hale geldiğini, taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelden sarsıldığını, tarafların barışma veya sulh olma imkanının bulunmadığını belirterek, tarafların boşanmalarına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı-k.davalı vekili istinaf dilekçesi ile; davacı-k.davalıya atfedilen kusurların ispat edilmediğini, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalının kusurlu olduğunu, davalı kadın tanıkların 1. derece akraba olduklarını ve duyuma dayalı beyanda bulunduklarını, kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusurlu olduğunu, davacı-k.davalı kocanın tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, aleyhine tazminat miktarının fazla olduğunu, şartlarının oluşmadığını, ziynet alacağının kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığını kararın bu yönüyle kaldırılmasını talep etmiştir....
DAVA Davacı-davalı erkek dava dilekçesinde; evlilik birliğinin kadının kusurlu davranışları sebebiyle temelinden sarsıldığını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, boşanmanın fer'îlerine ve dilekçede belirtilen ziynet alacağına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı-davacı kadın vekili karşı dava dilekçesinde; evlilik birliğinin erkeğin kusurlu davranışları sebebiyle temelinden sarsıldığını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. III....
CEVAP Davalı-davacı kadın birleşen dava dosyasında dava ve cevap dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasındaki asli kusurlunun davacı eş olduğunu, müvekkilinin evlilik birliğinin kendisine yüklemiş olduğu sorumlulukları yerine getirdiğini, evlilik birliğindeki sadakat ilkesini ihlal eden tarafın davacı erkek olduğunu, davacı eşin müvekkilini başka bir kadınla aldattığını, evi terk ettiğini, müvekkilinin evlilik süresi boyunca davacının amcasının evinin alt katında küçücük ve rutubetli, fiziksel olarak sağlıksız koşullarda bir evde yaşamak zorunda kaldığını, müvekkilinin bu sağlıksız ve zor koşullarda dahi evliliğini her zaman devam ettirme çabasında olduğunu, müvekkilinin davacı erkek tarafından fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddete maruz bırakıldığını, karşı davacının müvekkilini tehdit ve hakaret ettiğini, müvekkili ve ortak çocuklara şiddet kullanarak evden attığını, müvekkilinin ziynetlerine zorla el koyduğunu ve harcadığını açıklayarak tarafların evlilik birliğinin...
BOŞANMAEKSİK İNCELEMEEVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELDEN SARSILMASI 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 166 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Davacı N.. Üçer vekili tarafından davalı S.. Üçer aleyhine 6.2.2007 tarihinde açılan boşanma davasında, tarafların boşanma ve mali sonuçları ile velayet konusunda anlaştıklarına dair imzaladıkları protokol ve vekillerinin duruşmadaki beyanları doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi hükmüne göre, en az bir yıl sürmüş evliliklerde eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır....
Uyuşmazlık; tarafların bir araya gelmesinin, önceki olaylar yönünden birbirlerini bağışladığı anlamına gelip gelmeyeceği ve bu olaylara dayanılarak boşanma kararı verilip verilemeyeceği; ayrıca, bir araya gelinmesinden sonraki dönemde de evlilik birliğini temelinden sarsacak nitelikte olayların gerçekleştiğinin davacı yanca ispatlanıp, ispatlanmadığı noktasında toplanmaktadır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylardan sonra taraflar barışıp tekrar bir araya gelmiş ve evlilik birliğini devam ettirme iradesiyle birlikte yaşamaya başlamışlarsa, bu durum birbirlerini bağışladıkları anlamına gelir ve barışma öncesi nedenlere dayalı olarak boşanma kararı verilemez(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 21.03.2007 gün 2007/2-156 E., 2007/157 K. sayılı ilamı). Barışma sonrasında da, taraflar arasında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olacak olayların gerçekleştiği ileri sürülmüşse bu hususun ayrıca kanıtlanması gerekir....
DAVA ... erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının düğün öncesinde başlayan müvekkilinin ailesine yönelik hakaret ve tartışmaların düğün sonrasında da devam ettiğini, evlilik birliğinin kadına yüklediği yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkilinin ihtiyacı olduğu zamanlarda yanında olmadığını, müvekkilinin evlilik birliğinin devamı için elinden gelebilecek tüm fedakarlıkları yaptığını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini, haksız ve hukuka aykırı olarak açılan karşı davanın reddine müvekkiline ve ailesine iftira atan kadın aleyhine 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini dava ve talep etmiştir. II....
İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166/1- 2. maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal sebebine dayalı boşanma davası ve fer'ileri ile ziynet ve çeyiz eşya alacağı istemine ilişkindir. HMK'nın 355. maddesine göre re'sen gözetilerek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. TMK'nın 166/1- 2. maddesine göre; "evlilik birliği ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir". Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir."...
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle ilgili yasal düzenlemelerin değerlendirilmesinde yarar vardır: 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu (TMK)’nun “Evlilik birliğinin sarsılması” başlıklı 166/I-II. maddesi; “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.” hükmünü içermektedir. Anılan madde gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için; başlıca iki şartın gerçekleşmiş olması gerekmektedir. İlki, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması, diğeri ise ortak hayatın çekilmez hale gelmiş bulunmasıdır....
Davacı-davalı erkeğin mahkemece belirlenen kusurları sabit ise de; davalı-davacı kadının da eşine şiddet uyguladığı, hakaret ettiği ve birlik görevlerini yerine getirmediği yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre, evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca, her iki tarafın kusurlu tutum ve davranışlarıyla ulaşıldığının kabulü gerekir. Ancak evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davacı-davalı erkek ağır kusurludur....