GEREKÇE: Dava; evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma istemine ilişkindir. HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Mahkemece ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Türk Medeni Kanununun 166/1- 2. maddesi uyarınca: boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması ve bu duruma davalının az da olsa kusurlu davranışı ile sebebiyet vermesi gerekir....
Mahkemece evlilik birliğinin davalının kusurlu tutum ve davranışları ile temelinden sarsıldığı kabul edilerek boşanma kararı verilmiş, davacıya bir kusur atfedilmemiş, hüküm davalının temyizi üzerine Dairemizce onanmıştır. Davalı, karar düzeltme talebinde bulunmuştur. Davalının, eşine fiziki şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, evlilik birliğine ilişkin sorumluluklarını yerine getirmediği, tarafların yedi yıldır fiilen ayrı yaşadıkları yapılan soruşturma ve toplanan delillerle gerçekleşmiş ise de; davacının da ayrılık süresi içerisine bir başka erkekle karı-koca gibi birlikte yaşadığı, dava dilekçesindeki açıklamalar ve bunu teyit eden kolluk araştırmasına ilişin tutanaktan anlaşılmaktadır. Bu halde, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı da kusurlu olup, birini diğerinden baskın kusurlu kabul etmek mümkün bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece, “Tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olacak derecede geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, geçimsizliğin davacının kusurlarından kaynaklandığı, tarafların evlilik birliğini sürdürmelerinin beklenemeyeceği, evliliğin devamında kendileri ve toplum yönünden bir fayda kalmadığı ve tarafların evlilik birliğinin bir daha kurulamayacağı” gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına (TMK m. 166/1) ve boşanmanın fer’ilerine karar verilmiş, hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmiştir....
Kararda “Evlilik birliğinin devamında taraflar açısından korunmaya değer bir yarar kalmadığı, davalının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusurlu olduğu anlaşılmış, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına karar vermek gerekmiş" denilerek soyut ve yetersiz gerekçe ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Kararda denetime olanak verecek şekilde deliller tartışılarak ret ve üstün tutma sebepleri gösterilmemiş, vakıalarla ilgili herhangi bir tespitte bulunulmadığı gibi hükmün hangi delillere dayanılarak verildiği, hangi olayların sabit olduğu vc tarafların kusur durumu da kararda belirtilmemiştir. Açıklanan nedenlerle gerekçesiz şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olduğundan bozmayı gerektirmiştir....
SAVUNMA: Davalı cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediğini, evlilik birliğini koruma ve kurtarma adına elinden gelen tüm özeni gösterdiğini, ancak davacının her seferinde evlilik birliğini yıkmak için elinden geleni yaptığını, evlilik birliği süresince eşine ve çocuklarına gereken tüm özeni ve sevgiyi gösterdiğini, eşini ve çocuklarını sevdiğini, maddi anlamda her türlü sorumluluğunu yerine getirmesine rağmen her seferinde davacı tarafından rededildiğini, evlilik birliğinin sarsılmasında hiçbir kusurunun bulunmadığını belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: TMK'nın 166/1- 2. maddesi gereğince boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatın eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir....
Boşanmaya karar verilebilmesi için az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı ve evlilik birliğinin devamında bu eş ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır....
para ile alınıp davalı adına kayıtlı bulunan 34 XX 777 plaka sayılı aracın davalı tarafından satılıp devredilme ihtimaline binaen aracın kaydına tedbir konulmasına, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması nedeniyle TMK 166. maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, 50.000,00....
Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylardan dolayı davacı davalı kadının kusursuz olduğu, davalı davacının ise tam kusurlu olduğu, davalı davacının düzenli çalışmaması, eşine bağırması, odasını ayırması, evin geçimini sağlamamasının davacını kişilik haklarını ihlal ettiği kanaatine varılmış ve 25.000,00....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Mahkemece, “evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, bu sonuca tarafların eşit kusurlu tutum ve davranışlarıyla ulaşıldığı” kabul edilerek boşanmaya karar verilmiştir. Oysa, davacının iki yıl önce eşini ve çocuklarını terk ederek ...'ya yerleştiği, evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerinde getirmediği ve güven sarsıcı tutum ve davranışlarda bulunduğu; davalının ise, eşini tehdit ettiği yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır....
Kadının, evlilik birliğinde başka erkeklerle iletişim kurması ve (sms) yoluyla mesajlaşması, Türk Medeni Kanununun 185/3. maddesinde yer alan sadakat yükümlülüğü ile bağdaşmaz. Kadının açıklanan bu tutumundan diğer tarafın “kendisinin aldatıldığı” sonucuna ulaşması ve bunu kardeşlerine ifade etmesi kusur teşkil etmez. Bu bakımdan, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kadın tamamen kusurludur. Hal böyleyken, kocaya da kusur atfedilmesi ve “eşit kusurlu” kabul edilmesi isabetli değildir. Mahkemece yapılacak iş, sadakat yükümlülüğüne aykırı tutum ve davranışlarıyla evlilik birliğinin yıkılmasına sebep olan kadının, maddi ve manevi tazminatla sorumlu tutulması gerekir. Bu husus nazara alınmadan, davalı-karşı davacı (koca)’nın tazminat taleplerinin reddi doğru bulunmamıştır....