DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, davacının, davalının soyadını kullanmasına izin verdiğini, davacının daha sonra evlendiğini, bu süreçten sonra, davalının, çocukları davacıya karşı olumsuz yönde etkilediğini ve bağları zayıflatmaya çalıştığını, gelinen noktada davalının, davacının soyadını kullanmasında bir menfaati olmadığı gibi,soyadını kullanmasının davacıya zarar vermekte olduğunu iddia ederek davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 173 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca davalının, davacının soyadını kullanmasına dair iznin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı cevap dilekçesi ibraz etmemiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların 10.11.2017 tarihinde kesinleşen Antalya 4....
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma ve eşin soyadını kullanmasına izin davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararını, kadının kabul edilen eşinin soyadını kullanmasına izin davasında kadın için hükmedilmeyen vekâlet ücretine ilişkin istinaf başvurusunun incelenmeksizin hatalı istinaf sınırlaması ile yazılı şekilde hüküm kurulduğu gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; eşin soyadını kullanmasına izin davası yönünden tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir....
Mahkemece neticeten ve özetle"...TMK 187.maddesi karşısında kadının sadece kendi soyadını kullanması mümkün olmadığı gibi,eldeki davanın taraflar arasındaki anlaşmalı boşanma davası sırasında ortaya çıkan sıkıntıya tepki sebebiyle açıldığını,ispatlanamayan davanın reddine"karar verilmiş,karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle;"...yargılama aşamasında ileri sürdüğü sebeplerle davanın kabulü gerektiğini"istinaf sebebi yapmıştır. GEREKÇE;Dava,davacının evlilik birliği içerisinde sadece evlenmeden önceki soyadını kullanmaya izin verilmesi talebinden ibarettir. HMK'nun 355. maddesi gereğince ; istinaf dilekçesinde sayılan sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak inceleme yapılmıştır....
Temyiz Sebepleri Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; davacının beyanlarının soyut olduğunu, davanın ispat edilemediğini, tanık gösterilmediğini, kadının daha önce birden çok evlilik yaptığını ve hiç birinde kızlık soyadını kullanmadığını dolayısıyla kızlık soyadı ile tanınırlığı iddiasını ispatlayamadığı, dayanak olarak alınan Yargıtay Genel Kurul'unun kararının ise başka hiç bir davada emsal olmadığı dolayısıyla sadece o dosya için bağlayıcı olacağı, yürürlükte olan kanun hükümlerine göre de kadının erkeğin soyadını alması gerektiği, medeni kanunda usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan evlenmeden önceki soyadının kullanımına izin davasında kabul kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 2....
Türkiye'nin taraf olduğu temel hak ve özgürlüklere ilişkin başta İnsan Haklan Avrupa Sözleşmesi ile temel hak ve özgürlükleri düzenleyen diğer sözleşmelerde, evli kadının "evlenmeden önceki soyadını muhafaza edeceğine" ilişkin açık bir hüküm ve düzenleme bulunmamaktadır. Başka bir ifade ile "aynı konuda farklı hüküm" söz konusu değildir. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi "Tekeli-Türkiye" kararında kişinin soyadını, özel hayatın kapsamında kabul etmiş, Türk Medeni Kanununun 187. maddesindeki düzenlemenin "evli kadına kocasının soyadını taşımayı dayattığını, bunun da soyadını seçme ve evlenmeden önceki soyadını muhafaza etme hakkını ortadan kaldırdığını" belirterek, yasal düzenlemenin Sözleşmenin 8. maddesinde düzenlenen "özel hayata" müdahale oluşturduğunu kabul ederek ihlal kararı vermiştir. Burada ihlale yol açan, ulusal mahkemelerin uygulaması veya yasa hükmünü yorum tarzı değil, yasal düzenlemenin bizatihi kendisidir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Hükme karşı Nüfus Müdürlüğü Temsilcisi tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup 24/02/2019 tarihli istinaf dilekçesinde özetle; Türk Medeni Kanununun 187 maddesi ile evli kadınların soyadını düzenleyen hüküm getirildiğini ancak hükmün yeni olmadığını, eski Medeni Kanunun 153.maddesi ile aynı olduğunu, bu hüküm değişmedikçe ve TMK'da gerekli düzenlemeler yapılmadıkça evlilik devam ettiği sürece kadınların koca soyadını taşınmakla yükümlü olup evlilik sona ermedikçe soyadlarının değiştirilmesinin yürürlükte bulunan kanun ve yasalara aykırı olduğunu ayrıca kararda Nüfus Kütüklerinde de gerekli düzeltmelerin yapılması yönünden bir hüküm bulunmadığından, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava evlenen kadının önceki soyadını kullanmasına izin verilmesi istemine ilişkindir....
Boşanan kadına, boşandığı kocasının soyadını kullanmasına izin verilebilmesi için iki şartın birlikte gerçekleşmiş olması gerekir. Birincisi, kadının boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati olmalı, ikicisi ise bunun kocaya zarar vermeyeceği ispatlanmalıdır. (TMK. m. 173/2) Taraflar Almanya'da Leverkusen Yerel Mahkemesinin 19/11/2010 tarihinde kesinleşen kararıyla boşanmışlar, bu karar davacının altı yıl sonra başvurusu üzerine Türkiye'de tanınmış, tanıma kararı 30/09/2016 tarihinde kesinleşmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava tarihinde evli olan kadının evlenmeden önceki soyadını kullanmasına izin verilmesine ilişkin davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı kadın ile davalı erkeğin hükümden sonra 21.06.2016 tarihinde kesinleşen kararla boşandıkları ve evlilik birliğinin sona erdiği anlaşıldığından dava konusuz kalmıştır. Bu sebeple mahkemece, dava konusuz kaldığından "Karar verilmesine yer olmadığına" dair hüküm kurmak üzere hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 03.05.2017(Çrş.)...
Aile Mahkemesinin 2021/101 esas 2022/129 karar sayılı karar ile anlaşmalı olarak boşandıkları, davalı kadının evlilik soyadı olan "KOÇAK" soyadını kullanmasına izin verildiği, davalı kadının "KOÇAK" soyadını kullanmasının davacı erkeğe zarar verdiğinin iddia ve ispat edilmediği, bu durumda haksız açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu davanın kabulüne karar verildiği anlaşıldığından, davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm tesisi ile davanın reddine karar verilmiştir. IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma Kararı 1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur. 2....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplanan delillerden; tarafların 14.07.2002 tarihinde evlenip iki çocukları olduğu, 17.04.2019 tarihinde kesinleşen anlaşmalı boşanma kararı gereğince boşandıkları, davalı kadının boşanma kararı ile erkek eşin "Vardarbaşı" olan soyadını taşımasına izin verildiği, davalının boşandığı eşinin soyadını kullanmasının davacıya bir zarar vermediği, davalının iş ve sosyal yaşamında Vardarbaşı soyadıyla tanınıp bilindiği, bu nedenle eski eşin soyadını kullanmakta menfaati bulunduğu, bu iznin kaldırılmasını gerektirecek 4721 sayılı Kanun'un 173üncü maddesinin üçüncü fıkrası anlamında bir durumun kanıtlanamadığı, her ne kadar taraflar arasında ceza davaları görülmekte ise de bu ceza davalarında kadının müşteki olduğu, davalı kadının yasal şikayet hakkını kullanmasının Anayasal bir hak olduğu, davacı erkeğin soyadını kullanmasına engel teşkil etmediği, davalı kadının evlilik sırasında ve sonrasında devam eden...