"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı kadın tarafından tedbir nafakası ve kusur belirlemesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmeyen davacı erkeğin tam kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 123.60 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 09.09.2015 (Çrş.)...
KARŞI OY YAZISI Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davalının evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediği ve bir tartışma üzerine davacıyı evden kovduğu; davacının da, kocasının önceki evliliğinden olma çocuklarının eve gelmesini istemediği, evden ayrılırken evlilik cüzdanını yırttığı, tarafların beş yıldır fiilen ayrı yaşadıkları, bu süre içinde davacının iki yıl bir başka erkeğin evinde kaldığı anlaşılmaktadır. Mahkeme, "davacının başka erkeğin evinde kalmasının, o kişiye bakmak amacıyla olduğunu" davacının bu kişiyle ilişkisinin olmadığını kabul etmiş ve davalının ağır kusurlu olduğu sonucuna ulaşmış, davacı yararına maddi ve manevi tazminata hükmetmiştir. Davacının ekonomik nedenlerle de olsa bir başka erkeğin evinde o kişinin bakımı için kalmış olması davalının güven duygusunu zedeleyici bir davranışıtır. Gerçekleşen bu duruma göre, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında taraflar aynı oranda kusurludurlar....
Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davalı-karşılık davacının eşine fiziki şiddet uyguladığı, hakaret ettiği ve evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı-davalı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davacı-karşılık davalı tarafından açılan davanın kabulü ile boşanmaya (TMK md. 166/1) karar verilecek yerde, davanın niteliği gereği araştırılması gerekmeyen bir konuda kesin mehile uyulmadığından bahisle reddi doğru görülmemiştir....
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı kadının iddiaların doğru olmadığını, anne ve babasının evlilik birliğine müdahale ettiklerini, kadının babasının müvekkiline küfür ettiğini, kadının bu duruma göz yumduğu gibi babasının hakaret ve küfür içerikli söylemlerini desteklediğini, kadının evlilik hayatının büyük bölümünü anne babasının evinde geçirdiğini, evini ihmal ettiğini, evine ve eşine karşı sorumluluklarını yerine getirmediğini, sanane, sen bana karışamazsın şeklinde sözler söylediğini beyanla, tarafların boşanmalarına, davacı kadının nafaka ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. III....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından, her iki boşanma davası ve fer’ileri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında, davacı-karşı davalı erkeğin daha ağır kusurlu olduğu belirtilerek, davacı-karşı davalı erkeğin davasının reddine, davalı- karşı davacı kadının boşanma davasının kabulüne ve tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davalı-karşı davacı kadının annesinin evlilik birliğine müdahalesine sesesiz kaldığı, davalı-karşı davacı kadının erkeğe karşı toplum içerisinde küçük düşürücü söz ve davranışlarda bulunduğu anlaşılmaktadır....
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı erkek tarafından her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı-karşı davacı erkeğin tamamen kusurlu olduğu belirtilerek, davalı-karşı davacı erkeğin davasının reddine, davacı- karşı davalı kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, erkeğe kusur olarak yüklenen fiziksel şiddet ve hakaret vakıalarının dosya kapsamından ispatlanamadığı, usulüne uygun şekilde ispatlanamayan bu vakıaların erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, buna karşın erkeğin mahkemece belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışları yanında davacı -karşı davalı kadının da eşini kendi ailesinin yaşadığı Şabanözü ilçesinde yaşamaya zorladığı ve ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığı...
Hakimin hukuki nitelendirmede bulunma görevine ilişkin muhtelif kararlar mevcuttur. (YHGK 11.4.2007, E. 2007/12-179, K. 2007/198), (YHGK 19.1.1974; YHGK 1.5.1991) Dava; ayrı yaşamada haklılık nedenine dayalı olarak açılan davacı eş ve müşterek çocuk için tedbir nafakası istemine ilişkindir. TMK' nun 197.maddesi gereği, ayrı yaşamakta haklı olan eş diğer eşten tedbir nafakası talebinde bulunabilir. Evlilik birliğinin korunması ve devamının sağlanması için eşlerin asgari ölçüde uyması gereken bazı yükümlülükler ve karşılamaları gereken bazı ortak giderler mevcuttur. Diğer taraftan, TMK'nun 195. maddesinde; evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşlerin ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilecekleri ve hakimin, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alacağı hükme bağlanmıştır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "...Davalı, aile birliğine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçınmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 186/3.maddesine göre, eşler evlilik birliğinin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir. 195/1.maddesine göre de evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi halinde eşlerden biri hakimin müdahalesini isteyebilir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; "...Dava, ayrı yaşamda haklılık nedenine dayalı olarak açılmış, önlem nafakası talebine ilişkin olup evlilik birliğinin korunması ve devamının sağlanması için eşlerin asgari ölçüde uyması gereken bazı yükümlülükler ve karşılamaları gereken bazı ortak giderler mevcuttur. TMK'nun 185/3. maddesi gereğince; eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadır. TMK'nun 195. maddesinde; evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşlerin ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilecekleri ve hakimin, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alacağı hükme bağlanmıştır. Eşlerden herbiri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir....
Evlilik birliğinin korunması ve devamının sağlanması için eşlerin asgari ölçüde uyması gereken bazı yükümlülükler ve karşılamaları gereken bazı ortak giderler mevcuttur. Diğer taraftan, TMK'nun 195.maddesinde; evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşlerin ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilecekleri ve hakimin, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alacağı hükme bağlanmıştır. Eşlerden her biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır....