Dava; ziynet eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmaması halinde bedellerinin tahsili istemine ilişkindir. Kişisel malların iadesi Türk Medeni Kanunu'nun 2.kitabında yer almakta olan 226.maddesinde düzenlenmiş olup, davanın bu madde hükümlerine göre çözümlenmesi icap eder. Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4.maddesi uyarınca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabı ile 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun kapsamındaki aile hukukundan doğan dava ve işler Aile Mahkemesinde görülür. Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık, ziynet eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmaması halinde bedellerinin tahsili istemine ilişkin olup, buna göre uyuşmazlığın ''Aile Hukukuna" ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Davanın konusu, Aile Hukukundan kaynaklandığına göre, açılan bu davanın 4787 sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince, Aile Mahkemesinde bakılması gerekmektedir....
Uyuşmazlık, davalı eşte kaldığı ileri sürülen ziynet ve çeyiz eşyalarının bedelinin iadesi istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanununun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. Davacı kadın, dava konusu edilen çeyiz ve ziynet eşyalarının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise ziynetlerin ve bir kısım çeyiz eşyalarının davacı tarafından götürüldüğünü ve bir kısım çeyiz eşyalarının müşterek konutta kaldığını ve iade etmeye hazır olduğunu savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın ziynet eşyalarının kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir....
Davalı-karşı davacı kadın tarafından nafakaların, tazminatların ve ziynet eşyalarının iadesi davasının reddedilen kısımları yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuş, ilk derece mahkemesince kadın lehine hükmedilen nafaka, tazminat ve ziynet eşyalarının iadesi davasının kabul edilen kısımları kesinleştiğinden HMK'nin 310 maddesi gereğince mirasçıların feragati bu yönlerden sonuç doğurmayacak, ancak reddedilen kısımlar yönünden sonuç doğuracaktır. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesi kararının istinaf edilen nafakaların, tazminatların ve ziynet eşyalarının iadesi davasının reddedilen kısımları yönünden kaldırılarak davalı- karşı davacı kadının nafakaların, tazminatların ve ziynet eşyalarının iadesi davasının reddedilen kısımlarına yönelik talebinin feragat nedeni ile reddine karar vermek gerekmiştir....
Davalı - karşı davacı kadın karşı dava olarak boşanma ve ziynet eşyasının iadesi istemli dava açtığı halde, davacı - karşı davalı lehine boşanma davasının reddi yönünden bir maktu vekalet ücretine hükmedildiği, ziynet eşyalarının iadesi davası yönünden nisbi vekalet ücretine hükmedilmediği ancak, bu hususun davacı - karşı davalı tarafça istinaf edilmediği, bu halde kadın lehine usulü kazanılmış hak olduğu dikkate alınarak, ziynet eşyalarının iadesi davasında reddedilen dava değeri üzerinden erkek lehine nisbi vekalet ücretine hükmedilmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Alacak KARAR Davada uyuşmazlık ziynet eşyalarının mümkünse aynen iadesi, değilse bedellerinin ve ev eşyalarının da yalnızca bedellerinin tahsili istemine ilişkin bulunduğundan, hükme karşı yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi görevi Yargıtay Başkanlar Kurulunun 29.01.2009 tarih, 1 sayılı kararı uyarınca Yüksek Yargıtay (6.) Hukuk Dairesine ait olmakla gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 04.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Davacının dava dilekçesinde 18 adet cumhuriyet altını, 1 gram altın, 4 adet yarım altın, 18 adet çeyrek altının aynen iadesi, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL talep edildiği, dava harcının 1.000,00 TL üzerinden yatırıldığı, davanın bedel yönünden ıslah edilmediği, aynen iade talebinin eşyanın gerçek değerini kapsaması sebebiyle dava dilekçesinde aynen iadesi istenilen ziynet eşyalarının dava tarihindeki değeri üzerinden harcın tamamlatılması için davacıya Harçlar Kanunu 30- 32 maddesi gereğince süre verilerek sonucuna göre işlem yapılması gerektiği, eğer aynen iade talebi yönünden harç tamamlanır ise davacının bedel yönünden ıslah yapmadığının da verilecek kararda gözetilmesi gerektiği, Kabule göre de, ziynet eşyalarının dava tarihindeki satış fiyatları üzerinden değerlendirme yapılmasının hatalı olduğu, ziynet eşyalarının dava tarihindeki alış fiyatları üzerinden...
DOSYANIN GEÇİRDİĞİ SAFAHAT: Davacı tarafça mal rejiminin tasfiyesi ile ziynet ve çeyiz eşyalarının iadesi davası birlikte açılarak Ankara 9. Aile Mahkemesi'nin 2013/1394 E numarasına kaydedilmiş, yargılamanın 07/04/2014 tarihli celsesinde ise "ev eşyası, ziynet ve çeyiz eşyalarına ilişkin davanın bu dosyadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydına" dair ara karar kurulmuştur. Yapılan tefrik işlemi sonrasında, ziynet ve çeyiz eşyalarının iadesi davası Ankara 9. Aile Mahkemesi'nin 2015/1538 E numarasına kaydedilmiş olup, iş bu dosya kapsamında ziynet ve çeyiz eşyalarının iadesi davasına yönelik olarak istinaf istemi doğrultusunda istinaf kanun yolu incelemesi yapılmıştır. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece; "......
Mahkemece; ziynet eşyalarının davalıda kaldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 10.000,00 TL'nin 09/04/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile, 11.582,00 TL'nin 09/02/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedellerinin davalı kocadan tahsili istemine ilişkindir. 4787 Sayılı Aile Mahkemeleri’nin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4.maddesinde; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabındaki üçüncü kısım hariç olmak üzere, TMK’nun 118-395 maddelerinden kaynaklanan bütün davalara Aile Mahkemesinde bakılacağı hükme bağlanmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, düğünde takılan ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedellerinin davalı kocadan tahsili istemine ilişkin olup, bu talep kişisel malların iadesi kapsamındadır....
Davalı vekili ise düğünde takılan takıların davacının ailesi tarafından alındığını, davacının ailesinin küçük altınları bozdurup balayına gitmelerini sağladığını, diğer ziynet eşyalarının davacıda kaldığını belirterek davanın reddini istemiştir. Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır. Dava dilekçesinde istenilen ziynet eşyalarının bir kısmının bozdurularak tarafların balayına gitmiş oldukları davalı tarafından kabul edildiği gibi, dinlenen davalı tanıkları da düğünde takılan küçük altınlar ile bileziklerin taraflarca bozdurularak parası ile balayına gidilmiş olduğunu beyan etmişlerdir. Davalı ziynet eşyalarının davacının rızası ile geri alınmamak üzere bozdurulduğunu da kanıtlayamamıştır. Davacıya ait olduğu anlaşılan dava konusu altınların bir kısmının evliliğin devamı sırasında bozdurularak harcanmış olduğu davalı yanca kabul edildiğine göre davacıya iadesi gerekir....
Dava, ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmazsa bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, düğünde takılan ziynet eşyaları ile çeyiz eşyalarının davalıda kaldığından bahisle söz konusu eşyaların aynen iadesi, mümkün olmazsa 19.671,00 TL nin davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı, talep edilen ziynetlerin davacıda olduğunu, eşyaların ise bedellerinin kendisi tarafından ödenmiş olup, davacıya ait olmadıklarını bu nedenle davanın reddini savunmuştur. Mahkemece çeyiz eşyaları yönünden talebin kısmen kabulüne, ziynetler yönünden talebin reddine karar verilmiştir. Ziynet eşyalarının normal koşullarda ve hayatın olağan akışına göre kadın üzerinde bulundurulan, saklanabilen ve götürülebilir nitelikteki eşyalardan olduğunun kabulü gerekir. Bunun sonucu olarak davacı, davaya konu edilen ziynetlerin davalı koca yedinde kaldığını ispat etmek durumundadır....