Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Eser sözleşmesinin de kendine özgü olan iki temel unsuru vardır. Bunlar eser ve bedeldir. Bu sözleşme ile bir taraf (yüklenici) istenen özellikle sonucu (eser) meydana getirmeyi, diğer taraf (iş sahibi) ise bu çalışma karşılığında ivaz ödemeyi (bedel) üstlenmektedir. Eser sözleşmesinde tarafların edimleri birbirinin karşılığını oluşturmakta olduğundan tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmedir. Ayrıca niteliği itibariyle sürekli bir sözleşme olmayıp ani edimli bir sözleşmedir. Bu sözleşmenin unsuru olan meydana getirilecek eser, aynı zamanda sözleşmenin konusunu oluşturur. Ayırt edici diğer bir temel unsuru ise bedeldir. Meydana getirilecek bir sonuç bulunmasına rağmen bedel ödenmeyeceği kararlaştırılmış ise eser sözleşmesinin varlığından söz edilemez. Bedel, eser sözleşmesinin unsuru ise de tarafların anlaşırken bedeli kararlaştırmamış olmaları sözleşmenin kurulmasına etki etmez....

Somut olayda dava, taraflar arasındaki eser sözleşmesinin feshinden kaynaklı tazminat istemine ilişkin olup, davacı tacir değildir. 6102 sayılı Kanunun 4. maddesindeki yasal düzenleme karşısında ticari dava niteliğinde bulunmayan uyuşmazlığın HMK'nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 13.10.2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....

    Asıl dava hukuki niteliği itibariyle; feshedilen eser sözleşmesi kapsamında davalıya teslim edildiği iddia edilen belge asıllarının iadesi talebi ile açılan istirdat davası; birleşen dava hukuki niteliği itibariyle; tazminat davasıdır....

      Sınıf isimli kitaplara ait künyede de eser sahibinin adının belirtilmemesi nedeniyle sözleşmenin 5.4 maddesinde sözleşme kapsamında bulunan eserlerde eser sahibinin adının jenerik kısmına yazılacağı taahhüt edilmekle sözleşmeye aykırılık yapıldığından cezai şart talebinin kabulüne, 100 TL maddi tazminat, 16.000,00 TL manevi tazminat ve 200.000,00 TL cezai şart bedelinin 19/04/2016 dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine" karar verilmiştir....

      Manevi hakları, umuma arz yetkisi, adın belirlenmesi yetkisi, eserde değişiklik yapılmasını men etme yetkisi olup, eser sahibinin mali hakları, işletme hakkı, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, temsil hakkı, umuma iletim hakkıdır.FSEK 52. maddesi uyarınca mali haklara dair sözleşmede, tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi şarttır.Eserden doğan bir hakkı ihlal edilen hak sahibi mütecavize karşı dilerse 5846 s. FSEK 68.maddesi uyarınca üç katı tazminat talep edebileceği gibi, dilerse FSEK 70.maddesi uyarınca maddi ve manevi tazminat davası da açabilecektir....

        Sınıf isimli kitaplara ait künyede de eser sahibinin adının belirtilmemesi nedeniyle sözleşmenin 5.4 maddesinde sözleşme kapsamında bulunan eserlerde eser sahibinin adının jenerik kısmına yazılacağı taahhüt edilmekle sözleşmeye aykırılık yapıldığından cezai şart talebinin kabulüne, 100 TL maddi tazminat, 16.000,00 TL manevi tazminat ve 200.000,00 TL cezai şart bedelinin 19/04/2016 dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine" karar verilmiştir....

        Eser sözleşmesinin de kendine özgü olan iki temel unsuru vardır. Bunlar eser ve bedeldir. Bu sözleşme ile bir taraf (yüklenici) istenen özellikle sonucu (eser) meydana getirmeyi, diğer taraf (iş sahibi) ise bu çalışma karşılığında ivaz ödemeyi (bedel) üstlenmektedir. Eser sözleşmesinde tarafların edimleri birbirinin karşılığını oluşturmakta olduğundan tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmedir. Ayrıca niteliği itibariyle sürekli bir sözleşme olmayıp ani edimli bir sözleşmedir. Bu sözleşmenin unsuru olan meydana getirilecek eser, aynı zamanda sözleşmenin konusunu oluşturur. Ayırt edici diğer bir temel unsuru ise bedeldir. Meydana getirilecek bir sonuç bulunmasına rağmen bedel ödenmeyeceği kararlaştırılmış ise eser sözleşmesinin varlığından söz edilemez. Bedel, eser sözleşmesinin unsuru ise de tarafların anlaşırken bedeli kararlaştırmamış olmaları sözleşmenin kurulmasına etki etmez....

        Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, eser sözleşmesinin haksız feshedilmesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 470 vd. maddeleri 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2....

          "İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: K A R A R Dava, eser sözleşmesinin feshi ve menfî zararın tahsili istemlerine ilişkindir. Davalı iş sahibi, peşinat ve ilk taksidi, ihtara rağmen ödemediğinden, davacı yüklenici sözleşmenin feshinde haklıdır. Sözleşmeyi haklı olarak fesheden taraf, BK’nın 108.maddesi uyarınca verdiği şeyi geri alabileceği gibi, akdin feshinden dolayı zararının tazminini de isteyebilir. Bu maddede açıklanan zarar, menfî zarardır. Menfi zarar, sözleşmeye güvenilerek yapılan masraflar, başka bir anlatımla cepten çıkan paradır....

            Borçlar Yasasının 355. maddesinde ise, istisna akdi (eser sözleşmesi) düzenlenmiş ve bir tarafın iş sahibi, bir tarafın ise, yüklenici konumunda olan ve bedeli karşılığında bir şeyin imalinin yapılması hususunun eser sözleşmesi olarak açıklandığı yeralmıştır. Hizmet sözleşmesi ve eser sözleşmesi birbirine çok yakın kavramlar olup; hizmette, ücret-bağımlılık ve devamlılık, eser de ise, bir şeyin ücret karşılığı imali söz konusudur. Somut olayda, hizmetten ziyade eser sözleşmesinin mevcut olduğu ve eser sözleşmesinin de Genel Hükümler ve Borçlar Yasasının 355. maddesinde düzenlendiği, uyuşmazlığın 4077 Sayılı Yasanın 3/d Maddesi kapsamında hizmet olarak değerlendirilemeyeceği anlaşılmakla, görevli mahkeme tüketici mahkemesi değil genel mahkemelerdir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince Şişli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 28/11/2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              UYAP Entegrasyonu