Dava satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil isteğinden ibarettir. HMK'nun 355.maddesi gereğince istinaf incelemesi; belirtilen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile ilgili konularla sınırlı olarak yapılmıştır. Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.08.2014 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen 2017/362 ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 21.12.2018 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Asıl dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil, bozma sonrası birleştirilen dava satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir. Asıl davada davacı vekili, davacının 349 ada 3 parselde paydaş olduğunu, davalı ...'a ait 1/3 hissenin 28.10.2013 tarihinde davalı ...'...
(proje sahibi)tarafından yapılacağını, T7 sözleşme ile satın aldığı projedeki konutlardan biri olan Sedef D Blok kat 37 D:647 nolu bağımsız bölümü 27/07/2015 tarihinde T5A.Ş'nin muafakati ile 27/05/2015 tarihinde müvekkiline devir ve temlik ettiğini, konutun sözleşme gereği dekarosyonsuz satış bedelinin 187.154 USD olup bedelinin tamamının T7 A.Ş'ye ödediğini, tescil işleminin vekaleten yapıldığını, tescilden sonra tapunun tetkikinde Akbank A.Ş. lehine ipotek tesis edildiğinin görüldüğünü, ipoteğin davalı Garanti Koza ile davalı banka arasındaki kredi sözleşmesinden kaynaklandığını, ipoteğin hukuka ve iyi niyet kurallarına aykırı olarak tesis edildiğini belirterek tapu kaydındaki ipoteğin fekkine, tenditli olarak sözleşmenin feshi ile ödenen 187.154.00USD'nin denkleştirici adalet ilkesi gereğince müvekkiline iadesine karar karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar ayrı ayrı cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir....
Tarafından tanzim edilmiş denetim raporu kapsamında müvekkilinin davacının ihtarnamesine cevaben gönderdiği ihtarnamede de belirttiği üzere davacıdan 113.832.533,00 USD alacaklı olduğunun açıkça görüldüğünü, bu alacağın büyük kısmının inşaat maliyetlerine katılım borcundan ileri geldiğini, 100.332.533,50 USD'ye tekabül eden bu tutarın davacının Satış Vaadi Sözleşmesi kapsamında karşılamakla yükümlü olduğu projenin inşaat maliyetlerinin %20'sinin 30/09/2019 itibariyle ödenmemiş bulunan kısmı olduğunu, müvekkilinin davacıdan yine 30/09/2019 tarihi itibariyle, belirtilen 113.832.533,00 USD'den kalan 13.499.999,50 USD tutarındaki alacağının ise, Çiftçi Towers projesinde davacı Türkerler adına satışı yapılmış taşınmazların teslimindeki gecikmeler sebebiyle Türkerler'in de müteselsil borçlu sıfatıyla imzası bulunan noter tasdikli ilgili gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerinden kaynaklanan gecikme cezası tutarları olduğunu, Satış Vaadi Sözleşmesinden dönme için gereken şartların oluşmadığını...
Davacı ile davalıların murisi arasında düzenlenen satış vaadi sözleşmesinde paranın ödendiğinin belirtilmesi, davalı tarafın bedelin ödenmediğine ilişkin savunmasının aynı kuvvette yazılı delille ispatlanamaması, zilyetliğin satış vaadi sözleşmesinden bu yana davacı tarafta olması nedeniyle davalı tarafın istinaf dilekçesinde ileri sürmüş olduğu hususlar yerinde değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava, banka kredi sözleşmesinden kaynaklanan ipoteğin kaldırılması istemine ilişkin bulunduğundan, 2797 sayılı Yargıtay K.nun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 19.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 19.01.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi KARAR Dava, ticari kredi sözleşmesinden kaynaklanan ipoteğin kaldırılması isteğine ilişkindir. Taraflar sıfatına ve uyuşmazlığın niteliğine göre kararın temyizen incelenmesi görevi 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14.maddesi uyarınca 19.Hukuk Dairesinindir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 19.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 01.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanunu'nun 146. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma kuralı” ile bağdaşmayacağından dinlenmez. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayanan tescil isteminin hüküm altına alınabilmesi için sözleşmede kararlaştırılan bedel ödenmiş olmalıdır. Ancak, bedelden ödenmeyen bir kısım var ise, bu bedel Borçlar Kanunu'nun 97. maddesi uyarınca depo ettirilmelidir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır....
ispata yönelik bir belge de sunulmadığını, satış vaadi sözleşmesi kanunen geçerli olmadığını, gerekçeli kararda satış vaadi sözleşmesinden doğan davacı yanın taleplerine istinaden ifa olanağının bulunup bulunmadığına ilişkin her hangi bir tespit olmadığını, gerekçeli kararın bu yönüyle eksik kaldığını, sözleşmeye istinaden ifa olanağını bulunuyorsa hakkın zaman aşımına uğrayıp uğramadığının da tespitinin gerektiğini belirtip kararın kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı T4 vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili banka ile diğer davalı firma arasında akdedilen ticari kredi sözleşmesi gereğince İDM kararına konu uyuşmazlığın İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerince görülmesi gerektiğini, husumet yaygınlaştırılmadan taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulduğunu, müvekkili banka Garanti Koza arasında ticari kredi ilişkisi bulunduğunu, ticari kredi sözleşmeleri gereğince müvekkili bankanın ipotekleri fek etme yükümlülüğünün doğmadığını, davacı ile müvekkili banka arasında bağlı kredi ilişkisi bulunmadığını, adi yazılı şekilde yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacının adi yazılı satış vaadi sözleşmesinden doğan taleplerini yalnızca davalı Garanti Koza'ya karşı ileri sürebileceğini, 30.9.1988 tarihli, 1987/2 esas, 1988/2 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu (YİBGK) kararı gereğince de ipoteğin fekkinin talep edilemeyeceğini, adi yazılı satış sözleşmesinin imza...