açılmış bir dava bulunmadığını, davacı tarafın davaya konu tapu tescil ve ipoteğin fekki talebini gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayandırmakta olup Mahkemece işin esasına girmeden önce geçerli bir sözleşmenin var olup olmadığı hususunun araştırılması gerektiğini, zira gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerinin geçerli olabilmesi için noter huzurunda ve düzenleme şeklinde yapılmasının zorunlu olduğunu, davacı tarafça dosyaya herhangi sözleşme sunulmadığını, bahse konu sözleşmenin deliller arasında dahi gösterilmediğini, belirterek, yerel mahkeme tarafından verilen ihtiyati tedbir kararına karş 03.11.2022 tarihli kararın yapılacak istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak dava konusu taşınmaz üzerine konulan ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
DELİLLER : Tapu kaydı, satış sözleşmeleri, cari hesap ekstreleri, faturalar, senetler, vs. delil DOSYADA YER ALAN DELİLLER VE DEĞERLENDİRME: Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan ipoteğin ve hacizlerin kaldırılması istemine ilişkindir. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsamaktadır. Konut satış sözleşmeleriyle devre tatil ve uzun süreli tatil hizmeti sözleşmeleri de kanun kapsamına alınmıştır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 09.03.2015 gününde verilen dilekçe ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 04.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı vekili, davalının ...'...
DELİLLER : Tapu kayıtları, Adi yazılı 10/11/2016 tarihli düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ve ekleri, Düzenleme şeklinde vekaletnameler, Banka dekontu, Hesap özeti, Delil listeleri, sunulan ve toplanan deliller ile tüm dosya kapsamı, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, adi yazılı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde ödenen bedelin tahsili istemine ilişkindir....
Dava, düzenleme gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre; Dava konusu parselin 09.06.1997 günlü düzenleme sözleşme ile 70.000.000 TL. bedelle satışı vaat edilmiştir. Ancak, 25.02.2007 gününde mahallinde yapılan keşif sonunda dava tarihi itibariyle taşınmazın değeri 8000 YTL. olarak tespit edilmiştir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil davalarında mahkemenin görevi HUMK.nun 1. maddesi uyarınca müddeabihin dava tarihindeki değerine göre belirlenir. Bu durumda taşınmazın dava tarihi itibariyle keşfen saptanan değerine nazaran asliye mahkemesi görevli olmasına rağmen, mahkemece sözleşmedeki değer esas alınarak görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....
huzurdaki davaya konu taşınmazın adi yazılı şekilde düzenlenen satış vaadi sözleşmesinden önce gerçekleştiğini, adi yazılı yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi gereğince müvekkili banka lehine tesis ve tescil edilen ipoteğin fekkine karar verilemeyeceğini, müvekkili banka lehine tesis ve tescil edilen ipoteğin, taşınmazın satışının taahhüt edilmesinden önce veya sonra tesis edilmesinin, ipotek hakkı açısından etkisi bulunmadığını, ipoteğin tesisi anında taşınmazın davacı tarafından kullanıldığına dair delil bulunmadığı gibi, taşınmazın 3.kişi tarafından kullanılıyor olmasının, taşınmazın haricen devredildiğini göstermeyeceğini, davacı, taşınmazı haricen devralmış ise, satış vaadi sözleşmesini tapu siciline işletmesi gerektiğini, şayet, şerh ettirmiş olsaydı dava konusu ihtilafın yaşanmamış olacağını, davanın açılmasına davacının kendi ihmalinin sebebiyet verdiğini, MK 3.madde gereği, kendisinden beklenen özeni göstermeyen kişinin iyi niyet iddiasında bulunamayacağını, ipoteğin tesisi...
DELİLLER: Tapu kaydı, Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi, Gayrimenkul ön satış sözleşmesi, Ödeme planı, Dekontlar, Sigorta poliçesi, Kira sözleşmesi, Delil listesi, sunulan ve toplanan deliller, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Asıl dava, ihtiyati tedbir talepli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, birleşen dava ise taşınmaz üzerindeki tüm haciz şerhlerinin kaldırılması istemine ilişkindir....
Vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili bankanın söz konusu satış vaadi sözleşmesinin tarafı olmayıp, müvekkili Banka'nın bu türlü bir sözleşmesinin tarafı olması da beklenemeyeceğini, bu nedenle, müvekkili bankaya bu yönde bir husumet yöneltilemeyeceğini, görev ve yetki itirazında bulunduklarını, davacının davasını müvekkili yönünden somutlaştırmadığını, eksik nispi harcın ikmali gerektiğini, huzurdaki uyuşmazlık ile ilgili olarak arabuluculuk yoluna başvurulmadan dava açıldığından; 6325 Sayılı Kanun'un 18/a/2 maddesi hükmü gereğince, özel dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine gerektiğini, adi yazılı yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi gereğince müvekkili banka lehine tesis ve tescil edilen ipoteğin fekkine karar verilemeyeceğini, müvekkili banka lehine tesis ve tescil edilen ipoteğin, taşınmazın satışının taahhüt edilmesinden önce veya sonra tesis edilmesinin, ipotek hakkı açısından etkisi bulunmadığını, ipoteğin tesisi anında taşınmazın davacı tarafından kullanıldığına...
Davalı Akbank T.A.Ş. cevap dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davacı arasında krediden ve sair nedenden kaynaklı herhangi bir sözleşme, sebepsiz zenginleşme, taahhüt, haksız fiil ve sair borç doğuran bir hukuki ilişki bulunmadığını, müvekkil Bankanın tapuda malik olmadığını, müvekkili bankanın maliki olmadığı bir taşınmazın 3. bir kişi adına tescilini sağlayamayacağını, bu nedenle de davanın müvekkili yönünden husumetten reddine, husumetin tüm takyidat lehtarlarına yaygınlaştırılması gerektiğini, arabuluculuk yoluna başvurulmadan açılan davanın özel dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi gerektiğini, somutlaştırma ve delillerin gösterilmesi yükümü yerine getirilmediğini, davaya konu taşınmaz kaydına tesis ve tescil edilen ipotek huzurdaki davaya konu taşınmazın satış vaadi sözleşmesinden önce gerçekleştiğini, adi yazılı şekilde yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi geçersiz olduğunu, davacı satış vaadi sözleşmesinden doğan taleplerini yalnızca davalı metal yapıya...
ya karşı ileri sürebileceğini, adi yazılı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, ancak taraflar arasında şahsi hak anlamında sonuç doğuracağını belirttiklerini, 30.9.1988 tarihli, 1987/2 Esas, 1988/2 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu kararında ise “gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin şekil şartına uygun olmaması sebebiyle geçersizliğinin, edimini yerine getirmemiş olan sözleşme tarafınca ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılmaması ilkesine aykırı olacağı” nın kabul edildiğini, davalı ...'...