"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇLAR : Hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali HÜKÜMLER : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Sanık tarafından verilen eski hale getirme, temyiz ve infazın durdurulmasına ilişkin dilekçelerde; tebliğ tarihinde cezaevinde olduğunu, kararın usulüne uygun tebliğ edilmemesi nedeniyle temyiz hakkını kullanamadığının belirtildiği, temyiz dilekçesi ve eski hale getirme istemli dilekçelerin birlikte verilmesi halinde, 5271 sayılı CMK'nın 42/1. maddesi uyarınca karar verme yetkisinin Yargıtay'ın ilgili dairesi olduğu, bu nedenle mahkemenin 11.02.2015 tarih, 2013/180 E. 2014/348 K. sayılı ek kararının kaldırılarak yapılan incelemede; Sanığa 24.06.2014 tarihinde gerekçeli kararın aşamalarda bildirdiği adresinde birlikte sakin annesine tebliğ edildiği, ancak Uyap kayıtları ve sanığın savunmasına göre tebliğ tarihinde ......
Davalı bu hükmü, avukatı, ... vasıtası ile 14.11.2011 tarihinde eski hale getirme istemli olarak temyiz etmiş ve temyiz dilekçesinin ekinde eski hale getirme isteminin gerekçesi olarak; kaza geçirdiğini bildirmiştir. Hükmün tefhimi ve trafik kazasının 14.09.2011 tarihinde olduğu ve davalının 30.09.2011 tarihinde taburcu edildiği ve yine 30 gün istirahat verildiği ve davalının 07.12.2010 tarihinde Av. ...'i genel vekil tayin ettiği dikkate alındığında kendisini yargılamada vekil ile temsil ettirebilecek, ayrıca hükmü süresi içerisinde temsilcisi aracılığı ile temyiz edebilecek imkana sahip olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddi gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden REDDİNE, peşin harcın istek halinde iadesine, 13.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Şöyle ki; 1)Tarım arazisi niteliğindeki taşınmazın 11/1-f maddesi uyarınca; o yörede mutad olarak ekilen münavebeli ürünleri ve münavebeye alınan ürünlerin dekar başına verim miktarları İl Tarım Müdürlüğünden, değerlendirme tarihi olan 2013 yılı dekar başına üretim masrafları ile hasat dönemindeki ortalama toptan kg.satış fiyatlarının da ilgili resmi kuruluşlardan sorularak taşınmazların olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirine göre taşınmazın ... yeri bedeli belirlendikten sonra, ... yerinin eski hale getirme bedeli de tespit ettirilerek el konulan bölüm bedeli, eski hale getirme masrafından fazla ise müdahalenin önlenmesi kararı ile birlikte taşınmazın eski hale getirilmesine; şayet eski hale getirme masrafı zemin bedelinden fazla ise bu durumda el konulan zemin bedelinin davalı idareden tahsili ve bu bölümün davacı üzerindeki tapusunun iptali ile davalı idare adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi gerekirken bu yönteme uyulmadan taşınmazın ... yeri bedeli...
Her ne kadar dosya kapsamından söz konusu boruların davalı muhtarlığın talebi ile döşendiği anlaşılmaktaysa da köylere ait yer altı sulama boruları döşeme ve bakımı görevi Köylere Hizmet Götürme Birliğine ait olduğundan, Tatvan Köylere Hizmet Götürme Birliğinin davaya dahil edilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, 2-Kamulaştırmasız el atılan taşınmaza yapılan müdahalenin önlenmesi talebi yanında eski hale getirme isteminde de bulunulduğundan; oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılarak arazi niteliğindeki taşınmazın, gelir metodu esas alınmak suretiyle, kamulaştırmasız el konulan bölümün bedeli ile taşınmazın eski hale getirme bedeli ayrı ayrı tespit ettirilerek, el konulan bölüm bedeli, eski hale getirme masraflarından fazla ise müdahalenin önlenmesi kararı ile birlikte taşınmazın eski hale getirilmesine; şayet eski hale getirme masrafları zemin bedelinden fazla ise bu durumda el konulan bölüm bedelinin davalı idareden tahsili ve el konulan bölümün davacı üzerindeki...
Şöyle ki; 1)Bir taşınmaza kamulaştırmasız el atılması halinde, müdahalenin önlenmesi talebi yanında eski hale getirme talebi de varsa, arazi niteliğindeki taşınmazın gelir metodu esas alınarak, taşınmazın kamulaştırmasız el konulan bölümünün bedeli ile eski hale getirme bedelleri ayrı ayrı tespit ettirilerek el konulan bölüm bedeli, kal ve eski hale getirme masraflarından fazla ise müdahalenin önlenmesi ve kal kararı ile birlikte taşınmazın eski hale getirilmesine; şayet kal ve eski hale getirme masrafları zemin bedelinden fazla ise el konulan zemin bedelinin davalı idareden tahsili ve el konulan bölümün davacı üzerindeki tapusunun iptali ile davalı idare adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi gerektiği düşünülmeden, böyle bir inceleme yapmayan ve taşınmazın zeminine Kamulaştırma Kanununun değer biçmeye ilişkin hükümlerinin kamulaştırmasız el atma davalarında da kıyasen uygulanacağı dikkate alınmaksızın soyut ifadelerle değer biçen geçersiz bilirkişi raporuna göre yazılı şekilde...
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı idare vekilince temyiz edilmiştir. 1)Taşınmaza kamulaştırmasız el atılması halinde müdahalenin önlenmesi talebi yanında kal ve eski hale getirme talebi varsa öncelikle dava konusu taşınmazın el atılan bölümünün bedeli 2942 sayılı Kamulaştırma Yasasının 11/1-f maddesi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri üzerinden bilimsel yolla tespiti ile dava konusu taşınmazın davalı idarece el atılan bölümünün bedeli ile eski hale getirme masraflarının karşılaştırmasının yapılarak, eski hale getirme masraflarının yer bedelinden fazla olması halinde, el konulan kısmın zemin bedelinin davalı idareden tahsili ve el konulan bölümün davacı üzerindeki tapusunun iptali ile yol olarak terkinine, yer bedelinin fazla olması halinde ise el atmanın önlenmesi talebinin kabulüne ve eski hale getirme bedeli ile el atıldığı zaman taşınmaz üzerinde ürün var ise bu ürünün bedeline hükmedilmesi gerekir....
Mahkemece HUMK.nun 409/1.maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, bu karar üzerine davacı tarafça HUMK.nun 166 ve vd. .maddeleri gereğince 29.6.2010 tarihli dilekçe ile mahkemeye başvurarak, ilgili tarihi kapsayan hekim raporu ibraz ederek, davanın açılmamış sayılması kararının kaldırılması suretiyle eski hale getirme isteminde bulunduğu, buna karşılık mahkemece 1.7.2010 tarihli ek karar ile daha önce verilen kararla davadan el çekildiği, temyiz aşamasında yapılan eski hale getirme taleplerinin Yargıtay'ca incelenmesi gerektiğinden bahisle bu istem hakkında red kararı verildiği tüm dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır. HUMK’nun 169.maddesi gereğince, hüküm verilmeden önceki eski hale getirme istemleri, davaya bakan mahkemeye, temyiz veya karar düzeltme sürelerinin geçirilmiş olması üzerine eski hale getirme istemleri ise hükmü temyizen incelenmekle görevli Yargıtay Dairesi’ne yapılmalıdır....
un eski hale getirme istemi ile birlikte temyiz isteminde de bulunması nedeniyle eski hale getirme istemi hakkında dairemizce karar verilmesi gerekip, öncelikle eski hale getirme istemi hakkında karar verilmesi gerektiğinden, mahkemenin eski hale getirme isteminin reddine ilişkin 19.02.2013 günlü ek kararının hukuken geçersiz olduğu, yokluğunda verilen hükmün sanığın yakalama kararı üzerine ifadesi alınırken bildirdiği son adresine tebliğe çıkarıldığı, tanınmadığı bildirilerek iade edilmesi üzerine mernis adresine çıkarılan gerekçeli kararın Tebligat Kanununun 21. maddesine göre usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, sanığın tebligat tarihinde şimdiki eşini kaçırması nedeniyle iki aile arasındaki kavgalardan korunmak için saklandıklarından tebligattan haberinin olmadığına ilişkin mazeretinin geçerli bir mazeret olarak kabul edilemeyeceği ve eski hale getirme isteminin yerinde olmadığı belirlenerek yapılan incelemede; Yokluğunda verilen ve 08.10.2012 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ...
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede; Dosya kapsamına göre, sanığın temyiz süresini geçirmiş olması sebebiyle eski hale getirme talebinde bulunduğu cihetle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 42/1 ve 274. maddeleri gereğince eski hale getirme talebinin haklı olup olmadığının incelemenin temyiz incelemesini yapacak olan Yargıtay ilgili dairesine ait bulunduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 Sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: 5271 sayılı CMK.’nın 42.maddesinin 1. fıkrasında, “Süresi içinde usul işlemi yapılsaydı, esasa hangi mahkeme hükmedecek idiyse, eski hale getirme dilekçesi hakkında da o mahkeme karar verir” şeklindeki düzenleme karşısında, hükmün temyizi aşamasında ileri sürülen eski hale getirme istemi hakkında Yargıtay'ın ilgili dairesince karar verilmesi gerektiğinden,......
Temyiz isteminin kanuni süre içerisinde yapılmaması nedeni ile reddine ilişkin ek karar, davalı vekilince, eski hale getirme talebinde bulunularak temyiz edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 95. maddesi gereğince elde olmayan sebeplerle, kanunda belirtilen veya hakimin kesin olarak belirlediği süre içerisinde bir işlemi yapmayan kimse eski hale getirme talebinde bulunabilir. Anılan kanunun 96. maddesinde, işlemin süresinde yapılmasına sebep olan engelin ortadan kalkmasından itibaren iki hafta içinde eski hale getirme talebinde bulunulabileceği vurgulanmıştır. Davalı vekili, temyiz isteminin süre nedeni ile reddine ilişkin ek kararın temyizi talebi ile birlikte, büroda tek avukat olarak çalışması nedeni ile mesleki yükümlülüğünü yerine getiremediğini belirterek, 27.05.2015 tarihinde eski hale getirme talebinde bulunmuştur....