Davalı Ahmet Hamdi Karakaş'ın davanın devamı sırasında 22/01/2019 tarihinde öldüğü, evliliğin ölümle son bulduğu, davacının evliliğin mutlak butlanla iptaline yönelik talebi konusuz kaldığından "karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmiştir. Evliliğin ölümle son bulduğu, davalı eş Ayşe Karakaş'ın kötü niyeti kanıtlanamadığından sağ kalan eşin evlenmeyle kazandığı kişisel durumunun korunmasına, davalı sağ kalan eşin istinaf talebi konusuz kaldığından "karar verilmesine yer olmadığına", davacının başlangıçta dava açmakta haklı olduğu kanaatine varıldığından mahkeme masraflarından davalıların sorumlu tutulmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Evliliğin İptali Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından evliliğin iptali davasının reddi, kusur belirlemesi ve nafakalar yönünden, davalı kadın tarafından ise kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, ziynet talebi ile ilgili verilen karar ve nafaka miktarları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez (HMK m. 26/1). Davalı kadının yoksulluk nafakası talebi bulunmamaktadır....
Davalı/davacı davalı kadın evliliğin iptali halinde Türk Medeni Kanunu'nun 158. madde uyarınca iyi niyetli olduğundan bahisle haklarının korunmasını talep etmiştir.Türk Medeni Kanunu'nun 158. Maddesinde "Evlenmenin butlanına karar verilirse, evlenirken iyiniyetli bulunan eş bu evlenme ile kazanmış olduğu kişisel durumunu korur. Eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesi, tazminat, nafaka ve soyadı hakkında boşanmaya ilişkin hükümler uygulanır" hükmü düzenlenmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden kadının kötüniyetli olduğu ispat edilmemiştir. Dosya kasamından; erkeğin Türk Silahlı Kuvvetleri'nden emekli subay olduğu, düzenli geliri ve taşınmazlarının bulunduğu, davalı/davacı kadının ise düzenli bir işi ve gelirinin olmadığı, evliliğin iptali sonucu yoksulluğa düşeceği anlaşılmaktadır....
Davalı/davacı davalı kadın evliliğin iptali halinde Türk Medeni Kanunu'nun 158. madde uyarınca iyi niyetli olduğundan bahisle haklarının korunmasını talep etmiştir.Türk Medeni Kanunu'nun 158. Maddesinde "Evlenmenin butlanına karar verilirse, evlenirken iyiniyetli bulunan eş bu evlenme ile kazanmış olduğu kişisel durumunu korur. Eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesi, tazminat, nafaka ve soyadı hakkında boşanmaya ilişkin hükümler uygulanır" hükmü düzenlenmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden kadının kötüniyetli olduğu ispat edilmemiştir. Dosya kasamından; erkeğin Türk Silahlı Kuvvetleri'nden emekli subay olduğu, düzenli geliri ve taşınmazlarının bulunduğu, davalı/davacı kadının ise düzenli bir işi ve gelirinin olmadığı, evliliğin iptali sonucu yoksulluğa düşeceği anlaşılmaktadır....
Daha sonra söz konusu evliliğe yönelik yapılan tahkikat sonucunda, anılan evliliğin, evlilik birliği kurma amacı taşımayıp aile ikamet izni almak amacıyla yapılmış bir evlilik olduğunun tespit edildiğinden bahisle bila tarih ve ... sayılı davalı idare işlemi tesis edilmiş, bu işlemin iptali istemiyle de bakılan dava açılmıştır....
Aile Mahkemesi 2014/1460 Esas numaralı dosyası ile evliliğin iptali davasını açtığını ve mahkemenin 09.12.2016 tarihinde evliliğin iptaline karar verdiğini, müvekkilinin bu olaylar nedeniyle çok büyük maddi ve manevi zararlara uğradığını, evliliğin iptali davası devam ederken müvekkilinin 29/11/2014 tarihinde doğduğunu, muhtaç durumda olduğunu, davalının vasilik görevini gereği gibi yapmayarak önce evliliğe, sonra evliliğin iptaline yol açtığını, müvekkilini ömür boyu devam edecek olan felaketin, üzüntü ve korkuların içerisine sürüklediğini, davalının torunu küçük Hiranur’un zararlarını gidermek için hiçbir girişimde bulunmadığını, müvekkilinin mağdur kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydı ile 50.000TL manevi tazminatın müvekkilinin doğum tarihi olan 29/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
le de evlendiği iddiasına dayalı olarak, Cumhuriyet Savcısı tarafından davaname ile; ikinci evliliğin iptali istenmiştir. Bu durumda, davanın nüfus kaydının düzeltilmesi niteliğinde bulunmadığı, Cumhuriyet Savcısı tarafından açılan Türk Medeni Kanununun 145/1. maddesi gereğince mutlak butlan sebebiyle ikinci kaydın iptaline ilişkindir. Görev kamu düzenine ilişkin olup, 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi; 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere (TMKm.118-395) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince ... 1.Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 18.02.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İlk derece mahkemesince davacının evliliğin butlanını dava etme hakkı bulunmadığı gerekçe gösterilerek davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine hükmedilmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 146/2. maddesi uyarınca, evliliğin mutlak butlan sebebiyle iptali davasının ilgisi olan herkes tarafından da açılabileceği hüküm altına alınmıştır. Evliliğin butlanına ilişkin davanın sonucu, Elazığ 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/587 Esas sayılı dosyası yönünden aktif dava ehliyetini etkileyecektir. O halde, davacının Elazığ 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/587 Esas sayılı dosyasında, eldeki davanın davalıları tarafından eş T13’ün mirasçısı sıfatıyla açılan ortaklığın giderilmesi davası yönünden evliliğin mutlak butlan sebebiyle iptali davasını açmasında hukuki yararı vardır. Bu sebeple ilk derece mahkemesince işin esasına girilip bir karar verilmesi gerekirken bu husus gözetilmeden davanın "dava şartı yokluğundan usulden reddi" doğru değildir....
İlk derece mahkemesince davacının evliliğin butlanını dava etme hakkı bulunmadığı gerekçe gösterilerek davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine hükmedilmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 146/2. maddesi uyarınca, evliliğin mutlak butlan sebebiyle iptali davasının ilgisi olan herkes tarafından da açılabileceği hüküm altına alınmıştır. Evliliğin butlanına ilişkin davanın sonucu, Elazığ 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/587 Esas sayılı dosyası yönünden aktif dava ehliyetini etkileyecektir. O halde, davacının Elazığ 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/587 Esas sayılı dosyasında, eldeki davanın davalıları tarafından eş T13’ün mirasçısı sıfatıyla açılan ortaklığın giderilmesi davası yönünden evliliğin mutlak butlan sebebiyle iptali davasını açmasında hukuki yararı vardır. Bu sebeple ilk derece mahkemesince işin esasına girilip bir karar verilmesi gerekirken bu husus gözetilmeden davanın "dava şartı yokluğundan usulden reddi" doğru değildir....
Davalı birleşen davacı vekili birleşen dava dilekçesinde özetle, davacı- davalının evliliğin iptali istemiyle dava açtığını, yapılan yargılama sırasında müvek kilinin akıl sağlığında herhangi problem olmadığını, tam tersine davacı-davalının kısıtlanmasına karar verildiğini, müvekkilinin ailesinin nişandan önce müvekkilinin epilepsi hastası olduğunu, ilaç tedavisinin devam ettiğini, tedavisi aksatılmadıkça hastalığının nüksetmeyeceği konusunda davacı-davalının ailesini bilgilendirdiğini, davacı-davalı tarafın müvekkilin ilaç düzenini değiştirdiğini, balayına davacı-dava lının ailesinden on kişilik bir grupla gidildiğini, yüzme bilmeyen müvekkiline yüzmesi konusunda baskı yapıldığını, davacı-davalının cinsel ilişkiye giremediğini, müvek kilinin davacı-davalı ve ailesi tarafından evden kovulduğunu, saatlerce dışarıda bırakıldığını belirterek tarafların evliliğin mutlak butlan sebebiyle iptalini istemiştir....