WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki, bu sonuca ulaşılması tamamen kadın eşin tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, erkek eşe atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Gerçekleşen bu duruma göre, boşanmaya neden olan olaylarda kadın tam kusurlu olup boşanma davası açmakta haklı olmadığından kadının davasının reddine karar vermek gerekirken kabulü doğru değil ise de erkeğin boşanma davasının kabulü suretiyle verilen boşanma hükmü temyize gelmediğinden kesinleşmiştir. Bu durumda kadının boşanma davasındaki boşanma talebinin konusu kalmamıştır....

    Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz....

      Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE ve aynı Kanunun değişik 442. maddesi ile 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun 52. maddesi hükmünce takdiren (140) YTL. para cezasının, harçlar kanunu uyarınca (25.10) YTL. ilam harcının karar düzeltme isteyene yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna oyçokluğuyla karar verildi. 09.10.2006 KARŞI OY Davacı kadın tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma (TMK. m. 166 f. I) davası açıldığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma (TMK. m. 166 f. I) kararı verildiği, koşulları oluşmadığından yoksulluk nafakası isteminin reddine karar verildiği ve davacı kadın tarafından karar düzeltme istemin bulunulduğu konusunda değerli çoğunluk ile aramızda “görüş birliği” vardır. Çekişme nedir?...

        Davacı-davalı (kadın)'nın boşanma davasında ayrılığa karar verilebilmesi için toplanan delillerin boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olması bir başka deyişle evlilik birliğinin davalı-davacı (koca)nın kusurlu davranışları ile temelinden sarsılmış olduğunun ispatlanmış olması gerekir. Toplanan deliller ve yapılan tahkikattan davalı-davacı (koca)'nın evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olacak kusurlu bir davranışının varlığı ispatlanmamıştır. Hal böyleyken davacı-davalı (kadın)'nın davasının da kabulüyle tarafların bir yıl süreyle ayrılığına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hükmün bu yönden bozulması gerektiğini düşündüğüm için sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum....

          Dava; TMK'nın 166/1. maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma ve boşanmanın fer'isi niteliğindeki taleplere ilişkindir. "Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı erkeğin evlilik birliğinin temelini sarsacak şekilde sürekli alkol aldığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamış bozmayı gerektirmiştir." (Yargıtay 2....

          Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/532 E. 2011/276 K. sayılı dosyasıyla evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK. md. 166/1- 2) hukuksal nedenine dayalı olarak açtığı boşanma davasının yargılaması sonucu, davacının beyanlarından evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının kabul edilmesinin mümkün olmadığından davanın reddine ilişkin kararın 08.02.2012 tarihinde kesinleştiği ve bu tarihten sonra iş bu davanın açıldığı, 25.02.2020 tarihine kadar evlilik birliğinin yeniden kurulamadığı anlaşılmıştır. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesindeki boşanma koşulları oluşmuş olduğundan,Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi uyarınca fiili ayrılık nedeniyle boşanma kararı verilebilmesi için, daha önce eşlerden biri tarafından açılmış ve retle sonuçlanıp kesinleşmiş bir boşanma davasının mevcudiyeti ile bu kesinleşme tarihinden itibaren en az üç yıl süreyle evlilik birliğinin yeniden kurulamamış olması gerekli ve yeterlidir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Mahkemece, “evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, bu sonuca tarafların eşit kusurlu tutum ve davranışlarıyla ulaşıldığı” kabul edilerek boşanmaya karar verilmiştir. Oysa, davacının iki yıl önce eşini ve çocuklarını terk ederek ...'ya yerleştiği, evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerinde getirmediği ve güven sarsıcı tutum ve davranışlarda bulunduğu; davalının ise, eşini tehdit ettiği yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır....

            Kadının, evlilik birliğinde başka erkeklerle iletişim kurması ve (sms) yoluyla mesajlaşması, Türk Medeni Kanununun 185/3. maddesinde yer alan sadakat yükümlülüğü ile bağdaşmaz. Kadının açıklanan bu tutumundan diğer tarafın “kendisinin aldatıldığı” sonucuna ulaşması ve bunu kardeşlerine ifade etmesi kusur teşkil etmez. Bu bakımdan, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kadın tamamen kusurludur. Hal böyleyken, kocaya da kusur atfedilmesi ve “eşit kusurlu” kabul edilmesi isabetli değildir. Mahkemece yapılacak iş, sadakat yükümlülüğüne aykırı tutum ve davranışlarıyla evlilik birliğinin yıkılmasına sebep olan kadının, maddi ve manevi tazminatla sorumlu tutulması gerekir. Bu husus nazara alınmadan, davalı-karşı davacı (koca)’nın tazminat taleplerinin reddi doğru bulunmamıştır....

              DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı olan boşanma davasında (TMK m.166/1) davalı taraf; kusur tespiti, davacı lehine hükmedilen nafakalar ve tazminatlar yönünden süresinde istinaf talebinde bulunmuştur....

              DAVA KONUSU : Boşanmadan Sonra Açılan Katkı Payı, Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanma davasının kabulüne , davalı aleyhine davacı lehine olmak üzere tedbiren 500,00 TL tedbir nafakasına, 30.000,00 TL maddi tazminata, 30,000,00 TL manevi tazminata; davalının tarafına yapmış olduğu eylemlerden dolayı 6284 sayılı kanunun ve medeni kanunun 169....

              UYAP Entegrasyonu