Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davanın açılmasından sonra, evliliğin sona ermesi karşısında taşınmazın aile konutu olma özelliği sona ermiş ve davalılar arasında gerçekleşen devir işlemi Türk Medeni Kanununun 194. maddesi gereğince diğer eşin (davacı ...'in) rızasına bağlı olmaktan çıkmış olup, davanın konusu kalmamıştır. Mahkemece taşınmazın aile konutu olduğundan bahisle açılan tapu iptal ve tescil , taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi verilmesine ilişkin davanın konusu kalmadığı gözetilerek "davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde hüküm kurulması ve davanın açıldığı tarih itibariyle tarafların haklılık durumu tespit edilerek, bunun sonucuna göre yargılama gideri ve vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken yazılı şekilde "davanın reddine" karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulması gerekmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada; Davacı, davalı ile evlenmek amacıyla görüştüklerini daha sonra davalı ile dayısı olduğu söylenen.... isimli kişinin evine geldiklerini ve kendisini evlenmeye ikna ettiklerini, karşılığında da 2772 parselde yer alan 48 nolu dubleks meskenini davalıya devrinin kararlaştırıldığını, bunun yanı sıra davalının eşinden boşanması ve evliliğin sağlanması amacıyla bir çok defa davalı ile ... isimli kişiye para verdiğini, davalıya iki adet bilezik aldığını, ....'nin tehditleri sonucu dava konusu taşınmaz ile .... marka ... plakalı aracını davalıya devrettiğini ayrıca taşınmazın ölünceye kadar bakma şartı ile devredileceği hususunda anlaşmalarına karşın tapuda satış suretiyle devrinin sağlandığını, hile ve hataya düşürüldüğünü, devir işlemlerinden sonra davalının kendisini oyaladığını, evliliğinde gerçekleşmediğini,....'...

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Mahkemece yapılan yargılama sonucunda;"Asıl davanın KABULÜNE, taraflar arasındaki evliliğin TMK m.149 gereğince yanılmadan kaynaklı nisbi butlan sebebiyle İPTALİNE, Davalı - karşı davacı kadının açmış olduğu karşı boşanma davası hakkında taraflar arasındaki evliliğin nisbi butlan sebebiyle iptaline karar verilmiş olması sebebiyle KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA," karar verilmiştir. Evlenmenin nispi butlanı Kanunda belirtilen bazı hallerde evliliğin mahkeme kararı ile sona ermesini ifade eder. Nispi butlana sebep olabilecek haller TMK nın 148,149,150,151 ve 153. Maddesinde düzenlenmiştir. Nispi Butlan halleri ise TMK nın 149. ila 151. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Nispi butlan halleri kanunda sınırlı sayıda sayılmıştır....

      Madde uyarınca evliliğin mutlak butlanla batıl olduğunu ve iptalinin gerektiğini, talebin kabul edilmemesi halinde terditli talep olarak şiddetli geçimsizlik nedeni ile boşanma olduğunu, davalının bu evliliği yuva kurmak için değil de maddi menfaat elde etmek için yaptığını, evlilik birliğinin yüklediği görevleri yapmadığı, davacıyı kastederek ''şu moruk bi ölmedi, ölse maaşı yeterdi'' gibi sözler söylemesi ve davalı ve yakınlarının davacıya fiziki baskı ve şiddet uygulaması sebepleriyle zaten düzgün yürümeyen evliliğin 7 ay önce fiilen sona erdiğini, muhtemel nafaka ve tazminat taleplerinni reddinin gerektiğini beyanla taraflar arasındaki evliliğin mutlak butlan sebebiyle iptaline, talebin kabul görmemesi halinde tarafların şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmalarına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir....

      Batıl bir evlilik, hâkim kararı ile ortadan kaldırılıncaya kadar, geçerli bir evliliğin doğurduğu hukuki sonuçları tümüyle doğurur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu(TMK)’nun 156. maddesinde: “Mutlak butlan halinde bile evlenme, hâkim kararına kadar geçerli bir evliliğin bütün sonuçlarını doğurur.” düzenlemesi yer almakta; mutlak butlanın söz konusu olduğu halde dahi hakim kararına kadar, bu evliliğin geçerli bir evliliğin bütün sonuçlarını doğuracağı açıkça kabul edilmektedir. 3....

        Madde uyarınca evliliğin mutlak butlanla batıl olduğunu ve iptalinin gerektiğini, talebin kabul edilmemesi halinde terditli talep olarak şiddetli geçimsizlik nedeni ile boşanma olduğunu, davalının bu evliliği yuva kurmak için değil de maddi menfaat elde etmek için yaptığını, evlilik birliğinin yüklediği görevleri yapmadığı, davacıyı kastederek ''şu moruk bi ölmedi, ölse maaşı yeterdi'' gibi sözler söylemesi ve davalı ve yakınlarının davacıya fiziki baskı ve şiddet uygulaması sebepleriyle zaten düzgün yürümeyen evliliğin 7 ay önce fiilen sona erdiğini, muhtemel nafaka ve tazminat taleplerinni reddinin gerektiğini beyanla taraflar arasındaki evliliğin mutlak butlan sebebiyle iptaline, talebin kabul görmemesi halinde tarafların şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmalarına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir....

        İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacı yan davalının kusurlu eylemi sonucunda yaşanan olaylar neticesinde manevi zararın hasıl olduğunu iddia etse dahi, Azerbaycan ülkesinde davacı yan ile davalının oğlu olan eldeki dava dışı Serdar Türk arasında gerçekleşen evliliğin ülkemizde tesciline davalı yanın mani olduğu iddiasını ispat edemediği gibi, iddia ettiği manevi eleme sebebiyet veren hadiseler silsilesi irdelendiğinde yaşananların davalı yana izafe edilemeyeceği, davacının eşi olan Serdar Türk'ün hür ve reşit bir birey olduğu, kendi iradesi ile yurda döndükten sonra yeniden evlendiği bu evliliğinden çocuk sahibi olduğu, yurda döndükten sonra davacı yan ve davacıdan olma müşterek çocuğu ile irtibata geçmek, davacının iaşesi ve çocuğunun bakımı ile iştigal olmak ve dahi tescil edilmemiş evliliğin neden tescilinin sağlanmadığını araştırıp, çözüm bulmak gibi ödevler davacının eşine yüklenebileceği, salt evliliğin tesciline mani olunduğunu iddia edip...

        Dava konusu işlem evliliğin anlaşmalı olduğu gerekçesiyle tesis edilmiş ve İdare Mahkemesince de evliliğin geçersizliğine idarece değil adli yargı yerlerince karar verileceğine işaret edilerek bu gerekçeyle ve aile birliğinin korunması anayasal bir zorunluluk olduğundan davacının Türkiye'de ikamet etmesine engel teşkil edebilecek nedenler ortaya konulmadıkça davacının ikamet izninin uzatılmamasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle işlem iptal edilmiştir. Evliliğin muvazaalı olup olmadığının saptanmasının adli yargı yerlerine ait olduğunda tartışma bulunmamakla birlikte, İdare Mahkemesinin dava konusu işlemin iptalinde bu hususu gerekçe olarak göstermiş olması, maddi olaya 5683 sayılı Kanun'un yukarıda anılan 7. ve 19. maddelerinin uygulanmasına engel teşkil etmemektedir....

          Davacı-davalı koca dava dilekçesinde; davalı-davacı kadında obsesif- kompülsif bozukluk belirtileri bulunduğunu, bu rahatsızlığın kendisi ve altsoyu için tehlike arzettiğini ve evlenme sırasında kendisinden gizlendiğini, eşinin önemli bir niteliğinde yanılarak evlendiğini beyan ederek, Türk Medeni Kanunu'nun 149/2 ve 150/2. maddeleri uyarınca nisbi butlan sebebi ile evliliğin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 150/2. maddesi gereğince aldatma sebebiyle evliliğin iptaline karar verilebilmesi için, davalı-k.davacıda mevcut hastalığın davacı-davalının veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike teşkil edecek nitelikte olması zorunludur....

          Davacı-davalı koca dava dilekçesinde; davalı-davacı kadında obsesif- kompülsif bozukluk belirtileri bulunduğunu, bu rahatsızlığın kendisi ve altsoyu için tehlike arzettiğini ve evlenme sırasında kendisinden gizlendiğini, eşinin önemli bir niteliğinde yanılarak evlendiğini beyan ederek, Türk Medeni Kanunu'nun 149/2 ve 150/2. maddeleri uyarınca nisbi butlan sebebi ile evliliğin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 150/2. maddesi gereğince aldatma sebebiyle evliliğin iptaline karar verilebilmesi için, davalı-k.davacıda mevcut hastalığın davacı-davalının veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike teşkil edecek nitelikte olması zorunludur....

          UYAP Entegrasyonu