Davacı 3. kişi her ne kadar borçlu ile aralarında mal ayrılığı sözleşmesi olduğunu ve mülkiyeti kendisine ait evi eşyalarla birlikte kendi annesine kiraladığını iddia etmiş ise de,2008 yılında evlenen borçlu ile 3. kişinin borcun doğum tarihinden sonra 22.10.2010 tarihinde mal ayrılığı rejimine geçmeleri, haciz adresi taşınmazın bu tarihten beş gün sonra 3. kişi tarafından satın alınması ve içindeki eşyalarla birlikte 3. kişinin annesine kiraya verilmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. İspat yükü altında olan ve karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip davacı 3.kişi tarafından sunulan, isteyen her kişi adına düzenlenmesi olanaklı, borcun doğumundan sonra düzenlenmiş,ayırt edici özellikleri bulunmayan faturalar ve adi yazılı kira sözleşmesi,yasal karinenin aksini ispata yeterli bulunmadığı gibi, 01.03.2011 tarihli faturada borçlunun ismi çizilerek yerine 3. kişinin ismi yazılmıştır....
Aile Mahkemesi'nden verilen 12.09.2012 gün ve 586/667 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı vekili dava dilekçesinde; 1981 yılında evlenen vekil edeni ile davalı arasında halen boşanma davası bulunduğunu, peşinat ve aidatları vekil edeni tarafından evlilik birliği içinde ödenen kooperatife ilişkin üyeliğin davalı adına yapıldığını açıklayarak, davalı adına olan kooperatif üyeliğinin tasfiye tarihindeki değerinin 1/2'sinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, kooperatif ödemelerinin davalı tarafından ailesinin yardımı ile yapıldığından bahisle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur....
Ancak; Oluşa ve dosya içeriğine göre, katılanın tanıştırması üzerine sanık ... ile evlenen ... adlı kadının evini terk edip gitmesinden sonra, sanık ...'in kardeşi olan sanık ...'in 23/09/2011 gününden itibaren katılanı bir çok defa telefonla arayıp, örgüt suçundan hüküm giydiği kamuoyu tarafından bilinen ve örgütsel yapılanma içinde olduğu saptanan bazı şahısların adını vermek suretiyle bunlarla yakınlığının olduğunu, aynı gayrimeşru zeminde faaliyet gösterdiğini söyleyip suç örgütlerinin oluşturduğu korkutucu etkiden yararlanmak suretiyle ölümle tehdit ederek, ...'in sona eren evliliği sebebiyle uğradıkları zarar olarak tanımladığı 15.000.-TL parayı ödemesini istediği, tehditlerini yinelediği, korkuya kapılan katılanın 25/09/2011 ve 26/09/2011 tarihlerinde muhtelif ödemeler yaptığı, sanık ...'...
Hakkında verilen boşanma kararı 2010 tarihinde kesinleşen ve 04.05.2012 tarihinde tekrar evlenen davalıya, yaşamını yitiren sigortalı babası üzerinden 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle davalı Kurumca 29 .06.2012 tarihinde gerçekleştirilen işlemle kesilerek, yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuku işlemi tesis edildiği anlaşılmakta olup, mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının kurumca kendisine tahakkuk edilen ve ödenen alacağın yasal faizi ile iadesine ilişkin davanın kabulüne karar verilmiştir. 506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlarda yer almamakla birlikte ilk kez 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “Gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlığını taşıyan 56'ncı maddesinin ikinci (son) fıkrasında düzenlenen davanın yasal dayanağı niteliğindeki norm 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe...
vekili boşanma davası ile birlikte 06.10.2002 tarihinde evlenen tarafların evlilik birliği içinde ... plaka sayılı aracın edinilerek davalı adına tescil edildiğini açıklayarak aracın değerinin yarısı olan 7.000 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, aracın davalının annesine ait banka hesabından çekilip davalıya verilen parayla alınan aracın daha sonra satılması neticesi elde edilen para, 2.250,00 TL banka kredisi ve davalının annesi tarafından verilen nakit para ile edinildiğini bildirmiş ve davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu aracın satın alınmasında kullanılan kredi edinilmiş maldan ödendiğinden 650,00 TL katılma alacağının davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından dilekçesinde yazılı nedenlerle temyiz edilmiştir....
A R A R Davacı vekili, 2003 yılında evlenen ve 2009 yılında boşanan tarafların evlilik birliği içinde 9075 ada 13 parsel 3 nolu mesken ve 35 AC 1222 plaka sayılı aracın edinilip davalı adına tescil edildiğini açıklayarak taşınmaz ve araç üzerindeki toplam 115.000 TL katılma alacağının davalıdan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, dava konusu aracın evlilik öncesi edinilen kişisel mal olduğu ve taşınmaz davalıya ait ziynetler ve banka kredisi ile edinildiğinden davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile toplam 89.152 TL katılma alacağının 11.000 TL'sinin dava tarihi ve kalan kısmın ıslah tarihinden itibaren davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine, Hükmün redde ilişkin bölümü davacı vekili ve kabule ilişkin bölümü davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Somut olayda, 1987 doğum tarihli olup, zararlardırıcı olay tarihinde ... yaşında olan ve nüfus kaydına göre yargılama aşamasında 07.09.2014 tarihinde evlenen davacı çocuk ...'ın öğrencilik durumunun devam edip etmediği ve ölenin desteğinden yararlanıp yararlanmadığı yeterince araştırılmadan lehine maddi tazminata karar verilmesi doğru olmamıştır. Yapılacak iş; davacı ...'ın ölenin desteğinden yararlanıp yararlanmadığının, öğrencilik durumunun devam edip etmediğinin araştırılarak, destekten faydalandığının tespiti halinde lehine tazminata karar verilmesi, aksi halde bu davacının maddi tazminat isteminin reddine karar verilmesinden ibarettir. 3- Zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan sigortalının, maddi zararının hesabında, gerçek ücretin esas alınması koşuldur....
Şti. arasında 6098 sayılı TBK döneminde akdedilen 15.08.2012 tarihinde akdedilen 2.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesini 21.12.1978 tarihinde evlenen davalı ...'in, 28.11.1990 tarihinde evlenen davalı ...'in, 11.09.1996 tarihinde evlenen...'in ve 07.12.1986 tarihinde evlenen ...'...
Şti. arasında 6098 sayılı TBK döneminde akdedilen 15.08.2012 tarihinde akdedilen 2.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesini 21.12.1978 tarihinde evlenen davalı T6'in, 28.11.1990 tarihinde evlenen davalı T4 11.09.1996 tarihinde evlenen T5'in ve 07.12.1986 tarihinde evlenen T3'in müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı ve TBK’nın 584. maddesi uyarınca davalılar yönünden eş rızasının bulunmadığı, 6098 sayılı TBK’nın 28.03.2013 tarihinde değiştirilen 584/3. maddesi gereğince şirket ortak ve yöneticilerinin şirket lehine verdikleri kefaletlerde eş rızası alınması şartının kaldırılmış ise de, 6455 sayılı Kanun’un 90. maddesiyle bu kanunla yapılan değişikliklerin Resmi Gazete’de yayımı tarihinde yürürlüğe gireceğinin belirtildiği, maddede değişikliğin geçmişe şamil olacağı şeklinde bir hüküm de bulunmadığı, bu durumda 28.03.2013 tarihinde yürürlüğe giren TBK’nın 584/3. maddesinin 15.08.2012 tarihinde akdedilen sözleşmeye uygulanma imkanı bulunmadığı, bu suretle davalı gerçek...
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2019/610 KARAR NO : 2020/1384 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : URLA ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ TARİHİ : 19/02/2019 NUMARASI : 2018/169 ESAS 2019/101 KARAR DAVA KONUSU : Evlilik Birliğinin Sarsılması Nedeni İle Boşanma KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; görücü usulü ile 1990 yılında evlenen tarafların 1993 ve 1998 yıllarında iki çocuklarının dünyaya geldiğini, davalının evlilik birliğini gerektirdiği sorumlulukları yerine getirmediğini, davalının babasından kalan arsaya altınları bozdurup kayınvalidesinin de desteği ile ev...