Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yoksa birleşen boşanma davalarının boşanma sebepleri arasında toplam bir değerlendirme yapılarak "kusur ortalaması" mümkün değildir....

    İstinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince, feragat tarihinden sonra taraflar arasında hakaret, aşağılama, tehdit niteliğinde yeni bir olay yaşanmadığı, gerçekleşen bu durum karşısında reddedilen ilk davayı açmakla fiili ayrılığa sebebiyet veren ve boşanma nedeni yaratan davalı-karşı davacı kadının tam kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl boşanma davasında ve karşı davada verilen boşanma kararı istinaf edilmeyerek kesinleştiğinden boşanma yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından, tazminatların ve nafakaların miktarı yönünden, davalı-karşı davacı erkek tarafından ise, reddedilen boşanma davası, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve ziynet alacağı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Tarafların Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde düzenlenen fiili ayrılık hukuki nedenine dayalı boşanma davalarında, davacı-karşı davalı kadının davasının kabulüne, davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davasının ise aynı hukuki sebebe dayalı olarak açıldıkları gerekçesiyle usulden reddine karar verilmiştir. Dava ve karşı dava birbirinden bağımsız ayrı davalardır ve davaların her biri hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekir....

        Davacı tarafından davalı aleyhine 22.11.2002 tarihinde açılan boşanma ve alacak davası, davacının 16.12.2002 tarihinde davadan feragat etmesi sebebiyle reddedilmiştir. Davacı, 5.4.2004 tarihinde verdiği dilekçe ile; boşanma davasındaki "davadan feragate" ilişkin beyanının, diğer tarafın hatası ve hilesi sonucu olduğunu, feragatin serbest iradesi mahsulü olmadığını ileri sürerek, hata ve hile sebebiyle feragat beyanın iptal edilerek, davaya kaldığı yerden devam edilerek sonuçlandırılmasını, bu mümkün değilse, işbi dilekçelerinin yeni bir dava kabul edilerek, şiddetli geçiimsizlik sebebiyle boşanmalarına karar verilmesini ve davalının müşterek hesaptan çekerek kaçırdığı paradan hissesine düşen miktarın davalıdan tahsilini ve manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir....

          Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.06.2019 tarihli ve 2018/290 E., 2019/213 K. sayılı kararı ile; davacı ile eski eşi Muharrem Hür arasında rızaya dayanan fiili ve eylemli taksim ve bölüşüm olmadığı, karı - kocanın evliyken kendi rızaları ile üst katının kullanımlarını kızına verdikleri, taraflar arasında geçimsizlik başlayınca ve boşanma davası açılınca davacı eşin kızının yanına yerleştiği, bu yerleşmenin fiili taksim kabul edilemeyeceği, zaruretten meydana geldiği, kaldı ki karı - kocanın evli iken herhangi bir fiili bölüşüm ve taksim yapmadıkları, taşınmazı beraberce kullandıkları, dava dışı hissedarın boşanma ile birlikte gerçekleşen husumet nedeniyle boşanmayla aynı tarihe denk gelen devirlerin gerçekleştiği ve davalıya yapılan devir ile dava dışı ...'...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki “boşanma” ve “karşı boşanma” davalarının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-karşı.davacı tarafından, vekalet ücreti yönünden, davacı-karşı davalı tarafından ise, katılma yoluyla vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflarca açılan boşanma ve karşı boşanma davalarının her ikisinin de kabulüne karar verildiği halde, kabulüne karar verilen her iki boşanma davası sebebiyle vekalet ücreti tayin edilmemiştir. Gerek davacı-karşı davalı ve gerekse de davalı-karşı davacı davada kendilerini vekille temsil ettirdiklerine göre her iki boşanma davasının kabulü sebebiyle karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca taraflar yararına ayrı ayrı maktu vekalet ücreti takdir ve tayini gerekirken, bu hususun nazara alınmaması doğru olmamıştır....

              Maddesinde belirtilen 3 yıllık fiili ayrılık süresinin hesaplanmasında yukarıda açıklanan Yargıtay kararı gereği feragat tarihi, somut olayda 27/11/2015 tarihi dikkate alınmalıdır. Davacı vekilince 12/08/2020 tarihinde fiili ayrılık sebebine dayalı iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davanın açılış tarihi itibariyle feragat tarihi üzerinden üç yıllık süre dolmuş olup davanın yasal koşullarının oluşması nedeniyle TMK 166/son maddesi uyarınca, ortak hayatın kurulmaması sebebiyle boşanma istemine ilişkin ASIL DAVANIN KABULÜNE karar verilmesi gerekmiştir. Karşı dava yönünden her ne kadar davacı vekili dava dilekçesinde hukuki nitelendirmeyi terk sebebine dayalı boşanma davası olarak belirtmiş ise de; Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Açıklanan nedenlerle karşı davanın T .M.K.'...

              Fiili ayrılık da tek başına boşanma sebebi değildir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 06/10/2021 tarih ve 2021/4144 Esas, 2021/6899 Karar ile 01/11/2018 tarih ve 2017/430 Esas, 2018/12334 Karar vs.) Bu durumda, yukarıda açıklanan sebeple davacı erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur. Yapılan açıklamalar ışığında, davacı erkeğin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmakla, aşağıdaki hükmün kurulması uygun görülmüştür....

              Tüm dosya kapsamından, davacı erkek tarafından 01.12.2015 tarihinde açılan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasının erkeğin kusurlu olması sebebiyle reddine karar verildiği, ret kararının 30.03.2016 tarihinde kesinleştiği, ret kararından sonra tarafların bir araya gelmedikleri, eldeki davanın yasada öngörülen üç yıllık süreden sonra açıldığı, ortak hayatın yeniden kurulamadığı, TMK 166/son maddesi uyarınca açılan boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği sabit olmakla birlikte ilk derece mahkemesince de kabul edildiği üzere davacı erkeğin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tamamen kusurlu olduğu, kadına atfı kabil bir kusurun ispatlanmadığı, buna göre ilk derece mahkemesince verilen boşanma kararının ve davacı erkeğin tamamen kusurlu olduğuna ilişkin belirlemesinin isabetli olduğu anlaşılmıştır....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Boşanma davası 16.04.2004 tarihinde açılmış, mahkemece 10.06.2004 tarihinde tarafların Türk Medeni Kanunu'nun 166/3. maddesi uyarınca anlaşmalı boşanmasına karar verilmiştir. Davacı erkek vekili kararı 15 yıl sonra tebliğe çıkarmış, davalı kadın kararı süresi içerisinde temyiz etmiştir. Tarafların anlaşmalı boşanma taleplerine ve bu yönde hüküm almalarına rağmen, hukuki ve fiili bir engel olmadığı halde, davacı erkeğin gerekçeli kararın 15 yıl sonra davalıya tebliğini istemesi, Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralına aykırı olduğunu göstermesi yanında, davacı erkeğin boşanma isteğinin ve bu yöndeki iradesinin de samimi olmadığını gösterir....

                UYAP Entegrasyonu