ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR ESAS NO : 2020/547 Esas KARAR NO : 2022/651 Karar DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 04/11/2020 KARAR TARİHİ : 23/09/2022 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/09/2022 Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacı ile davalılar arasında 06.03.2020 tarihinde eser sözleşmesine istinaden yapılması taahhüt edilen ahşap evin sözleşme süresi içerisinde teslim edilmediğini, sözleşme şartlarına aykırı ve özüne uyulmaksızın işin kısmı eksik yapıldığını, bu hususta ihtarname gönderdiklerini, ancak sözleşme gereğinin yerine getirilmediğini, 30.05.2020 tarihine kadar evin teslim edilmediğini, toplam 77.290,00 TL olan toplam bedelin 15.000,00 TL nakit, 30.000,00 TL çek verildiğini, işin üzerinden uzun zaman geçmesine rağmen işin tamamlanmadığını işin yapılan kısmının sözleşme şartlarına uygun...
Davacı, davalıdan satın aldığı oturma grubu ve kanepenin ayıplı çıktığını öne sürerek, ödediği bedelin iadesi istemiyle eldeki davayı açmış, mahkemece taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi niteliğinde olduğu benimsenerek genel mahkemenin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiştir. Taraf beyanları ve dosya kapsamı nazara alındında taraflar arasındaki ilişki 4077 sayılı yasa kapsamında kalan satış sözleşmesi niteliğinde olup sözleşmenin eser sözleşmesi niteliğinde olduğundan söz edilemez.Öyle olunca mahkemece işin esasına girilip taraf delilleri toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 16.4.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olaya gelince; davacı taşeron ile davalı adi ortaklık arasında, davalının yapımını üstlendiği işlerin yalıtımı ve su yalıtımı işleri konusunda eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu, nihayet ... projesine ilişkin olmak üzere de 2014-2016 yılları arasında projenin yalıtım işlerinin davacı tarafından yapıldığı, takibin dayanağının bu işler nedeniyle ödenmeyen bakiye alacağa ilişkin olduğu sabittir. Alacağın dayanağını eser sözleşmesi oluşturduğundan, eser sözleşmesinden kaynaklanan takip ve davalar, HMK'nın 6. maddesine göre davalı borçlunun, davanın açıldığı veya takibin yapıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde (genel yetkili mahkeme) açılabileceği gibi HMK'nın 10. maddesi uyarınca sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde (özel yetkili mahkemede) veya taraflar tacir olduğundan yetki sözleşmesi yapılmış ise tarafların belirlediği yer icra dairesinde de açılabilir. Davacı vekili dilekçesinde takip konusunun cari hesaptan kaynaklanan alacak olması nedeniyle TBK'nın 89....
Taraflar arasında akdedilen 06.02.2007 tarihli protokol, 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 355. maddesinde tanımlanan eser sözleşmesi niteliğindedir. Bu sözleşme ile davalı davacının evine lamine parke döşenmesi işini yapmayı üstlenmiştir. Davalının ayıplı ifası üzerine davacı mahkemeden alınan nama ifa kararı ile işi .... kişilere yaptırmış ve yaptığı harcamaların davalıdan tahsilini talep etmiştir. Mahkemece işe yönelik ihtilafın bilirkişi incelemesi yaptırılarak çözülmesi, davacının yaptığı harcamaların ifasına izin verilen işlere ait olup olmadığının ve piyasa rayiçlerine uygun bulunup bulunmadığının bilirkişi raporuyla açıklığa kavuşması nedeniyle alacak likid sayılamayacağından ve davalı borçlu itirazında haksız kabul edilemeyeceğinden şartları oluşmayan icra inkâr tazminatı isteminin reddi yerine kabulü doğru olmamıştır....
Maddesinde ayıplı hizmetin tarifi yapılmış, 15. Maddesinde de ayıplı hizmet karşısında tüketicinin seçimlik haklarının neler olduğu teker teker sayılmıştır. Davada ayıplı hizmet verildiği sabit olmakla beraber çözümlenmesi gereken husus ayıplı hizmetin davalıya ihbarının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Mahkeme davada ayıplı değil eksik ifa bulunduğundan dolayı ayıp ihbarı yapılmasının gerekmediğini gerekçesinde belirtmiştir. İfa, borçlanılmış olan edimin yerine getirilmesi suretiyle borcun sona erdirilmesidir. Şayet ifa gereği gibi yerine getirilmezse eksik ifa kavramı gündeme gelir. Geçmişte özellikle Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin içtihatlarında ayıp kavramı ile eksik ifa kavramı birbirinden ayrı tutulmuş ve her iki duruma da farklı hukuki düzenlemeler uygulanmıştır....
Mahkememizin 19/12/2023 tarihi duruşma ara kararı uyarınca taraf itiraz ve beyanlarının değerlendirilmesi için talimat mahkemesi aracı kılınmaksızın uyap üzerinden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişilerce düzenlenen 10/02/2024 tarihli ek raporda sonuç olarak;dava konusu ürünlerin kullanılamayacak derecede ayıplı oldukları, ayıp ihbarının süresinde yapıldığı, davacının “sözleşmeden dönme” hakkını kullanabileceği görüşü açıklanmıştır. Tarafların fatura kesilen ürünlerin miktarı ve fatura bedelleri hususunda ihtilaf bulunmamakla birlikte ihtilaf davacı tarafından üretilip satılan ürünlerin ayıplı olmadığı ayıplı ise ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır. "Meydana getirme (imal) unsuru eser sözleşmesi ile satım sözleşmesi arasındaki en önemli farktır....
Taraflar arasında 19/06/2012 tarihli basketbol, voleybol sahası ve tenis kortu altyapı ve tartan zemin kaplama işini konu alan eser sözleşmesi düzenlenmiş olup, davacı yüklenici, davalı ise taşerondur. Davacı tarafça işin ayıplı olması nedeniyle yapılan tamir masraflarından dolayı zararın oluştuğu, ayrıca davalının fatura düzenlememesi nedeniyle kendisinin vergi indiriminden faydalanamadığı ileri sürülerek, davalıya verilen çek ve çeke dayalı icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istenmiş, davalı taraf ise işin ayıplı olmadığını ve kendisine ayıp ihbarı da yapılmadığını, müvekkilince fatura düzenlenmemiş olmasının davacıya alacak hakkı vermeyeceğini savunmuştur. Ayıp iddiası yönünden ispat külfeti davacıda olup, davacı söz konusu ayıplı kısmın tamirinden önce bir delil tespiti yaptırmamış, aradan geçen uzun yıllar nedeniyle ayıplı imalatın yerinde tespitinin de mümkün olmayacağını belirterek mahkemece belirlenen keşif masrafını da yatırmamıştır....
Araç tamir ve bakım sözleşmeleri TBK'nın 470 vd. md anlamında eser sözleşmesi niteliği arz etmektedir. TBK'nun 470 maddesinde Eser Sözleşmesi:"Yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir" şeklinde tanımlanmıştır. Eser sözleşmesinde, işin uzmanı sayılan yüklenici, yapımını yüklendiği işi, özen borcu gereği olarak fen ve sanat kurallarına, sözleşme hükümlerine, kendisine duyulan güvene ve beklenen amaca uygun şekilde yapmakla yükümlüdür. Eser sözleşmelerini diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran önemli hususlardan birisi sonuç sorumluluğu, yani tarafların iradeleri doğrultusunda yüklenici tarafından bir sonucun meydana getirilmesi taahhüdüdür. Zira; eser sözleşmesinde bir eserin, sonucun yaratılıp teslim edilmesi borcu altına girilmektedir. Bu borcun altına giren taraf yani yüklenici, işin mahiyeti gereği işi sadakat ve özenle yerine getirmek zorundadır....
Yargılama sırasında yaptığı ıslahıyla da; ayıplı ve eksik ürün bedeline ilişkin talebinin 37.650,00 TL olduğunu, geç teslim sebebiyle cezai şarta ilişkin ise 38.000,00 TL'lik talebinin bulunduğunu, tespit tarihinden itibaren de faize hükmedilmesini talep ettiklerini ifade etmiştir. DAVALININ CEVABI : Davalı tarafın davaya cevap vermediği anlaşılmıştır. DELİLLER ve GEREKÇE: Dava konusu alacağın taraflar arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Yüklenici sözleşme kapsamında imalatı yerine getirdiğini iş sahibi de bunun karşılığı olan bedelin ödendiğini ispatla yükümlüdür. 02/07/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre boy kesme üretim hattının ayıplı olduğu, ayıplı imalatların toplam bedelinin 37.650,00 TL KDV dahil olduğu rapor edilmiştir....
Nitekim, Yargıtay Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 29.11.2012 günlü ve 2012/3777 E.-2012/4472 K.sayılı ilamı ile gemi tamirinden kaynaklanan davaların temyiz inceleme görevinin Yargıtay 15.Hukuk Dairesine ait olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle, dosyanın temyiz inceleme dairesi olan Yargıtay 15.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....