Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Görüldüğü üzere anılan yasa hükümleri gereği, sözleşmenin haklı olarak feshedilmesi sonucu, oluşan bütün zararların, müsbet ve menfi zarar kapsamında, davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği açıktır. Menfi zarar, uyulacağına ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifa etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarar olup, menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Y. 15. HD.nin E. 2004/1210, K. 2004/2834 sayı ve 24.5.2004 tarihli kararı)....

    Menfi zarar kavramına, sözleşmenin yapılmasına ilişkin giderler, sözleşmenin yerine getirilmesi ve karşılık edanın kabulü için yapılan masraflar, sözleşmenin yerine getirilmesi dolayısıyla uğranılan zarar, sözleşmenin geçerliğine inanılarak başka bir sözleşme fırsatının kaçırılması dolayısıyla uğranılan zarar, başka bir sözleşmenin yerine getirilmemesi dolayısıyla uğranılan zarar ve dava masrafları, noter masrafı, karar pulu, KİK payı, gerçekleştirilen imalat bedeli, personel gideri vb kalemler örnek olarak verilebilir....

      "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Asıl ve karşı dava eser sözleşmesinden kaynaklanmıştır. Asıl dava eser sözleşmesinin haklı feshi nedeniyle menfi zarar dahil yasal ceza ve kesintileri de dikkate alınarak yüklenici firmanın verdiği zararın tahsili, karşı dava ise sözleşmenin haksız feshi sonucu irad kaydedilen teminat mektubu bedelinin iadesi, KDV bedeli ile ödenmeyen iş bedeli alacaklarının tahsili istemine ilişkindir....

        Akdin feshedilmesi halinde 6098 sayılı kanunun 125. maddesi gereği menfi zararın tazmini talep edilebilir. Menfi zarar yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle uğranılan zarardır. Bu bağlamda sözleşme yapılması için yapılan masraflar (harç, noter masrafı vs.) sözleşmenin yerine getirilmesi için yapılan masraflar, sözleşmenin geçerliliğine inanılarak başka bir sözleşme fırsatının kaçırılması gibi zararlar menfi zararlar kapsamına girer. Konutun zamanında teslim edilmemesi nedeniyle uğranılan kira kaybı tazminatı müspet zarar olup sözleşmenin ayakta tutulduğu durumlarda istenebilir. Sözleşmenin feshi halinde kira kaybı talebinde bulunulamaz. Somut olayda, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere sözleşme dava tarihi itibariyle feshedildiğine göre mahkemece, kira kaybına ilişkin talepte bulunulamayacağı gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir....

          Net ve gerçek zarar, malvarlığındaki gerçek eksilmeyi ifade eder. Bu nedenle müspet zararın tazmini halinde malvarlığının ulaşacağı değerin, sözleşmenin ifası halinde malvarlığının ulaşacağı değeri geçmemesi gerektiği gözetilerek hesaplama yapılmalıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi, sözleşmelerde; borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanımıştır: Bunlar; her zaman için ifa ve gecikme tazminatı isteğinde bulunma, derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteme ya da ifadan vazgeçip sözleşmeden dönerek menfi zararını isteyebilmedir. "Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar: Borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır....

          Binaların bitirilmiş olması halinde getirilmesi beklenen kira geliri kaybı, geciken ifa nedeniyle ifaya bağlı ceza, seçimlik ceza, eksik işler bedeli, kâr kaybı müspet zarar kapsamındaki alacak kalemlerindendir. Kâr kaybı da müspet zarar kapsamındaki alacak kalemlerinden olup menfi zarar olarak nitelendirilemez ve akdin feshi halinde de istenmesi mümkün değildir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında tüm dosya kapsamının incelenmesi neticesinde; davacının sözleşme gereği ödemesinin tamamı yapıldığından eksik ve ayıplı işer bedelinin tahsilini talep ettiği, davalı tarafın ise bedelin eksik ödenmesi nedeniyle ihtara rağmen yine ödeme yapılmadığından ve davacının edimlerini yerine getirmediğinden sözleşmenin feshedildiği ve davanın reddi gerektiğini beyan ettiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında 591.36kWp/500 kWe'lik Merkez/... Bölgesinde kurulacak, Güneş Enerji Santrali Sözleşmesi imzalandığı, davacı ... Limited Şirketi'nin işveren, davalı ......

            ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/338 Esas KARAR NO : 2021/306 DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 19/05/2021 KARAR TARİHİ : 27/05/2021 Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda : GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davacı müvekkilİ ile davalı arasında 10/04/2018 tarih sözleşme ile ... rekreasyon alanı ticaret ve bölge parkı inşaatları ve altyapı ve çevre düzenleme işi ile ilgili olarak 25, 000 m2 alanın bağlayıcı yol yapımı işini davalı müvekkilİ üstlendiğini, davacı müvekkili sözleşmeye uygun olarak tüm yükümlülüklerini yerine getirmesine karşın davalı taraf sözleşmede kararlaştırılan ve kendi üzerine düşen edimleri süresinde ve sözleşmede kararlaştırıldığı surette yerine getirmediği gibi davacı müvekkile gerçek dışı iddialar ile taraflar arasındaki sözleşmeyi feshi kabul anlamına gelmemek kaydıyla haksız olarak feshettiğini ve davacı müvekkili zarara...

              Ne var ki mahkemece hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporlarında, davacı taşeronun dosyaya sunduğu kâr kaybı hesabıyla ilgili belge aynen benimsenmiş olup, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle yüklenicinin uğradığı kâr mahrumiyeti alacağının, sözleşme tarihinde yürürlükte olan mülga 818 sayılı BK'nın 325. maddesi ile dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK'nın 408. maddesindeki kesinti yöntemine uygun ve denetime elverişli biçimde hesaplandığından söz edilemez. Türk Borçlar Kanunu 112. maddesine göre, borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür. Düzenleme kapsamına göre tazminat istenebilmesi için alacaklının zarara uğramış olması gerektiğinden, uğranılmış bir zarar karşılığı olmayan miktara tazminat olarak hükmedilemez. Burada zarar kapsamı net ve gerçek zarar olarak düzenlenmiştir. Net ve gerçek zarar, malvarlığındaki gerçek eksilmeyi ifade eder....

                Sözleşmenin haklı feshi durumunda fesheden taraf BK'nın 108/II. maddesince akdin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararını isteyebilir. Öğretide ve Yargıtay uygulamalarında bu zarar, menfi (olumsuz) zarar olarak ifade edilmektedir. Olumsuz zarar, sözleşmenin geçerli olduğuna güvenmekten, başka anlatımla, sözleşme yapılması nedeniyle uğranılan, yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Eldeki davada akdin feshi sonucu yeniden ihale yapılmasından doğan zararın ödenmesi istenildiğinden bu zarar, menfi (olumsuz) zarardır. Mahkemece, kesinleşen ... 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2006/679 esas sayılı dosyasında feshin haklı olduğunun kabul edilmesi dikkate alınarak davacının zarar istemi incelenmiştir. Mahkemece 3 farklı heyetten rapor alınmış ve 3. heyet raporu ve ek raporu hükme esas alınmıştır....

                  Davada, kat adedinin düşürülmesi ve sair zararlar nedeniyle istemde bulunulmuş ise de, bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra verilen 23.11.2007 tarihli dilekçe ile, davadaki tazminatın 02.10.2007 tarihli bilirkişi raporunda muhtemel sözleşmeye göre hesaplanan zarar olan 348.000,00 TL'ye çıkarılması ve davanın bu yönde ıslah edilmesi istenilmiştir. Bu haliyle davacının sözleşmenin feshi sonucu uğradığı menfi zararını istediği anlaşılmaktadır. Mahkemenin de menfi zarar istemini kabulü yerindedir. Ne var ki, hükme esas alınan bilirkişi raporunda menfi zarar hesabı Hukuk Genel Kurulu ve Dairemiz uygulamalarında belirtilen yönteme uygun yapılmamıştır. Hukuk Genel Kurulu'nun 17.01.1990 tarih ve 1989/13-392-1 sayılı kararında da belirtildiği gibi menfi zarar sözleşme yapılmasaydı davalının uğramayacağı zarar olarak tanımlanmaktadır....

                    UYAP Entegrasyonu