Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DAVA TÜRÜ : Evliliğin İptali-Yargılamanın Yenilenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Bölge Adliye Mahkemeleri 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un 25 ve geçici 2. Maddeleri uyarınca kurulmuş ve Adalet Bakanlığı'nın 07.11.2015 tarihli 29525 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan kararı uyarınca tüm yurtta 20.07.2016 tarihinde göreve başlamışlardır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemelerinden verilen nihai kararlar istinaf yoluna tabidir. Görülmekte olan davada uyuşmazlık ve hüküm evliliğin iptaline yönelik yargılamanın iadesi isteğine ilişkin olup, 20.07.2016 tarihinden sonra karar verilmiştir. Yargılamanın iadesine yönelik talep, yeni bir dava niteliğindedir....

    DAVA TÜRÜ :Evliliğin İptali-Şikayet Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle Yargıtay ilgili Daire, başkan ve üyelerinin toplu halde reddi mümkün olmadığı gibi evliliğin iptali davasının da kanıtlanmış olması nedeniyle davalı-davacı kadının aşağıdaki bent kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine, 2-Davalı-davacı kadının birleştirilen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/25 esas sayılı ihtiyati tedbir kararının uygulanmasına yönelik temyizinin incelenmesine gelince; Davalı-davacı kadının birleştirile davası hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırıdır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Erzin Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi TARİHİ :04.03.2014 NUMARASI :Esas no:2013/279 Karar no:2014/54 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı, evlilik birliğinin davalının kusurlu davranışları sonucu temelinden sarsıldığını ileri sürerek boşanmalarına karar verilmesini istemiş, mahkemece “evliliğin dava tarihi itibarıyla bir yılını doldurmadığı” gerekçesiyle münhasıran bu sebeple dava reddedilmiştir. Dava, Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesine dayanılarak açılmıştır. Anlaşmalı boşanma talep edilmediğine göre, davanın incelenebilmesi için, evliliğin bir yıl sürmüş olması şart değildir....

        Ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir." hükmüne yer verilmiştir....

        Türk Medeni Kanununun 194. maddesi evliliğin genel hükümleri kapsamında yer almakta olup, evlilik devam ettiği sürece uygulanabilecek bir hükümdür. Evliliğin sona ermesiyle birlikte konut da aile konutu olma özelliğini kaybettiğinden; bu hükmün uygulanma imkanı kalmaz. Evliliğin devamı sırasında, hak sahibi eş tarafından aile konutunun devri veya bu konut üzerindeki hakların sınırlanması işlemleri diğer eşin açık rızasına bağlanmıştır. Rızası gereken eş, yapılan devir işleminin geçersizliğini de ancak evlilik birliği devam ettiği takdirde ileri sürebilir. Evlilik birliğinin sona ermesinden itibaren sağ kalan eş bu sebebe dayanarak iptal davası açma hakkını kaybeder. Açıklanan nedenlerle, mahkemenin tapu iptali ve tescil davasına yönelik ret kararı sonucu itibariyle doğru bulunduğundan bu yöne ilişkin red kararının gerekçesinin değiştirilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK.438/son)....

          GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; evliliğin ilk aylarında erkeğin cebinden mektup bulduğunu, oğluna hamile iken bir kadınla mesajlaşıp konuştuğunu, evliliğin ilk aylarında dövdüğünü, evliliğin 3. veya 4 yıllarında dövdüğünü, evliliğin 3. veya 4. yıllarında oğlunu dövüğünü, çocuklara annesine gitmeyeceksiniz dede demeyeceksiniz, dayınıza dayı demeyeceksiniz diye sürekli tehdit ettiğini, kadını bayramda dahi annesiyle göndermediğini kadının ailesiyle sürekli kavga halinde olduğunu, çocuk Nuran'ın rahatsızlığıyla ilgilenmediğini, hastane masraflarıyla ilgilenmediğini, tüm bu nedenlerle tarafların boşanmalarına, çocukların velayetinin anneye verilmesine, 50.000 TL maddi - 50.000 TL manevi tazminata, ziynet eşyalarının aynen , olmadığı takdirde değerinin davalıdan tahsilini istemiştir. Cevap dilekçesi: Davalı erkek cevap vermemiştir....

          Türk Medeni Kanununun 199. maddesi, “evliliğin genel hükümleri” içinde yer alır ve evlilik devam ettiği sürece uygulanabilecek olan bir hükümdür. Bu düzenleme, geçici nitelikte bir ihtiyati tedbir değil, ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali yükümlülüğün gerektirdiği ölçüde birliği korumaya yönelik bir davadır. Evliliğin sona ermesinden sonra bu hükmün uygulanması imkanı kalmaz. Maddenin gerekçesinde yer alan “...çoğu olaylarda, ayrılık veya boşanmaya kararlı olan koca, sırf kadına nafaka ve tazminat ödememek için mevcut mallarını başkalarına devretme yoluna gitmekte, nafaka yada tazminat hükmü alan kadın, kocadan icra yoluyla her hangi bir tahsilat yapamamaktadır....

            İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkeme hükmüne karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilin, davalının ve ortak çocuklarının beyanları ile evliliğin fiilen sona erdiği, evliliğin temelden sarsıldığı, eşlerin bir arada yaşama ihtimalinin bulunmadığı açıkça ortada iken, mahkemenin aynı ikamette yaşamayan, evliliğin sarsılıp sarsılmadığına tanıklık etme durumu ve imkanı olmayan, sadece davalının anlatımları ile yorum yapıp tahminde bulunan, farklı illerde ve mekanlarda yaşayan davalı tanıklarına itibar edip, davanın reddine karar verdiğini, müvekkilin, davalının ve ortak çocukların yazılı beyanlarından da anlaşılacağı üzere, yaklaşık 10 yıldır sadakatsiz ve ilgisiz davranılan, bu tarih itibari ile 1.5 yıldır fiilen ayrı yaşanılan bahse konu evliliğin temelden sarsılmadığına mahkemece kanaat getirilmeyip, davanın reddine karar verilmesi hukuken hatalı bir karar olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden...

            Davalı birleşen davacı vekili birleşen dava dilekçesinde özetle, davacı- davalının evliliğin iptali istemiyle dava açtığını, yapılan yargılama sırasında müvek kilinin akıl sağlığında herhangi problem olmadığını, tam tersine davacı-davalının kısıtlanmasına karar verildiğini, müvekkilinin ailesinin nişandan önce müvekkilinin epilepsi hastası olduğunu, ilaç tedavisinin devam ettiğini, tedavisi aksatılmadıkça hastalığının nüksetmeyeceği konusunda davacı-davalının ailesini bilgilendirdiğini, davacı-davalı tarafın müvekkilin ilaç düzenini değiştirdiğini, balayına davacı-dava lının ailesinden on kişilik bir grupla gidildiğini, yüzme bilmeyen müvekkiline yüzmesi konusunda baskı yapıldığını, davacı-davalının cinsel ilişkiye giremediğini, müvek kilinin davacı-davalı ve ailesi tarafından evden kovulduğunu, saatlerce dışarıda bırakıldığını belirterek tarafların evliliğin mutlak butlan sebebiyle iptalini istemiştir....

            Dava, TMK'nun 145. ila 153. ve 166/1. m.lerinde düzenlenen mutlak butlan sebebi ile evliliğin iptali, nispi butlan sebebi ile evliliğin iptali, olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle boşanma, fer'i taleplerine ilişkindir....

            UYAP Entegrasyonu