Davalının kadastro tespiti öncesi gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine istinaden edindiği hakkını daha sonra yapılan kadastro tespiti sırasında 3402 S.Y.nın 13/b fıkrası aracılığıyla a bendi hükmü uyarınca kişisel hakkını mülkiyete çevirmediği ve tespitin kesinleşmesinden itibaren aynı yasanın 12/3 maddesinde öngörülen hak düşürücü süre içeresinde sözleşmeden kaynaklanan kişisel hakkını ileri sürmediği, taşınmazda hak düşürücü sürenin geçmiş olması karşısında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan bir mülkiyet hakkı bulunmamaktadır. Davalının, dava konusu taşınmazda ayni ve şahsi bir hakkı bulunmamaktadır....
Davacı, paylı maliklerden ... ve ...’nin davalı ile ortak mirasbırakanları olduğunu, bir kısım ... ve ... mirasçılarından paylarını 02.02.2007 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığını, ne var ki, taşınmazın bütünüyle diğer davalı ... tarafından kullanıldığını belirterek hem ... ve ...’den intikal eden miras payına hem de bunların bazı mirasçılarının satış vaadine dayanarak elatmanın önlenmesi ile tapu iptali tescil isteminde bulunmuştur. Kuşkusuz, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşların payına elatmalarının önlenmesini her zaman isteyebilir. Ancak, o paydaşın taşınmazda payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa elatmanın önlenmesi davası dinlenemez....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, kayden maliki oldukları 1718 ada, 6 parsel sayılı taşınmazda yer alan 9 nolu dükkânı davalının haksız biçimde kullandığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuşlardır. Davalı, çekişmeli taşınmazı, yükleniciden satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığını ancak tapuda devir yapılmadığını, taşınmaz için zorunlu ve faydalı giderler yaptığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; davacıların kayden malik oldukları çaplı taşınmazı, davalının haklı ve geçerli bir neden olmaksızın kullandığı, davalının yükleniciye karşı alacak davası açma hakkının bulunduğu, satış vaadi sözleşmesinden kaynaklı şahsi hakkın ayni hak sahiplerine karşı ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, düşüncesi alındı....
Eldeki davada da davacı usulünce düzenlenmiş satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan kişisel hakkını davalıya karşı ileri sürerek kendisine satışı vaad edilen ve teslim edilen taşınmazı davacının zorla girerek kullandığını ileri sürmektedir. Gerçekten de, satış vaadi sözleşmesi düzenlendikten sonra davacı sözleşmeye konu taşınmazı kiraya vermiş, icra marifetiyle kira bedellerinin ödenmemesi nedeniyle kiracıyı tahliye ettirmiş ve yine icra vasıtasıyla anahtarda teslim edilmek suretiyle taşınmazın zilyetliğini kazanmıştır. Davalı bu aşamadan sonra dava konusu bağımsız bölüme yerleşmiş ve taşınmaz halen onun kullanımındadır. Davalı da savunmasında taşınmazı biçimine uygun satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığını belirtmiş, sözleşmeyi sunmuş, ayrıca sözleşmeden kaynaklanan bu hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açtığını da belirtmiştir....
Bağlı olduğu taşınmazla beraber satış vaadi sözleşmesine konu teşkil ederlerse de yalnız başına satış vaadi sözleşmesinin konusu olamazlar. Bu tür malların bağlı olduğu esas taşınmaz ile birlikte taşınmaz satış vaadi sözleşmesine konu olabilmeleri bir zorunluluk değil yasal bir sonuçtur. Somut olaya gelince; dava konusu 736 parsel sayılı taşınmaz tapuda kargir ahır ve ev müştemilatı vasfı ile dava dışı kişler adına kayıtlıdır. Talep, 736 parsel sayılı taşınmazda bulunduğu belirtilen kargir ahır ve ev vasfındaki binalara yöneliktir. Satış vaadi sözleşmesine konu olamayacak bir muhdesatın temliki geçersiz olduğundan, muhdesattan kaynaklanan şahsi hakkın temlikine dayanılarak elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talep edilmesi mümkün değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan) K A R A R Dava, sözleşme hukukundan kaynaklanan, sözleşmenin feshi nedeni ile el atmanın önlenmesi istemine ilişkin olmakla, Yargıtay Başkanlar Kurulunun 10.01.2020 tarihli ve 1 sayılı kararı ile hazırlanan, 23.01.2020 tarihli ve 2020/1 kararı ile Yargıtay Büyük Genel Kurulunca kabul edilen, 28.01.2020 tarihli ve 31022 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.02.2020 günü yürürlüğe giren Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (3.) Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Davanın açıklanan bu niteliğine göre dosyanın Yargıtay (3.) Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 29.03.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ-ECRİMİSİL Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 20.01.2017 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 27.01.2017 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 13.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE,27.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı, davacıların bakiye bedeli zamanında ödemediklerini ve satış vaadi sözleşmesinin 25.12.2002 tarihli ihtarname ile feshedildiğini savunmuş, birleştirilen davada ise, satış vaadi sözleşmesinin feshedildiğinin tespiti ile elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemiştir. Mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleştirilen davada ise, satış vaadi sözleşmesinin feshedildiğinin tespiti ile elatmanın önlenmesi isteminin reddine, ecrimisil isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmişlerdir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre davalı-davacı ...’ın tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş ve reddi gerekmiştir. 2- Davacı- davalılar ... ve ... temyiz itirazlarına gelince; Davacılar dava konusu bağımsız bölümleri davalı ile yaptıkları 12.02.2002 tarihli satış vaadi sözleşmesine dayanarak kullanmaktadırlar....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan kişisel hakka dayalı elatmanın önlenmesi ve yıkım istemine ilişkindir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 09.02.2012 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2012 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 14.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden 14.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,16.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Dava; 21 nolu arsa nitelikli ancak üzerinde iki blok halinde bina mevcut olan parselde, dava dışı müteahhit ve arsa sahipleri arasında imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesi sonucu; müteahhitten gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile 5.kat 12 nolu bölümü satın alan ve daha sonra bu sözleşmeye dayalı açtığı tapu iptali ve tescil davasında 21 nolu parselde 5.kat 12 nolu bölüm karşılığı olarak pay sahibi olan davacı ile arsa sahiplerinden gayrımenkul satış vaadi sözleşmesi ile ana taşınmazda 1/20 hisse satın alan ve halen 7/240 pay sahibi olan davalı arasında elatmanın önlenmesi ve ccrimisil istemlerine ilişkindir. Somut olayda davacı; evvelce Şişli 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1993/753 Esasında görülen ve eldeki davada dava dışı olan müteahhite karşı açmış olduğu davada gayrımenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak 21 nolu parselde 5.kat 12 nolu bölümün karşılığı olarak pay sahibi olmuştur....