Diğer bir anlatımla, eşlerin birlikte yaşamayı reddetmeleri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüğün ihlali olup boşanma sebebi oluşturur (KILIÇOĞLU, Ahmet M. : Aile Hukuku, Ankara 2016, s.138). Dairemizin içtihatlarına göre, bir boşanma davasında eşlerin ileri sürdüğü “birlik görevlerini yerine getirmeme”, eş veya çocukla yeterince ilgilenmeme”, “birlikte yaşamaktan kaçınma”, “haklı neden olmadığı halde yatakları ayırma” gibi evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülüklerin ihlali niteliğindeki olguların kanıtlanması durumunda, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilip boşanmaya karar verilirken, çok uzun süre ayrı yaşayan ve bu nedenle evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin hiçbirini yerine getirmeyen eşlerin, evlilik birliğinin temelinden sarsılmadığını kabul etmek ve boşanma davalarının reddine karar vermek, Türk Medeni Kanununun benimsediği boşanma hukuku ilkelerine uygun olamaz. Yıllarca ayrı yaşayan eşleri, yasa zoruyla bir araya getirmek de mümkün değildir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 28/11/2019 NUMARASI : 2018/729 ESAS 2019/811 KARAR DAVA KONUSU : Evlilik Birliğinin Sarsılması Nedeni İle Boşanma KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının kusurlu davranışları nedeni ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, bu sebeple tarafların evlilik birliğinin sarsılması, davalının davacı müvekkiline pek kötü onur kırıcı davranışlarda bulunması sebebi ile boşanmalarına, 1000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte 50.000,000 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: "Türk Medeni Kanunu'nun 166/1- 2. maddesi uyarınca; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir ki, olayımızda taraflar arasında evlilik birliği temelinden sarsılmış ve TMK.nın 166/1. maddesi koşulları oluşmuştur. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2023/62 KARAR NO : 2023/238 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : VAKFIKEBİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 05/09/2022 NUMARASI : 2022/613 ESAS - 2022/497 KARAR DAVA KONUSU : EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI NEDENİ İLE BOŞANMA (ANLAŞMALI) KARAR : Taraflar arasındaki davada mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen hüküm aleyhine süresi içerisinde istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuş olmakla, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı eşi ile 2008 yılında evlendiklerini, bu evlilikten 4 küçük müşterek çocuklarının bulunduğunu, aralarındaki eğitim ve yaş farkı nedeni ile aralarında sorunlar çıkmaya başladığını, bu nedenle birbirlerini kırmak istemediklerini, aralarındaki evliliğin fiilen bittiğini ve davalı taraf ile boşanma konusunda anlaştıklarını belirterek, ekli olarak sundukları anlaşma protokolü doğrultusunda...
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 15/06/2021 NUMARASI : 2020/111 ESAS - 2021/287 KARAR DAVA KONUSU : EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI NEDENİ İLE BOŞANMA KARAR : Taraflar arasındaki davada mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen hüküm aleyhine süresi içerisinde istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuş olmakla, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 25/09/1989 tarihinde evlendiklerini, bu evlilikten iki tane çocuklarının olduğunu, davalının müteahhit olup 1998- 2000 yılları arasında Aksaray iline gittiğini, burada bir bayanla dost hayatı yaşadığını, sonrasında Trabzon'a döndüğünü, yaklaşık 3- 4 yıl yaşadıktan sonra İstanbul'a gittiğini ve bir daha geri dönmediğini, davacının araştırmaları sonrasında Aksaray ilinde tanıştığı bayanla ilişkisinin devam ettiğini, birlikte yaşamaya başladıklarını ve iki tane çocuklarının olduğunu, 2005 yılından sonra da ne eşini ne çocuklarını aramadığını belirterek, tarafların...
Hukuk Dairesi'nin 08/02/2012 tarihli 2010/20851 esas sayılı ilamı) Boşanma kararı verilebilmesi için TMK 166/1- 2 maddesi gereğince evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığının ispatlanması gerekeceği, dosya kapsamından doğrudan taraflar arasında evlilik birliğinin davalı kadından kaynaklanan sebepler ile ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve evlilik birliğinin devamına imkan vermeyecek derecede bir geçimsizliği, kabule elverişli ciddi sebep ve deliller tespit edilemediği anlaşılmıştır....
Mahkememizce dinlenen tanıkların beyanlarından tarafların yaklaşık 10 yıldır ayrı yaşadıkları, davalının çok uzun süre fiilen ayrı yaşamak suretiyle evlilik birliği devam ederken evlilik birliğinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediği ve bu sebeple taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelden sarsıldığı kanaatine varılmıştır. Yukarıda izah olunan nedenler ve toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylardan dolayı davacının kusurunun olmadığı, dolayısıyla davalının tam kusurlu olduğu kanaatine varılarak tarafların boşanmalarına, davalının tam kusurlu olması nedeni ile TMK 175. maddesi "Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir....
Anılan madde gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için; biri objektif, diğeri sübjektif olmak üzere başlıca iki şartın gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Objektif şart; evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması, sübjektif şart ise; ortak hayatın çekilmez hale gelmiş bulunmasıdır. Söz konusu hüküm uyarınca, evlilik birliği, eşler arasında ortak hayatı çekilmez duruma sokacak derecede temelinden sarsılmış olduğu takdirde, eşlerden her biri kusurlu olsa dahi boşanma davası açabilir. Yani dava açabilme hakkı, eşlerden birinin kusursuz olması şartına bağlanmış değildir. Başka bir deyişle, boşanma davası açabilmek için, geçimsizlikten dolayı evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olmasının mutlaka eşlerden birinin kusurundan ileri gelmiş olması gerekmediği gibi, davacı eşin de bunda kusurunun bulunmaması şart değildir....
Dava; evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma talebine ilişkindir....
Diğer bir anlatımla, eşlerin birlikte yaşamayı reddetmeleri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüğün ihlali olup boşanma sebebi oluşturur (KILIÇOĞLU, Ahmet M. : Aile Hukuku, Ankara 2016, s.138). Dairemizin içtihatlarına göre, bir boşanma davasında eşlerin ileri sürdüğü “birlik görevlerini yerine getirmeme”, eş veya çocukla yeterince ilgilenmeme”, “birlikte yaşamaktan kaçınma”, “haklı neden olmadığı halde yatakları ayırma” gibi evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülüklerin ihlali niteliğindeki olguların kanıtlanması durumunda, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilip boşanmaya karar verilirken, çok uzun süre ayrı yaşayan ve bu nedenle evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin hiçbirini yerine getirmeyen eşlerin, evlilik birliğinin temelinden sarsılmadığını kabul etmek ve boşanma davalarının reddine karar vermek, Türk Medeni Kanununun benimsediği boşanma hukuku ilkelerine uygun olamaz. Yıllarca ayrı yaşayan eşleri, yasa zoruyla bir araya getirmek de mümkün değildir....