Bağımlılık iş sözleşmesinin belirleyici unsurudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 470 maddesinde "Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir." tanımı yapılmıştır. Tanımdan hareketle; eser sözleşmesinin unsurlarının, bir eserin meydana getirilmesi, eser meydana getirmeye karşılık ücret ödenmesi veya ücret ödemenin vaad edilmesi, tarafların meydana getirilecek eser ve karşılığında ödenecek ücret konusunda anlaşmaları olduğu söylenebilir. Eser sözleşmesinde yüklenici kural olarak işi, iş sahibine bağımlı olmaksızın serbestçe yaptığı halde, hizmet sözleşmesinde işçi, sadece belirli veya belirsiz bir süre için "zaman" itibariyle işverene bağımlı olarak ve onun direktifi altında çalışır. İşçi, işverene karşı bağımlı bir halde çalışırken, yüklenici iş sahibine karşı daha bağımsız bir durumdadır....
Noterliğinde 11/09/1995 tarihinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptıkları görülmüştür. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 470. maddesi uyarınca; Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi de bir tür eser sözleşmesi olup bu sözleşmede yüklenici yapacağı inşattan bir kısım bağımsız bölümü arsa sahibine vermeyi, arsa sahibi ise arsanın bir miktar hissesinin tapusunu yükleniciye devretmeyi yüklenir. Ayrıca anılan Kanun'un 61. maddesine göre, birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır. Somut olayda, dava dışı yüklenici ile arsa sahipleri arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanmış, inşaatın yapımı sırasında davacıya ait ağaçlar, kavaklar, su kuyusu ve kömürlük zarara uğramıştır....
Hukuk Dairesi’nin 02.05.2014 tarih 2014/4898 Esas, 2014/7007 Karar sayılı ilâmı ile onandığını belirterek ödenen tazminatın davalıdan rücuen tahsilini talep etmiş, davalı; su basmasının nedeninin davacının ekiplerinin çalışması sırasında meydana geldiğini, sözleşmenin ifası sırasında yapılan çalışmalar ile meydana gelen olay arasında illiyet bağı bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. 492 sayılı Harçlar Kanunu hükümlerine göre: Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanları, yargı harçlarına tabidir (2. md.). Yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nev'i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınır (15. md.). Değer tayini mümkün olan hallerde dava dilekçelerinde değer gösterilmesi mecburidir. Gösterilmemişse davacıya tespit ettirilir. Tespitten kaçınma halinde, dava dilekçesi muameleye konmaz (16/3. md.)....
Dava, eser sözleşmesine konu edimin eksik ifası nedeniyle peşinat olarak ödenen bedelinin ve taraflar arasında imzalanan protokol uyarınca cezai şartın tahsili isteğine ilişkindir. 6098 Sayılı TBK'nın 470. maddesi, "Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir." hükmünü; aynı kanunun 471. maddesi, "Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır. Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir....
İş kazası; maddede belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelen ve sigortalıyı hemen ve sonradan bedence ve ruhça arızaya uğratan olay olarak tanımlanabilir. Hizmet akdi Borçlar Kanununun 393-447. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, ayrıca İş Kanunlarında da hizmet akdini düzenleyen çeşitli hükümler yer almaktadır. İstisna akdi Borçlar Kanununun 470.maddesinde “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir” şeklinde tanımlanmaktadır. Müteahhit, iş sahibi ile akdi ilişkiye girerken bir sonuç (eser) meydana getirmeyi taahhüt etmektedir. Bu anlamda eser, bir iş görme faaliyetinin maddi veya maddi olmayan sonucudur. Ücret belli bir süre çalışıldığı için değil, netice için ödenmektedir. İstisna akdinde ekonomik risk müteahhit tarafından yüklenirken, hizmet akdinde işveren tarafından karşılanacaktır. Hizmet akdini karakterize eden unsurlar; “ücret”, “bağımlılık” ve “zaman” olarak sıralanabilir....
Sigorta poliçesi özel şartlarının 1. maddesinde de açıkça ifade edildiği üzere, sadece mutaden yapılan işin ifası sırasında meydana gelen zararlar teminat altına alınmış olup müteveffanın vefatı sırasında ifa ettiği çelik konstrüksiyon işi, sigortanın faaliyet konusunu oluşturan mutat iş kapsamında bulunmadığından, doğan zarar sigorta teminatı dışında olup davanın reddi gerekmektedir. Davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz isteminin kabulü yerine yerel mahkeme kararının yazılı gerekçe ile bozulması doğru olmadığından, davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairenin farklı gerekçe ile bozma kararının kaldırılarak kararın yukarıda yazılı gerekçe ile bozulması gerekmiştir....
HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda; Dava, eser sözleşmesinin ifası sırasında üçüncü kişiye verilen zararın rücuen tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında 23.11.2011 tarihinde imzalanan protokol başlıklı sözleşme imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğindedir. Uyuşmazlığın, eser sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir....
Davacı şirketin yabancı olması nedeniyle taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin belirlenmesinde yabancılık unsuru dikkate alınarak 11 Nisan 1980 tarihli Milletlerarası Taşınır Mal Satımına İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi, (CISG ) ( United Nations Convention on Contracts for the International Sale of Goods ) uygulamadaki yaygın adıyla Viyana Satım Sözleşmesi hükümlerinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira 1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90.maddesinin son fıkrası gereğince Viyana Satım Sözleşmesi kanun hükmündedir. 1 Ağustos 2011 tarihinde Türkiye bakımından da yürürlüğe giren bu sözleşme, yabancı unsurlu satım sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklara doğrudan uygulanacak olup Türkiye Sözleşme’yi herhangi bir çekince koymadan kabul etmiştir. Viyana Satım Sözleşmesi (CISG), milletlerarası taşınır malların satımına ilişkin sözleşmelerin kuruluşu, ifası ve sona ermesi hakkında hükümler içermektedir....
Davacı şirketin yabancı olması nedeniyle taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin belirlenmesinde yabancılık unsuru dikkate alınarak 11 Nisan 1980 tarihli Milletlerarası Taşınır Mal Satımına İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi, (CISG ) ( United Nations Convention on Contracts for the International Sale of Goods ) uygulamadaki yaygın adıyla Viyana Satım Sözleşmesi hükümlerinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira 1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90.maddesinin son fıkrası gereğince Viyana Satım Sözleşmesi kanun hükmündedir. 1 Ağustos 2011 tarihinde ... bakımından da yürürlüğe giren bu sözleşme, yabancı unsurlu satım sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklara doğrudan uygulanacak olup Türkiye Sözleşme’yi herhangi bir çekince koymadan kabul etmiştir. Viyana Satım Sözleşmesi (CISG), milletlerarası taşınır malların satımına ilişkin sözleşmelerin kuruluşu, ifası ve sona ermesi hakkında hükümler içermektedir....
Davacı şirketin yabancı olması nedeniyle taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin belirlenmesinde yabancılık unsuru dikkate alınarak 11 Nisan 1980 tarihli Milletlerarası Taşınır Mal Satımına İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi, (CISG ) ( United Nations Convention on Contracts for the International Sale of Goods ) uygulamadaki yaygın adıyla Viyana Satım Sözleşmesi hükümlerinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira 1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90.maddesinin son fıkrası gereğince Viyana Satım Sözleşmesi kanun hükmündedir. 1 Ağustos 2011 tarihinde Türkiye bakımından da yürürlüğe giren bu sözleşme, yabancı unsurlu satım sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklara doğrudan uygulanacak olup Türkiye Sözleşme’yi herhangi bir çekince koymadan kabul etmiştir. Viyana Satım Sözleşmesi (CISG), milletlerarası taşınır malların satımına ilişkin sözleşmelerin kuruluşu, ifası ve sona ermesi hakkında hükümler içermektedir....