WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Eğer itirazın kaldırılması kararı kesinleşmiş ise bu takdirde tahliye davası itirazın kaldırılması kararının kesinleşmesinden itibaren altı ay içinde açılmalıdır. Zira İİK.nun 269/a maddesinde "takibin kesinleşmesi halinde tahliye davasının ihtar müddetinin bitim tarihini takip eden altı ay içinde açılması gerektiği" öngörülmüştür. Yasa koyucunun amacının 269/a maddesinde olduğu gibi tahliye davası için süre bakımından bir sınırlama getirmek olduğuna göre bu madde de öngörülen sürenin itirazın kaldırılması kararının kesinleşmesini müteakip açılacak tahliye davalarında da uygulanması gerekir. Davaya dayanak olan icra takibine vaki itirazın kaldırılmasına ilişkin dava 20/03/2014 tarihinde açılmış ve 26/01/2016 tarihinde karar verilmiş, temerrüt nedeniyle tahliye davası ise 28/11/2014 tarihinde itirazın kaldırılması davası devam ederken açılmıştır....

    Davacı erkeğin velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakasının kaldırılması talepleri reddedilmiş ve reddedilen velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakasının kaldırılması talepleri yönünden davalı kadın yararına iki ayrı vekalet ücretine hükmedilmiştir. Velayetin değiştirilmesi davasında velayet davasının fer'i niteliğindeki iştirak nafakasına ilişkin taleplerin kısmen veya tamamen kabul ya da reddi halinde de bunlar için ayrıca vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinin anlaşılmasına göre mahkemece reddedilen nafakanın kaldırılması talebi yönünden de vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olmuştur. Ne var ki, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden mahkemece davalı kadın yararına iştirak nafakasının kaldırılması talebi yönünden hükmedilen vekalet ücretinin kaldırılması suretiyle hükmün düzeltilmesi cihetine gidilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Dosyanın işlemden kaldırılması yolunda verilen mahkeme kararının kaldırılması istemi hakkındaki inceleme: Davacının vefatının temyize konu ısrar kararının verildiği tarihten önce gerçekleştiği hususu göz önüne alındığında, mahkemece, İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 26. maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken ısrar kararı vermesinde ve ısrar kararının verildiği tarihten sonra davacının vefat ettiği görülerek İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun anılan düzenlemesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesinde hukuka uyarlık bulunmaktadır. Bu nedenle, dosyanın işlemden kaldırılması yolunda verilen mahkeme kararının kaldırılması gerektiği sonucuna varılmıştır....

      Asliye Ticaret Mahkemesi, davacının itirazın kaldırılması talebinde bulunduğundan bahisle görevsizlik kararı vermiştir. Genel haciz yolu ile ilamsız takibe karşı borçlunun süresinde itirazı takibi durdurur. Takibin devamını sağlamak için alacaklı dilerse itirazın kaldırılması için icra mahkemesine başvurabileceği gibi, takip konusu alacağın dayanağı İİK’nın 68-68/a daki belgelerden değilse, genel mahkemede itirazın iptali davası açabilir. Alacaklı itirazın kaldırılması dilekçesinde “itirazın iptali” tabirlerini kullanmış olsa dahi icra mahkemesince bu dava HUMK’nın 76. maddesi hükmü uyarınca İİK’nın 68. maddesi anlamında itirazın kaldırılması olarak nitelendirilip sonuçlandırılmalıdır. İcra mahkemesinde itirazın kaldırılması yoluna başvuran alacaklı, bu yolu bırakarak mahkemede itirazın iptali davası da açabilir....

        (OĞUZMAN/DURAL, Aile Hukuku, İstanbul-1994, s. 510) Dava 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu m. 348 hükmüne göre açılan velâyetin kaldırılması davasıdır. Velâyetin kötüye kullanılması halinde çocuğu korumak üzere alınabilecek “en radikal”, “en etkin” önlem ve bu anlamda “son çare” velâyetin kaldırılmasıdır.(Rona SEROZAN, Çocuk Hukuku, İstanbul-2005, s. 292.) Velâyetin kaldırılması gibi “çocuğun güvenliğini” doğrudan ilgilendiren bir davada çocuğun üstelik velâyetin kendisinden “kaldırılması istenilen” bir davalı tarafından temsil edilmesi; velâyet kendisinde bulunan davalının her zaman çocuğun yararına davranmayacağı şu veya bu gibi düşüncelerle çocuk aleyhinde birleşmesi ve onun zararına bir durum yaratması davanın açılış sebebi göz önüne alındığında olası olduğundan son derecede sakıncalıdır. Dava konusu çocuk ile yasal temsilcisi arasında menfaat çatışması vardır. (TMK. m. 426 b. 2). Zaten bu sebeple velâyetin kaldırılması davası açılmıştır....

          Velâyetin kaldırılması gibi “çocuğun güvenliğini” doğrudan ilgilendiren bir davada çocuğun üstelik velâyetin kendisinden “kaldırılması istenilen” bir davalı tarafından temsil edilmesi; velâyet kendisinde bulunan davalının her zaman çocuğun yararına davranmayacağı şu veya bu gibi düşüncelerle çocuk aleyhinde birleşmesi ve onun zararına bir durum yaratması davanın açılış sebebi göz önüne alındığında olası olduğundan son derecede sakıncalıdır. Dava konusu çocuk ile yasal temsilcisi arasında menfaat çatışması vardır. (TMK. m. 426 b. 2). Zaten bu sebeple velâyetin kaldırılması davası açılmıştır. O halde velâyetin kaldırılması davasında; - dava konusu çocuğa bir temsil kayyımı atanmalı, - temsil kayyımı davaya katılmalı, - temsil kayyımı tarafından gösterildiği takdirde delilleri toplanarak sonucu uyarınca bir karar verilmelidir. Velâyetin kaldırılması davasında bu yön gözetilmeden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Koruma Kararının Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm ... tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Gerekçeli kararın, koruma kararının kaldırılması istenen.....'a tebliğ edildiğine ilişkin belge dosyada bulunmamaktadır. Gerekçeli kararın koruma kararının kaldırılması istenen...'a usulüne uygun olarak tebliğ edilerek temyiz süresi de beklenildikten sonra gönderilmek üzere dosyanın mahalli mahkemesine İADESİNE, oybirliğiyle karar verildi.21.01.2016(Prş.)...

              Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm korunma kararının kaldırılması istenen ... tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Gerekçeli kararın korunma kararının kaldırılması istenen ...'a tebliğ edildiğine ilişkin bir bilgi ve belge yoktur. Tebliğ edilmiş ise tebliğ belgesinin, tebliğ edilmemiş ise gerekçeli kararın korunma kararının kaldırılması istenen ...'a tebliğ edilerek temyiz süresi de beklenildikten sonra gönderilmek üzere dosyanın mahalli mahkemesine İADESİNE oybirliğiyle karar verildi. 10.01.2018 (Çrş.) .......

                Uyuşmazlık, İİK'nun 264/2 hükmünün "İcra mahkemesi, itirazın kaldırılması talebini reddederse alacaklının kararın tefhim veya tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dava açması lazımdır." şeklindeki son cümlesindeki yedi günlük sürenin başlaması için borçlular tarafından icra dosyasına sunulan itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliğinin gerekip gerekmediği noktasındadır. İİK'nun 264/2 hükmü itiraz sonrası alacaklıya iki seçenek sunmaktadır. Alacaklı isterse itirazın kaldırılması isterse itirazın iptali davası açmakta serbesttir. Bu iki davanın da yedi günlük süre içinde açılması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, itirazın tebliği ile başlar. İtiraz tebliğ edilmedikçe bu süre başlamaz. Alacaklının itirazın kaldırılması yolunu seçmesi halinde, kanun koyucu itirazın kaldırılması kararının maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceği gerçeğinden hareketle bir düzenleme yapmıştır....

                Davacının nafakanın kaldırılması yönündeki talebi için ayrıca harç alınmamıştır. Kaldırılması talep edilen nafakanın yıllık tutarı üzerinden hesaplanacak nispi harç alınmadan (Harçlar Kanunu md. 30-32) davaya devam edilmesi yanlış olmuştur. O halde, mahkemece davacıya "nafakanın kaldırılması" yönündeki talebiyle ilgili nispi harcın tamamlattırılması ve sonucu itibariyle karar verilmesi gerekirken, eksik harçla yargılamaya devamla bu talep hakkında yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.14.01.2016 (Prş.)...

                  UYAP Entegrasyonu