Taraflar arasındaki pek kötü ve onur kırıcı davranış sebebine ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı asıl dava ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı karşı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki tarafın evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir. Kararın davalı- davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, gerekçe ve hüküm arasındaki çelişkinin giderilmesi ve kadının maddî tazminat talebi hakkında, denetime elverişli şekilde gerekçesi açıklanarak karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle başvurunun kabulü ile hükmün istinaf edilmeden kesinleşen karşı dava boşanma hükmü, yargılama gideri ile vekâlet ücreti ve harç dışında kaldırılarak eksiklikler giderildikten sonra karar verilmek üzere, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir....
Mahkemece; "Dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve bu suretle ortak hayatın çekilmez hale gelmesi nedeniyle açılan (TMK 166/1) boşanma davasıdır. Mevcut nüfus kayıtlarından, tarafların 04/04/2017 tarihinde evlendikleri, bu evlilikten Ela Arık isminde müşterek çocuklarının bulunduğu anlaşılmıştır....
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda toplanan tüm deliller kapsamında; kadının tam kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların TMK'nın 166/1 maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmiştir. Evlilik birliği, eşlerin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa boşanmaya karar verilebilir. Yapılan soruşturmaya, toplanan delillere göre; kadının ilk derece mahkemesince belirlenen ve yukarıda belirtilen kusurlarının gerçekleştiği, davalı kadının tam kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet verilen olaylarda kadın tam kusurlu olup, erkek açısından TMK'nın 166/1. maddesi şartlarının oluştuğu, usulüne uygun olarak süresinde ileri sürülmediği halde istinaf dilekçesinde dile getirilen kusurların davacıya yüklenmesinin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır....
Dava dilekçesi incelendiğinde, konunun evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve davalının evi terk edip adresine ulaşılamaması nedeniyle boşanma ve tazminat istemlerini içerir dilekçe olduğu belirtilmiştir. Ön inceleme duruşma tutanağında ise davacı asil evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını belirtmiştir. Davacı vekili ise dava dilekçesini tekrar etmiştir. Mahkemece ise tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda uyuşmazlığın davalının kusurlu davranışları nedeniyle tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığı hususunun tespiti olduğu saptanmıştır. Davacı istinaf dilekçesinde, 5. Maddede Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasından dolayı açılan davamızın ve genel boşanma sebebine dayanılmasının kabulüne karar verilmesini istemiştir. Mahkemece kurulan hüküm dava sebebinin davacıya açıklattırılmadığı görülmüştür. Mahkemece yapılacak iş davacı vekiline dava sebebinin TMK'nun 164. Maddesindeki Terke dayalı Boşanma veya TMK'nun 166....
Mahkemece; "BOŞANMA VE KUSUR DURUMU YÖNÜNDEN AÇIKLAMALAR: TMK'nın 166/1 hükmü gereğince evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. TMK'nın 166. Maddesine dayanan boşanma davasının kabulü için evliliğin tarafların ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olması, davalı eşin az da olsa kusurlu olması gerekmektedir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni nispi bir boşanma nedeni olduğu için evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığını her somut olaya göre hakim takdir eder. Somut olayda tanık beyanları ile tarafların boşanmadan önce bir süredir fiilen ayrı yaşadığını göstermektedir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/718 KARAR NO : 2021/787 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : VAKFIKEBİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 20/05/2021 NUMARASI : 2021/217 ESAS - 2021/376 KARAR DAVA KONUSU : EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI NEDENİ İLE BOŞANMA (ANLAŞMALI) KARAR : Taraflar arasındaki davada mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen hüküm aleyhine süresi içerisinde istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuş olmakla, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı ile 1996 yılında evlendiklerini, müşterek 3 reşit çocukları olduğunu, aralarında sevgi ve saygı kalmadığını, aile birliğinin sonlandığını, tekrardan bir araya gelemeyeceklerini belirterek, ekli olarak sundukları anlaşma protokolü doğrultusunda boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili 21/11/2020 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin davalı eş tarafından terk edildiği tanık anlatımları ve sair bütün deliller ile ispatlandığını, müvekkilinin evlilik birliğinin, ortak yaşamın ve aile kavramının bulunmadığı bir birlikteliğe zorlamak insan hakları ile de bağdaşmadığını, evliliğin müvekkilimiz adına külfete dönüştüğünü, davalı eş için ise evli olup olmamanın bir önemi dahi bulunmadığını, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının açıkça ortada olduğunu, bu nedenle yerel mahkeme kararının müvekkili lehine kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı olan boşanma davasında (TMK m.166/1) davacı taraf; kararın tamamı yönünden süresinde istinaf talebinde bulunmuştur....
Davalı cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetkili mahkemenin taraf eşlerin birlikte yasaşdığı Sincan/Ankara olması gerektiğinden bahisle yetki itirazında bulunduğunu, bununla birlikte evlilik birliğine karşı görevlerini yerine getirdiğini ve eşinin 2013 yılında internette tanıştığı bazı kişilerle iletişime geçtiğini ve o tarihten bu yana aralarında geçimsizlik söz konusu olduğunu belirterek, davanın reddi ile 50.000,00.-TL maddi ve 50.000,00.-TL manevi tazminatın davacıdan tahsil edilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; "Dava Türk Medeni Kanunu'nun 166/1 maddesine dayalı "Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması" nedenine dayalı boşanma davasıdır. Türk Medeni Kanunu'nun 166.maddesine göre : Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır....
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; "tarafların evlilik birliğinin davacı eşin az, davalı eşin ise ağır basan kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığı, davacının da karşılıklı hakaret, çocuklarına karşı ilgisiz davranma gibi eylemleri nedeni ile az da olsa kusurunun bulunduğu, evlilik birliğinin devamında taraflar açısından mevcut veya beklenen bir menfaatin kalmadığı anlaşılmakla davacının evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayanan boşanma talebinin kabulüne, tarafların TMK’nın 166/1. maddesi uyarınca boşanmalarına," karar verilmiş ise de; davacı KADINA ve davalı KOCAYA yüklenen kusurların hangileri olduğu tespit edilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
Kanun koyucu, zinayı özel boşanma sebebi kabul etmekle, bu olayın tek başına evlilik birliğini temelinden sarstığını kabul etmiş, bu halde ayrıca birliğin temelinden sarsılıp sarsılmadığının araştırılmasına gerek görmemiştir. Dolayısıyla, “zinaya” dayanan bir boşanma talebi, “çoğun içinde az da vardır” kuralı gereğince, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma isteğini de içerir. Toplanan delillerle gerçekleşen olaylar, zina sebebiyle boşanma kararı verilmesine yeterli değil ise, aynı olaylar yüzünden, evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış ise, bu sebeple boşanma kararı verilebilir. Buna engel yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Davalının gerçekleşen eylemleriyle, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır....