Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Zina eylemi devam ettiğine göre, hak düşürücü süre geçmiş sayılmaz. Toplanan delillerden, davacı-karşı davalı erkeğin zinasının temadi ettiği anlaşılmaktadır. O halde, kadının davasının da kabulü gerekirken reddi doğru olmamıştır. Ne var ki davalı-karşı davacı kadının evlilik birliğinin sarsılması sebebine (TMK m. 166) dayanan karşı boşanma davasında verilen boşanma kararı temyizin kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş, davalı-davacı kadının zina sebebine dayalı boşanma davası konusuz kalmıştır....

    Ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davacı-karşı davalı kadının kusur tespitine ve reddedilen zina nedenine dayalı boşanma davasına, davalı-karşı davacı erkeğin ise kusur tespiti ile reddedilen boşanma davasına yönelik istinaf taleplerinin kabulü ile kadının zina (TMK md. 161) nedenine dayalı, erkeğin evlilik birliğinin sarsılması ( TMK md. 166/2) nedenine dayalı boşanma davalarının da kabulüne karar verilmek suretiyle hükmün HMK'nun 353/1,b-2. maddesi uyarınca düzeltilmesi cihetine gidilmiştir. Öte yandan yukarıda açıklandığı üzere erkek, evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda erkek ağır kusurlu olduğundan kadının boşanma davası yönünden Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi koşulları oluşmuş, erkeğin ise zina (TMK md. 161) ve haysiyetsiz hayat sürme (TMK md. 163) nedenlerine dayalı boşanma davalarının koşulları oluşmamıştır. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin kadının TMK md. 166/1....

    AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 21/03/2022 NUMARASI : 2021/17 ESAS 2022/187 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli)) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki evlilik birliğinin davalının kusurlu davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığını ileri sürerek tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    Davacı tarafça dava dilekçesi ile "taraflar arasında geçimsizlik olduğunun, sevgi-saygı bağının kaybolduğunun, davalının geçimsiz likleri ve evlilik birliğinin gerektirdiği sorumlulukları yerine getirmemesi nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının" iddia edildiği, daha sonra ön inceleme duruşmasında ve 26/04/2017 tarihli dilekçe ile davacının iddialarını genişlettiği, ancak iddianın genişletilmesine davalı tarafça verilmiş açık muvafakat bulunmadığı, bu durumda istinaf edenin sıfatı göz önünde bulundurularak yapılan inceleme kapsamında, davacı tarafça dava dilekçesi ile iddia edilmeyen "psikolojik baskı kurmak, aşağılayıp hakaret etmek, gereksiz ve lüzumsuz bir şekilde kıskanç hareketler göstermek, kadını kardeşinin düğününe dahi göndermemek, eş dost ile görüşmesine müsade etmemek, bu şekilde psikolojik şiddet uygulamak" eylemlerinin davalı tarafa kusur olarak yüklenmesinin yerinde olmadığı, öte yandan her ne kadar davacı tarafça dava dilekçesi ile "davalının evlilik birliğinin...

    Yasada evlilik birliğinin sarsılması başlığı altında ise; “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir (TMK m. 166/1)” şeklinde genel boşanma sebebi yer almaktadır. Eylemli ayrılık adı altında özel/ayrı bir boşanma sebebi ise düzenlenmemiştir. Ancak, somut olayın özelliğine göre, çok uzun süreli eylemli ayrılıkların, genel boşanma sebebi olan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle (TMK m. 166/1) açılmış davalarda değerlendirilmesi gerekir. Buna engel olacak yasal bir düzenleme yoktur. Dairemizin, “… Tarafların beş yıllık evlilikten sonra sık sık kavga edip ayrıldıkları son olarak ayrıldıkları ve tanık beyanıyla 5-10 seneden beri bir araya gelmedikleri anlaşılmıştır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın tarafından erkeğin davasının kabulü ve kusur belirlemesi yönünden, davalı-davacı erkek tarafından ise, her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-davalı kadın, davalı-davacı erkek aleyhine evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1-2) hukuki sebebine dayalı boşanma davası açmış, davalı-davacı erkekte zina (TMK m. 161) hukuki sebebine dayalı olarak karşı boşanma davası açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda her iki davanın kabulü ile evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1-2) hukuki sebebine dayalı olarak tarafların boşanmalarına karar verilmiştir....

        Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-karşı davalı erkek evlilik birliğinin sarsılması (TMK m.166/1-2), davalı-karşı davacı kadın ise, zina (TMK m.161), haysiyetsiz hayat sürme (TMK m.163) ve evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1-2) hukuksal nedenlerine dayalı olarak boşanmaya karar verilmesini talep etmiş, mahkemece, ” tanık beyanlarının Türk Medeni Kanunu'nun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olduğu, tarafların kusurlu davranışlarının ispatlanamadığı ve fiili ayrılığın tek başına boşanma sebebi olamayacağı” gerekçesiyle her iki tarafın da davalarının reddine karar verilmiştir. Davalı-karşı davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında deliller Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi çerçevesinde değerlendirilmiş, 161 ve 163. maddelerde düzenlenen sebepler yönünden bir değerlendirme yapılmamıştır....

          ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı davasının reddine karar verilmesinin gerektiği, davalı-birleşen davacı kadının zina veya evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davasına ilişkin olarak ise, ilk derece mahkemesi tarafından davacı-birleşen davalı erkeğin tarafların ayrılmasından sonra başka bir kadınla birlikte yaşamaya başladığı vakıasının sabit görüldüğü, ancak bu davranışın güven sarsıcı davranış safhasında kaldığının belirtildiği, birlikte yaşama olgusunun zina nedeniyle boşanmaya karar verebilmek için başlı başına bir neden olduğu, davacı-birleşen davalı erkeğin istinafının bulunmadığı gözetildiğinde kendisi aleyhine yüklenen bu kusurun kesinleşmiş olduğu, ayrıca dinlenen tanık beyanlarına göre davacı-birleşen davalı erkeğin tarafların ayrılmasından sonra çocuklu bir kadınla birlikte yaşadığı vakıasının sabit olduğu, bu nedenle davalı-birleşen davacı kadının zina nedenine dayalı boşanma davasının kabulüne karar verilmesinin gerektiği...

          ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı davasının reddine karar verilmesinin gerektiği, davalı-birleşen davacı kadının zina veya evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davasına ilişkin olarak ise, ilk derece mahkemesi tarafından davacı-birleşen davalı erkeğin tarafların ayrılmasından sonra başka bir kadınla birlikte yaşamaya başladığı vakıasının sabit görüldüğü, ancak bu davranışın güven sarsıcı davranış safhasında kaldığının belirtildiği, birlikte yaşama olgusunun zina nedeniyle boşanmaya karar verebilmek için başlı başına bir neden olduğu, davacı-birleşen davalı erkeğin istinafının bulunmadığı gözetildiğinde kendisi aleyhine yüklenen bu kusurun kesinleşmiş olduğu, ayrıca dinlenen tanık beyanlarına göre davacı-birleşen davalı erkeğin tarafların ayrılmasından sonra çocuklu bir kadınla birlikte yaşadığı vakıasının sabit olduğu, bu nedenle davalı-birleşen davacı kadının zina nedenine dayalı boşanma davasının kabulüne karar verilmesinin gerektiği...

          İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE Dava, zina (TMK md.161) olmadığı takdirde evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı (TMK md.166/1- 2) boşanma, fer’ileri ve ziynet alacağı istemine ilişkindir. HMK'nın 355. maddesine göre re'sen gözetilerek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. TMK'nın 166/1- 2. maddesine göre; "evlilik birliği ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir."...

          UYAP Entegrasyonu