Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın ile elden çıkarılan malların evlilik birliğine iadesi için açıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Aile Mahkemesi ise, davanın genel hükümlere göre görülmesi gerekli bir alacak davası olduğu, bu nedenle Aile Mahkemesinin görevi içinde bulunmadığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut uyuşmazlık, evlilik birliği süresi içerisinde olsa dahi, akıl hastalığı bulunan kısıtlının bu durumundan faydalanmak suretiyle, kısıtlıya ait bir kısım para ve malvarlığının davalı eş tarafından zimmete geçirilmesi nedeniyle, bu değerlerin yasal faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir. Dava, TMK.'nun 2. kitabından kaynaklanmadığı gibi, davanın aile mahkemesinde görülmesini gerektirir husus bulunmadığından, Borçlar Kanunu’ndan kaynaklanan uyuşmazlığın, dava değerine göre genel görevli asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir....
Oysa, yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davalının, tartışmaları sırasında birkaç kere eşinin yüzünü tırmaladığı, ağza alınmayacak sözlerle küfür ve hakaret ettiği, henüz bir aylık çocuğunu bırakıp uzun süreli olarak gittiği, güven sarsıcı tutum ve davranışlarda bulunduğu ve evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediği, davacının ise eşine bir defa basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı ağır kusurludur. Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için ise, nafaka talep edenin daha ağır kusurlu olmaması şarttır (TMK.md.175/1). Bu husus nazara alınmadan, delillerin takdirinde hataya düşülerek tarafların eşit kusurlu sayılmaları ve buna bağlı olarak davalı yararına yoksulluk nafakası tayin ve takdiri isabetli görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık evlilik dışı birlikteliğin haksız fiil olarak kabul edilip edilemeyeceği dolayısıyla davalının bu eyleminin davacının kişilik haklarına saldırı teşkil edip etmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Eşler evlilik birliğini kurmakla birbirlerine karşı sadakat borcu altına girdikleri gibi, mensubu oldukları aile birliğine karşı da sorumluluk altına girerler. Davacının eşinin evli olmasına rağmen bir başkası ile cinsel ve duygusal ilişkiye girmesi, evlilik sözleşmesi ile bağlandığı, sadakat borcu altına girdiği eşine karşı haksız eylem niteliğindedir. Davalı da evli olduğunu bilerek davacının eşiyle gayri resmi ilişkiye girmek suretiyle, gerek yasalarca, gerek örf ve adet hukuku tarafından korunmayan haksız bir davranış içine girmiştir. Davalının bu davarınışı da açıkça haksız eylem niteliğindedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm; davacı tarafından kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Toplanan delillerden, davacı kocanın eşine şiddet uyguladığı, evlilik birliğinden kaynaklanan görevlerini yerine getirmediği, ailesinin evlilik birliğine müdahalelerine sessiz kaldığı, davalı kadının her hangi bir kusurunun kanıtlanamadığı, boşanmaya neden olan olaylarda davacı kocanın tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır....
Medeni Kanunun 195. maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine Kanunda öngörülen önlemleri alır. Aynı yasanın 197. maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Tedbir nafakasında eslerin Birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir....
Maddesi,"Evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilirler. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır." şeklindeki hükmü, aynı yasanın 197. maddesi de, "Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetime ilişkin önlemleri alır." şeklindeki hükmü amirdir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin alkol ve uyuşturucu kullandığı, evlilik birliğine ilişkin ekonomik yükümlülüklerini yerine getirmediği, davalının uyuşturucu ticareti suçundan dolayı yargılandığı, bu suç nedeniyle bir dönem tutuklu olarak cezaevinde, kaldığı sonrasında tutuksuz yargılandığı, davanın halen derdest olduğu, davalının aşamalarındaki beyanlarında uyuşturucu ticareti suçlamasını kabul etmediği ancak uyuşturucu kullandığını ikrar ettiği, davalının evlilik birliğine ilişkin ekonomik yükümlülüklerini yerine getirmediği, eve gelmediği, çalışmadığı, taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılarak birliğin devamına imkan vermeyecek derecede geçimsizliğe ve huzursuzluğa sebep olan olaylara davalı erkeğin tam kusuruyla sebebiyet verdiği gerekçesi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanununu' nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince davanın kabulü ile evlilik birliğinin...
CEVAP Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının,müvekkiline saygısız davrandığını ailesinin müdahalesine sessiz kaldığını belirterek karşı davanın reddi ile davalarının kabulüne,evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, 60.000,00 TL manevî, 10.000,00 TL maddî tazminatın davacı- karşı davalıdan alınarak davalı- karşı davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kalan, ziynet eşyalarını bozdurmak için davacı- karşı davalı kadına baskı yapan, ortada hiç bir sebep yokken evlilik birliğini bitirme kastını dile getiren davalı- karşı davacı ...'ın, babasının evlilik birliğine müdahalesine sessiz kalan davacı- karşı davalı ...'...
DAVA 1.Davacı kadın dava dilekçesinde özetle; tarafların 03.12.2014 tarihinde evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocuklarının olduğunu, erkeğin, kadına hakaret ettiğini, ev ve ziynet eşyalarını kadının rızası dışında alarak kendi ailesine verdiğini iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 2.Davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin, birlik görevlerini ihmal ettiğini, kıskanç olduğunu, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, eşine ve eşinin ailesine hakaret ettiğini, psikolojik şiddet uyguladığını, kadına düğünde taklan ziynet eşyalarının erkek tarafından iade edilmediğini iddia ederek evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına ÜFE oranında arttırım yapılmak üzere aylık 500,00 TL tedbir nafakası, 500,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına ÜFE oranında...
Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini, ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmeli ve bu kapsamda davalı eşin evlilik birliğine ve diğer eşe yapacağı parasal katkıyı belirlerken tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumlarını hakkaniyet ilkesi çerçevesinde değerlendirmek sureti ile nafaka miktarını tayin etmelidir....