçirilmesi halinde TMSF’nin dava konusu taşınmaz üzerinden alacağını elde etme olanağının kalmayacağı, bu durumda daha önceki bozma ilamımızda yer verilen “Fon Kurulunun satış vaadi sözleşmesinin geçersiz sayılmasına ve satış vaadi şerhinin terkinine ilişkin kararı ile bu kararların iptali için idare mahkemesinde açılan davanın reddine ve ret kararının onanmasına ilişkin Danıştay...
Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Somut olaya gelince, dava konusu 9 No'lu bağımsız bölümün satışının vaad edildiği 20/12/2010 tarihli satış vaadi sözleşmesinin adi nitelikli olup yukarıda belirtildiği üzere resmi şekil koşuluna uygun olarak yapılmadığı anlaşıldığından mahkemece, tapu iptali ve tescil talebi yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmüştür. Ne var ki, satış vaadi sözleşmesine konu bağımsız bölüm maliki adına vekaleten belirtilen sözleşme akdedildiğinden, satış vaadi sözleşmesinde satış bedeli olarak ödendiği belirtilen miktar kadar vekil eden ile vekil sıfatı ile sözleşmede yer alan ve davayı kabul eden davalı ...'...
Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava ve davaya katılanların istemi taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen davalar ise taşınmaz mal satış vaadi sözleşmelerinin iptali istemlerine ilişkindir. Mahkemece, davacı ... ... tarafından açılan satış vaadi sözleşmesine dayalı tescil isteminin kısmen kabulüne, ... ... mirasçıları tarafından açılan satış vaadi sözleşmesinin iptali davasının kısmen kabulüne, ... Gayrimenkul Tic. Ltd. Şti. tarafından açılan davanın kabulüne, davaya katılan ...’in davasının kesin hükmün varlığı nedeniyle reddine karar verilmiş. Hükmü katılan ... ile davalı ve davacılar ... ... ve ... ... temyiz etmiştir....
a ...Noterliğinin 11.01.1996 tarih ve 1118 yevmiye sayılı vekaletname ile satış vaadi yetkisini içeren vekalet verdiğini, bu vekalete istinaden ... ile müvekkili arasında aktedilen 04.11.2008 tarih ve 36383 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesi ile, davalının 3840 ada 15 parsel sayılı taşınmazdaki payının tamamını satmayı vaadettiğini, bedelinin tamamının peşin ödendiğini, bu nedenlerle dava konusu taşınmazdaki davalının payının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin on yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu ve zamanaşımının dolduğunu, 11.01.1996 tarih 1118 yevmiye sayılı vekaletname ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapmak üzere ... ve onun karısı davacı ... Orhan Önür'ün vekil tayin edildiğini, alıcı ve satıcı sıfatının birleşemeyeceğini, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz ve muvazaalı olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur....