nin nüfus cüzdanını Suriye'de ele geçirerek Türkiye'ye gelip bu kimlikle evlenen ... adlı kadının ve eşi ...'nin üzerine tescil edildiği, bu yanlış kaydın düzeltilmesi gerektiği iddiası” üzerine Nüfus Müdürlüğünce gerekli araştırma yapılarak durumun Cumhuriyet Savcılığına ihbar edildiği ve Cumhuriyet Savcısı tarafından bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Dava, hatalı nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir. Hernekadar Cumhuriyet Savcısı tarafından, ... ve Eşi ... çocuğu olmadığı halde onların üzerine çocukları olarak kaydedilen ...'ın bu kaydının iptali istenmiş ise de, davada çözülmesi gereken esas sorun, ...'nin (iddiaya göre ... kimliği ile evlenen kişinin) ... ve ... kızı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Bozma üzerine davalı ... ile özkardeşleri olarak görünen ... ve ... arasında yapılan DNA incelemesinde, ... ve ...'ın aynı soydan oldukları, Eyüp'ün ise soybağı yönünden bu kişilerle ilgisinin olmadığı belirlenmiştir....
OLAY VE OLGULAR Dava konusu olay, olay tarihinde yaklaşık 2 ay önce evlenen sanık ile evlenen mağdurun, evli bulundukları süre boyunca sanık tarafından tehdit edildiği, darp edildiği, hakaret edildiği, bedensel ve ruhsal bakımdan acı çekmesine neden olacak şekilde davranıldığı, telefonu alındığından kimseye haber veremediği ve kolluk tarafından bulunduğu yerden ihbar üzerine alındığında vücudunda birden çok yaralanma izinin bulunduğu iddiasına ilişkindir. IV. GEREKÇE 1. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 96 ncı maddesinde "bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişi..." ibaresi yer almakta olup Kanunda eziyet kabul edilen eylemler tanımlanmamaktadır. Madde gerekçesinde ise "eziyet olarak, bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlarda bulunulması gerekir. Aslında bu fiiller de kasten yaralama, hakaret, tehdit, cinsel taciz niteliği taşıyabilirler....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 25/11/2020 NUMARASI : 2020/522 ESAS, 2020/569 KARAR DAVA KONUSU : Babalık (Soybağının Reddi) KARAR : Mahalli mahkemece verilen karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde, Dosya incelendi; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı Gülcan ile 1991 yılında evlendiklerini, davalının önceki birlikteliğinden olan 1984 doğumlu Ayfer, 1985 doğumlu Ümit ve 1989 doğumlu Nilüfer’in kendi çocuğu gibi nüfusa kayıtlarının yapıldığını, davalı ile Bakırköy 11....
in ikinci evliliğinden önceki dul kaldığı soyadı olan "..." olarak değiştirilmesini istemiştir. Davanın yasal dayanağını 4721 Sayılı Türk Medeni Yasasının 173. maddesi oluşturmaktadır. Bu madde hükmüne göre boşanma halinde kadın evlenmeden önceki soyadını yeniden alır. Eğer kadın evlenmeden önce dul idiyse hakimden bekarlık soyadını taşımasına izin verilmesini isteyebilir. Somut olayda davacı kadın evlenmeden önce dul olduğuna göre boşanma ile önceki dul kaldığı "..." soyadını yeniden alması asıldır. Dul iken ancak hakimden bekarlık soyadını taşımasına izin verilmesini isteyebilir. Dosya içinde davacının kızlık soyadını taşıması için mahkemeden izin aldığı konusunda herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı gibi bu konuda herhangi bir uyuşmazlık da sözkonusu değildir....
Bu durumda, işçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir. Kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmetlerin de aynı gerekçeyle izin hesabı yönünden birleştirilmesi zorunludur. Bununla birlikte, işçiye önceki feshe bağlı olarak kullanmadığı izin ücretleri tam olarak ödenmişse, bu dönemin sonraki çalışma sürelerine eklenerek izin hesabı mümkün değildir. Önceki çalışma döneminde izin kullandırılmak veya fesihte karşılığı ödenmek suretiyle tasfiye edilmeyen çalışma süreleri, aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerindeki çalışmalara eklenir. İşçinin aralıklı olarak aynı işverene ait işyerinde çalışması halinde, önceki dönemin kıdem tazminatı ödenerek feshedilmiş olması, izin yönünden sürelerin birleştirilmesine engel oluşturmaz....
Bu durumda, işçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir. Kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmetlerin de aynı gerekçeyle izin hesabı yönünden birleştirilmesi zorunludur. Bununla birlikte, işçiye önceki feshe bağlı olarak kullanmadığı izin ücretleri tam olarak ödenmişse, bu dönemin sonraki çalışma sürelerine eklenerek izin hesabı mümkün değildir. Önceki çalışma döneminde izin kullandırılmak veya fesihte karşılığı ödenmek suretiyle tasfiye edilmeyen çalışma süreleri, aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerindeki çalışmalara eklenir. İşçinin aralıklı olarak aynı işverene ait işyerinde çalışması halinde, önceki dönemin kıdem tazminatı ödenerek feshedilmiş olması, izin yönünden sürelerin birleştirilmesine engel oluşturmaz....
Bununla birlikte, işçiye önceki feshe bağlı olarak kullanmadığı izin ücretleri tam olarak ödenmişse, bu dönemin sonraki çalışma sürelerine eklenerek izin hesabı mümkün değildir. Önceki çalışma döneminde izin kullandırılmak veya fesihte karşılığı ödenmek suretiyle tasfiye edilmeyen çalışma süreleri, aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerindeki çalışmalara eklenir. İşçinin aralıklı olarak aynı işverene ait işyerinde çalışması halinde, önceki dönemin kıdem tazminatı ödenerek feshedilmiş olması, izin yönünden sürelerin birleştirilmesine engel oluşturmaz. Yine, önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanılmayan süreler de, işçinin aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenmelidir. İşçinin aralıklı olarak aynı işverene ait işyerinde çalışması halinde, önceki dönemin kıdem tazminatı ödenerek feshedilmiş olması, izin yönünden sürelerin birleştirilmesine engel oluşturmaz....
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davacı ... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 29.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmetlerin de aynı gerekçeyle izin hesabı yönünden birleştirilmesi zorunludur. Bununla birlikte, işçiye önceki feshe bağlı olarak kullanmadığı izin ücretleri tam olarak ödenmişse, bu dönemin sonraki çalışma sürelerine eklenerek izin hesabı mümkün değildir. Önceki çalışma döneminde izin kullandırılmak veya fesihte karşılığı ödenmek suretiyle tasfiye edilmeyen çalışma süreleri, aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerindeki çalışmalara eklenir. İşçinin aralıklı olarak aynı işverene ait işyerinde çalışması halinde, önceki dönemin kıdem tazminatı ödenerek feshedilmiş olması, izin yönünden sürelerin birleştirilmesine engel oluşturmaz. Yine, önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanılmayan süreler de, işçinin aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenmelidir. Yıllık izin, özde bir dinlenme hakkı olup, aralıklı çalışmalarda önceki dönem zamanaşımına uğramaz....
Kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmetlerin de aynı gerekçeyle izin hesabı yönünden birleştirilmesi zorunludur. Bununla birlikte, işçiye önceki feshe bağlı olarak kullanmadığı izin ücretleri tam olarak ödenmişse, bu dönemin sonraki çalışma sürelerine eklenerek izin hesabı mümkün değildir. Önceki çalışma döneminde izin kullandırılmak veya fesihte karşılığı ödenmek suretiyle tasfiye edilmeyen çalışma süreleri, aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerindeki çalışmalara eklenir. İşçinin aralıklı olarak aynı işverene ait işyerinde çalışması halinde, önceki dönemin kıdem tazminatı ödenerek feshedilmiş olması, izin yönünden sürelerin birleştirilmesine engel oluşturmaz. Yine, önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanılmayan süreler de, işçinin aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenmelidir. Yıllık izin, özde bir dinlenme hakkı olup, aralıklı çalışmalarda önceki dönem zamanaşımına uğramaz....