Maddenin bir ve ikinci fıkraları, esasen evlilik birliğinin sarsılması ilkesine dayalı olup, birliğin sarsılıp sarsılmadığı hususunda karar vermeye yetkili hâkimin ise tarafların boşanmaya sebep olan olaylarda gerçekleştirdikleri kusurlu davranışları uyarınca bir karar vermesi gerekliliği nedeniyle; kusur ve evlilik birliğinin sarsılması ilkelerinin her ikisinin de varlığını kapsamaktadır. Bu bağlamda evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açan davacının, davasının kabul edilerek, boşanma kararı elde edebilmesi için iki koşulun gerçekleştiğini kanıtlamış olması gerekir. Bunlardan ilkinde davacı; kendisinden, evlilik birliğinin devamı için gereken “ortak hayatın sürdürülmesi” olgusunun artık beklenmeyecek derecede birliğin temelinden sarsıldığını, ikinci olarak “temelden sarsılmanın” karşı tarafın kusurlu davranışları sonucu gerçekleştiğini ispatlamak zorundadır. 15....
İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı İlk Derece Mahkemesinin 24.06.2021 tarihli ve 2021/115 Esas, 2021/441 Karar sayılı kararı ile; davacı-davalı kadının evlilik birliği içinde başka bir erkekle cinsel birliktelik yaşadığı, kadının zina eylemini öğrendikten sonra davalı-davacı erkeğin eşine şiddet uyguladığı, evlilik birliğinin devamı sırasında yedi kez işten çıkışının olduğu, sürekli bir işinin olmadığı ve evin ihtiyaçlarını karşılamadığı, evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda davacı-davalı kadının ağır kusurlu, davalı-davacı erkeğin ise hafif kusurlu olduğu gerekçesi ile davacı-davalı kadın tarafından açılan boşanma davasının kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, davalı-davacı erkeğin pek kötü ve onur kırıcı davranış nedenine dayalı boşanma talebinin reddine, zina nedenine dayalı boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, davacı-davalı kadın yararına takdir...
Davacı dava dilekçesinde davalının evliliğinin başından itibaren bir takım davranış bozukluklarının, anomaliliklerinin bulunduğunu, bu durumun kendisinden saklandığını, davalının evlilik sürecinde ruh sağlığı yönünde tedaviler gördüğünü, hastalığının iyileşemez olduğunu ileri sürerek boşanma ve maddi ile manevi tazminat talep etmiş, dava dilekçesinin konu kısmında " evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma" demek suretiyle dava dayanak sebebini TMK.nun 166/1. maddesi olarak belirtmiştir. Davacının akıl hastalığına dayalı boşanma davası bulunmamaktadır. Her ne kadar hukuki değerlendirme hakime ait ise de tereddüt hasıl olduğunda tarafa dava sebebini yani davanın hukuki dayanağının açıklatılması gerekmektedir. Davacının, dava dilekçesinde ve dosya kapsamında sunduğu tüm dilekçelerinde boşanma talebinin akıl hastalığına dayandığına dair bir beyanı bulunmamaktadır....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 28/11/2019 NUMARASI : 2018/118 ESAS 2019/805 KARAR DAVA KONUSU : Evlilik Birliğinin Sarsılması Nedeni İle Boşanma KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının kusurlu davranışları sebebi ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, bu sebeple davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına, dava tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL, karar tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakası verilmesine, nafakaya her yıl TEFE oranında artış uygulanmasına, 100.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine...
(TMK.m.164) Dava, terk hukuki sebebine değil, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayanmaktadır. Davalının kusurlu olup olmadığı, dayanılan boşanma sebebi çerçevesinde belirlenmelidir. Davalının gerçekleşen eylemi, terk olduğuna ve başkaca bir fiili kanıtlanmadığına göre, bu olay tek başına evlilik birliğine temelinden sarsar nitelikte bir kusur olarak görülemez.Bu bakımdan davalının kusurlu olduğunun tespiti isabetsizdir. Kararın bozulması gerektiği düşüncesiyle değerli çoğunluğun görüşüne katılamıyorum....
Mahkemece belirlenen ve gerçekleşen tarafların kusurlu davranışları birlikte değerlendirildiğinde; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davacı-davalı erkeğin ağır, davalı-davacı kadının az kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak ve evliliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte geçimsizlik mevcut ve sabittir. Davacı-davalı erkek de boşanma davası açmakta haklıdır. Bu itibarla davacı-davalı erkeğin davasının da kabulü gerekirken, reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı ise de; kadının kabul edilen boşanma davası temyizin kapsamı dışında bırakılmak suretiyle boşanma hükmü kesinleştiğinden, erkeğin boşanma talebinin konusuz hale geldiği görülmektedir. Bu durumda erkeğin boşanma davası konusuz kalmış olup esası hakkında bir karar verilemeyecektir....
Davacı (erkek) istinaf dilekçesi ile, davalı tarafın ve tanıklarının iddialarının ortak hayatın kurulmuş olduğunu ispatlar nitelikte olmadığını, tarafların yaklaşık 15 yıldır ayrı yaşadıklarını, davacının yaptığı ziyaretlerin çocukların ihtiyaçlarını karşılamak niyetiyle olduğunu, ortak hayatı sürdürme niyetiyle olmadığını, TMK 166/1.maddesi gereğince açılmış boşanma davasında da evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olduğunun kabulünün gerektiğini, eksik inceleme ile davanın reddedildiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına, ortak hayatın tekrar kurulamamış olması ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
DAVA KONUSU : Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı dava dilekçesinde özetle; Tarafların 44 yıldır evli olduklarını, evliliklerinden iki reşit çocuklarının olduğunu, evliliklerinin ilk dört yılında davalının ailesi ile yaşadıklarını, daha sonra ayrı bir eve çıktıklarını, davalının evin hiçbir ihtiyacıyla ilgilenmediğini, kazancını sürekli dışarıda yediğini, sürekli aldattığını, hayatında kadınlar olduğunu, kadınlar yüzünden vurulduğunu, dört yıldır da ayrı yaşadıklarını, çocuklarla ilgilenmediğini beyan ederek, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, 600,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve davalının kusurundan dolayı 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Asıl dava evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanma, birleşen dava evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılması ve zina sebebiyle boşanmaya ilişkindir. İlk derece mahkemesince asıl boşanma davasının ve davalı birleşen davacının evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma talebinin kabulüne karar verilmiş, evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma kararı verilmiş olduğundan zina nedeniyle açılan boşanma davasında karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm tesis edilmiştir. Davalı birleşen davacı erkek, birleşen dava dilekçesinde hem evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma sebebine, hem de zina nedeniyle boşanma sebebine dayanmış, talebini kademelendirmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : KAĞIZMAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 09/09/2014 NUMARASI : 2013/139-2014/276 Uyuşmazlık, boşanma (Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile) talebine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 19.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....