, davalının geçerli nedeni olmayan ve süreklilik arz eden kıskançlık krizleri tarafından evliliğini temelinden sarstığından davalının yaklaşık 2 buçuk senedir, ortak ikametten ayrılıp babasının evine gittiğini, o tarihten beri de ayrı yaşadıklarını, evlilik birliğinin çekilmez bir hal aldığını belirterek; tarafların boşanmalarına, müşterek çocukların velayetlerinin müvekkiline bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Mahkemece; "Mahkememizde görülen asıl dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166/1 maddesinde düzenlenmiş olan evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma ile maddi ve manevi tazminat istemine, Mahkememiz'in birleşen 2020/224 Esas sayılı dosyasında dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166/1 maddesinde düzenlenmiş olan evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma istemine ilişkindir. Mahkememizde açılan asıl ve birleşen davada taraflar arasındaki uyuşmazlık taraflar arasında var olduğu iddia edilen geçimsizlikte kusurun kimde olduğu, tarafların atfı kabil kusurunun bulunup bulunmadığı, tarafların fiili olarak evlilik birliğinin kurulup kurulmadığı, fiili olarak ortak hayat kurulmamış ise bunun hangi taraftan kaynaklı olduğu, erkek tarafından talep edilen maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarının ne olacağı noktalarında toplanmıştır....
Hukuk Dairesi'nin 25/04/2017 tarihli 2016/9710 Esas sayılı ilamı) Boşanma kararı verilebilmesi için TMK 166/1- 2 maddesi gereğince evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığının ispatlanması gerekeceği, dosya kapsamından doğrudan taraflar arasında evlilik birliğinin davalı kadından kaynaklanan sebepler ile ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve evlilik birliğinin devamına imkan vermeyecek derecede bir geçimsizliği, kabule elverişli ciddi sebep ve deliller tespit edilemediği anlaşılmıştır....
dahi kabullendiğini, davacının başka bir bayanla birlikteliğine de kendisi sebebiyet verdiğini, davacının imam nikahlı yaşadığı ve çocuk sahibi olduğun bayan ile de gerekli tanışma ve diğer durumları kendisinin yaşattığını, davalının sorunsuz giden evlilik ile alakalı aldatma eylemi ve devam eden süreçte bu olayın evlilik birlikteliğine olumsuz müdahaleleri nezdinde aile içerisinde şiddetli geçimsizlik yaşandığını, hiçbir şekilde tarafların birbirlerine karşı saygı ve sevgisi de kalmadığını, şiddetli geçimsizliğin boyutlarının zarar verme boyutuna gelmemesi adına da taraflar arasında fiili ayrılık gerçekleştiğini, devam eden süreçte ise davacı ile davalı takriben 14 yıldır ayrı yaşadıklarını, bu ayrılık süresince çocukların annelerinin yanında kaldığını, davalının, davacıyı aldatması ile birlikte davacı ile davalı arasında karakter ve mizaç farklılığı olduğunu, davalının davacıya karşı saygısız davrandığını, davalının ev ile alakalı sorumluluklarını yerine getirmediğini, tarafların tekrar...
Davacı tanıklarından davacının torunu ziyarete gittiklerinde dedesinin üstünün temiz olduğunu, eşinin ona baktığını, evde yemek olduğunu ve aile düzeninin normal bir aile düzeni içinde olduğunu beyan etmiştir. Davacı taraf davalının kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ve ortak hayatın çekilmez hale geldiği olgusunu ispatlayamamıştır. İş bu nedenlerle davacı/ karşı davalının açtığı davanın reddine karar verilmiştir. Karşı dava bakımından evlilik birliği karşılıklı anlayış ve saygı gerektirir. Yerleşik hale gelen yargıtay içtihatlarına göre eşlerin agresif ve saygısız davranışları boşanma nedeni olarak kabul edilir. Davacı/ karşı davalının Davalı/ karşı davacıya karşı agresif olduğu ve eşine karşı saygısız tutucu davrandığı ve taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olduğu anlaşılmıştır....
Davacı vekili 31/05/2018 tarihli dilekçesi ile; düğünde takılan 25 adet çeyrek altın, 10.000,00TL parayı ve ayrıca kına gecesinde takılan 8 adet çeyrek altın ile 1.500,00TL parayı düğün salonunda müvekkiline sormadan aldıklarını ve iade etmediklerini, 33 adet çeyrek altının müvekkiline aynen iadesine, aynen iadesi mümkün değil ise fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik altınlar için 9.900,00TL bedelin ve 11.500,00TL paranın ödenmesine karar verilmesine harca esas değerin 21.900,00TL olduğunu belirterek, 01/06/2018 tarihinde 374,00TL tamamlama harcı yatırılmıştır. Davalı vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; davalı davacı kadının kusurlu hareketleri nedeni ile evlilik birliliğinin sarsıldığını, bu sebeple tarafların boşanmalarına, yıkılan evlilik ve hayaller nedeniyle davalının 50.000,00 TL maddi 50.000,00 TL manevi tazminat ödemesine karar verilmesine, dava dosyasının derdest olan Kemalpaşa 2....
KARŞI OY YAZISI Türk Medeni Kanununun 166'ncı maddesinde, “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” genel boşanma sebebi olarak kabul edilmiş olup, bu madde bir bütündür. Burada birden fazla boşanma sebebi değil, tek ve genel boşanma sebebi düzenlenmiştir. O da, “evlilik birliğinin temelinden sarsılmasıdır” Evlilik birliği, ister aynı maddenin (4.) fıkrasında gösterilen yasal karine sebebiyle temelinden sarsılmış olsun; ister, evlilik en az bir yıl sürmüş olması şartıyla, eşlerin birlikte başvurması veya bir eşin, diğerinin davasını “kabul” etmesi sebebiyle sarsılmış sayılsın; isterse bunlar olmaksızın ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığı araştırılıp ispatlanmış bulunsun, bu maddede gösterilen yasal şartların gerçekleşmesi halinde boşanma kararı verilir....
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; "tarafların evlilik birliğinin davacı eşin az, davalı eşin ise ağır basan kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığı, davacının da karşılıklı hakaret, çocuklarına karşı ilgisiz davranma gibi eylemleri nedeni ile az da olsa kusurunun bulunduğu, evlilik birliğinin devamında taraflar açısından mevcut veya beklenen bir menfaatin kalmadığı anlaşılmakla davacının evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayanan boşanma talebinin kabulüne, tarafların TMK’nın 166/1. maddesi uyarınca boşanmalarına," karar verilmiş ise de; davalı kocaya yüklenen kusurların hangileri olduğu açıklanmamıştır....
Davalı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; boşanma kararı verilebilmesi için TMK 166/1- 2 maddesi gereğince evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığının ispatlanmasının gerektiğini, ancak dosya bir bütün olarak ele alındığında doğrudan taraflar arasında evlilik birliğinin tarafından kaynaklanan sebepler ile ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve evlilik birliğinin devamına imkan vermeyecek derecede bir geçimsizliğin, kabule elverişli ciddi sebep ve delillerin mevcudiyetinin olmaması, ancak yerel mahkemenin işbu davayı kabul ederek boşanmalarına karar vermesi hukuk bütünlüğüne ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davacı tarafından açılan davada davacının, davasını ispata yarayan tanık delili dışında dosyada delil bulunmadığını, dosya kapsamında dinlenen tanık ifadeleri ile evin ekonomik giderlerini karşılayamadığının iddia edilmiş olduğunu, ancak işbu gerekçenin salt boşanma sebebi olamayacağının açık olduğunu, zira eşler birliğin...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kusur, tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Davacı tanık anlatımlarında geçen olaylardan sonra evlilik birliği devam etmiştir. Bundan sonra da evlilik birliğinin temelinden sarsıldığına ilişkin bir delil getirilememiştir. *Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir....
