Daha önce erkek tarafından Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesine dayalı olarak davalı aleyhine açılıp reddedilen ve 04.04.2012 tarihinde kesinleşen kararda davacı erkeğe kusur izafe edilmemiştir. Ret kararının kesinleşmesinden itibaren geçen fiili ayrılık süresi içinde de davacının, diğer tarafın kişilik haklarına saldırı niteliğinde bir eylemi ispatlanmamıştır. Davalı tanıklarının, tarafların fiilen ayrılmalarından önceki döneme ilişkin beyanları, yukarıda sözü edilen kesinleşen ret kararı karşısında artık hükme esas alınamaz. Retle sonuçlanan ilk davayı açarak boşanma sebebi yaratan davacı erkek boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olsa da boşanmaya sebep olan fiili ayrılık da, kişilik haklarına saldırı niteliğinde görülemez. Bu bakımdan, olayda davalı kadın yararına manevi tazminata (TMK m.174/2) hükmedilmesini gerektiren bir sebep bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVALILAR : DAVA TÜRÜ : Evlenmenin İptali Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalılardan Varto İlçe Nüfus Müdürlüğü tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, evliliğin mutlak butlan sebebiyle iptali isteğine ilişkin olup, kamu adına Cumhuriyet Savcılığı tarafından re'sen ikame edilmiştir. Gerekçeli kararın ve temyiz dilekçesinin davacı ... Cumhuriyet Başsavcılığına tebliğine ilişkin dosyada bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Gerekçeli kararın ve temyiz dilekçesinin Cumhuriyet Savcılığına Tebligat Kanunu'nun 43'ncü maddesi gereğince tebliğ edilerek temyiz süresi de beklenildikten sonra gönderilmek üzere dosyanın mahalli mahkemesine İADESİNE, oybirliğiyle karar verildi. 27.02.2019(Çrş.)...
Eldeki davada tarafların kusur durumları belirlenirken, daha önce taraflar arasında görülüp kesinleşen boşanma davalarında belirlenen kusur durumları yanında, fiili ayrılık süresinde gerçekleşen kusurlu davranışların da dikkate alınması gerekir. Bu bağlamda, ret ile sonuçlanan ve Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayanak teşkil eden boşanma davasını açarak fiili ayrılığa sebebiyet veren ve boşanma sebebi yaratan davalı kadın ile eşini müşterek konuta almayan ve birlik görevlerini yerine getirmeyen davacı erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Eşit kusurlu ve boşanma ile yoksulluğa düşecek davalı kadın yararına yoksulluk nafakasına (TMK md. 175) hükmedilmesi gerekirken, talebinin reddi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve velayet yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1 -Fiili ayrılık başlı başına boşanma nedeni yapılamaz. Terk nedenine dayalı bir dava bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir....
Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından kusur belirlemesi ve tazminat taleplerinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Davacı-karşı davalı erkeğin Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesinde belirtilen fiili ayrılık sebebine dayalı olarak açtığı boşanma davası karşısında davalı- karşı davacı kadın tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK m. 166/1) hukuki sebebine dayalı dava açılmış, ilk derece mahkemesince erkeğin davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velayetlerinin anneye verilmesine, çocuklar yararına tedbir ve iştirak nafakalarına karar verilmiş, kadının davası ise erkeğin kusurlu bir davranışı ispatlanamadığından reddedilmiş ve kadının tazminat taleplerinin de reddine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Evlenmenin Butlanı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, evliliğinin mutlak butlan sebebiyle (TMK m. 145/1) iptali isteğine ilişkin olup, Cumhuriyet savcısı tarafından 16.12.2015 tarihinde re'sen açılmıştır. Cumhuriyet savcısı, Kanunda açıkça öngörülen hallerde hukuk davası açar veya açılmış olan hukuk davasında taraf olarak yer alır (HMK m. 70/1). Mutlak butlan davası açma Cumhuriyet savcısı için bir görev olduğundan (TMK m. 146/1), duruşmalarda hazır bulunması gereği de görevin doğal sonucu olarak bir zorunluluktur....
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dava evlenmenin mutlak butlan nedeniyle iptaline ilişkin olup, ... .... açılmıştır (TMK.md. 146). Taraf teşkili kamu düzenindendir. Cumhuriyet savcısı, kanunda açıkça öngörülen hallerde hukuk davası açar veya açılmış olan hukuk davasında taraf olarak yer alır (HMK md. 70/1). Cumhuriyet Savcısının duruşmalara katılmadığı anlaşılmaktadır. Kamu adına mutlak butlan davasını açan ve evliliğin iptalini isteyen Cumhuriyet savcısına usulünce tebligat yapılıp duruşmaya katılımı sağlamadan yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir. (HGK-11.1.2015, Esas, 2015/2-2938 Karar 2015/2539) 2-Kabule göre ise; evliliğin iptali davasında nüfus müdürlüğüne husumet yöneltilemeyeceğinin nazara alınmaması da doğru olmamıştır....
Aile Mahkemesi 2011/731 esas sayılı dosya üzerinden açtığı evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasında “Ortak konutun manevi bağımsızlığını sağlamayan, ihtiyaçları karşılamayarak eş ve ortak çocuğun aç kalmalarına neden olan” erkek tam kusurlu bulunmak suretiyle davanın reddine karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir. Bu tarihten sonra tarafların bir araya gelmedikleri ve davacı-karşı davalı kadına fiili ayrılık döneminde ayrıca kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığının da ispatlanamadığı dikkate alınarak boşanmaya neden olan olaylarda davacı-karşı davalı kadının kusursuz olduğunun kabulü gerekir. 3-Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere davalı-karşı davacı erkek boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olup, kadın boşanma sonucu eşinin maddi desteğini yitirecektir. Kadın yararına Türk Medeni Kanunu'nun 174/1. maddesi koşulları oluşmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı eylemli ayrılık nedeni ile boşanma davası olup, anılan madde gereğince boşanma nedenlerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilmesi gerekir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden: davacı erkek tarafından... 1....
Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın evlenmenin iptaline ilişkin olduğu ve yargılama görevinin aile mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Bakırköy 5. Aile Mahkemesi ise açılan davanın nüfusta kayıt düzeltim davası olduğu ve aile mahkemesinin görevine girmediği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Kağızman C. Başsavcılığınca düzenlenen 17.02.2010 tarihli davaname ile nüfus kayıtlarına göre amca yeğen olduğu anlaşılan kişiler arasında gerçekleşen evliliğin TMK’nın 145-146 maddeleri uyarınca iptali talep edilmiştir. Dava bu niteliğiyle evliliğin iptali yahut butlanı davası olmayıp hatalı yapılan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkindir. 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36. maddesi uyarınca nüfus kaydının düzeltilmesine yönelik olan ve Türk Medeni Kanununun 145. maddesinde düzenlenen mutlak butlan ve evlenmenin iptali ile ilgisi bulunmayan bu davanın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....