Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez. Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Davacının sübjektif ve aşırı duyarlılığı ile değil, objektif her normal insanın duyarlılığına göre elatmaya katlanıp katlanamayacağı araştırılmalı; sonuçta katlanılabilir, hoşgörü sınırlarını aşan bir zarar veya elatmanın varlığı tespit edildiği takdirde mülkiyet hakkının taşkın olarak kullanıldığı sonucuna varılmalıdır....
Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava ve birleştirilerek görülen dava; çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, eski hâle getirme; olmadığı takdirde tazminat isteklerine ilişkindir. Asıl davanın davacıları ile birleştirilen davanın davacısı, maliki bulundukları 195 ve 230 sayılı parsellere komşu olan 31 sayılı parselde davalılar tarafından başlanılan inşaat çalışmalarından ötürü binalarında çökme, çatlama ve dökülmeler meydana geldiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesine ve eski hale getirilmesine, aksi hâlde tazminata karar verilmesini istemişlerdir. Davalılar, gerekli önlemleri aldıklarını, iddia edilen zararların kendilerinden kaynaklanmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır....
Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden malik olduğu 11106 ada, 3 parsel sayılı taşınmaza davalıların camekan ve sera yapmak, 11108 ada, 4 parselden de haklı ve geçerli bir neden olmaksızın ''sulama arkı'' geçirmek suretiyle müdahale ettikleri, taşınmaz değerinin düşmesine yol açtıkları, sözlü uyarılardan sonuç alamadığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi, yıkım, eski hale getirme ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir. Davalılar, tecavüzlü durumun imar uygulaması ile oluştuğunu, 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca kaim bedel ödenmeksizin elatmanın önlenmesi, yıkım ve eski hale getirme talebinin dinlenemeyeceğini, ecrimisile karar verilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ,YIKIM,TAZMİNAT,ESKİ HALE GETİRME Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakanın maliki olduğu 3764 parsel sayılı taşınmazda bulunan binanın 3. kat üstüne, davalıların taşkın olarak yapılandıklarını, çatıdan yağmur sularının aktığını, maddi manevi zarara uğradıklarını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, yıkım ve 2.000TL maddi, 1.000 TL manevi tazminata karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlar, karşı davalarında ise; her iki binanın arasındaki havadanlığa davacının müdahale ettiğini belirterek, elatmanın önlenmesi ve eski hale getirilmesini istemişlerdir....
Davaya konu olayda davacı, davalının kendi taşınmazı üzerine ruhsatsız yani imara aykırı olarak yaptığı yapının taşınmazına zarar verdiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve kal istemiştir. Davalının kendi taşınmazı üzerine yaptığı yapının salt ruhsatsız olduğu, imara aykırı bulunduğu ileri sürülüp, TMK’nun 737. maddesi uyarınca yıkım ve eski hale getirme istenemez. Yapının imara aykırı olması yanında bir zararın doğması da şarttır. Salt imara aykırılık, idari mercileri ve idare mahkemelerini ilgilendiren bir husustur. Somut olaya gelince; davacı ... tarafından ve bu dava ile birleştirilen davacı ... tarafından açılan asıl ve birleştirilen her iki davada da taraflar imar mevzuatına aykırılık nedeniyle elatmanın önlenmesi ve kal talep etmiş, komşuluk hukukundan kaynaklanan bir itiraz ileri sürülmemiştir. Salt imara aykırılık bulunması komşuluk hukukundan kaynaklanan hakların zedelendiği anlamına gelmez....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ VE ESKİ HALE GETİRME -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava, kamulaştırmasız elatılan taşınmaz nedeniyle elatmanın önlenmesi, eski hale iade ve tazminat, eski hale iadesinin mümkün olmaması halinde ise taşınmaz bedelinin tazminat ile birlikte tahsiline karar verilmesi istenilmiştir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 09.02.2012 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2012 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 5.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden 5.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,14.5.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez. Zarar tehlikesinin belirlenebilmesi için mahkemece öncelikle taraflara ait taşınmazların tapu kayıtları ile çap ve krokileri getirtilmeli, yapılacak keşifte, kadastro mühendisi veya tapu fen memuru bilirkişi yanında davanın niteliğine, tarafların iddia ve savunmalarına göre, en uygun ihtisas grubu ve meslek erbabından seçilecek bilirkişiler hazır bulundurulmalı; düzenlenecek bilirkişi raporlarında, alınması gereken önlemler ile tazminat, ecrimisil, yıkım ve eski hale getirme istekleri varsa, bunlar gerekçeli olarak gösterilmelidir. Davacının zararının önlenmesi esas olmakla birlikte, davalıya da en az zarar verecek veya külfet yükleyecek önlem veya önlemler belirtilmelidir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ, TAZMİNAT VEESKİ HALE GETİRME Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden maliki bulunduğu 214 ada 5 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki fıstık ağaçları ve bağ omcalarının sökülmek ve enkaz dökülmek suretiyle davalı tarafından yol yapıldığını ve davalının arazisinde bulunan elektrik direklerini dava konusu taşınmaz üzerine alarak elektrik hattı geçirdiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, eski hale getirme ve tazminat istemiştir. Davalı, taşınmazdaki ağaçların sökülmesi ve yolun açılması olayı ile bir ilgisinin olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur....
Yöresel bir örf ve adetin mevcudiyetinden söz edilebilmesi için, o yörenin doğal ve ekonomik koşullarına, toplumun kültür seviyesine, telakkilerine, gelenek ve göreneklerine göre oluşan ve uzun süredir devam eden, pek çok kimse tarafından kabul edilen bir durumun söz konusu olması gerekir. Münferit ve devamlı olmayan olaylar örf ve adetin mevcudiyetini göstermez. Hakim örf ve adetin tespitinde, yerel bilirkişi ve tanıkların bilgilerinden, gerektiğinde uzman bilirkişi görüş ve raporundan yararlanacak, hak ve nesafet kuralını göz önünde tutacaktır. Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 31.1.2006 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 29.6.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava mera vasıflı taşınmaza elatmanın önlenmesi ile meranın eski hale getirilmesi bedeli ve ot bedelinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili istemi ile açılmış, davalı davanın reddini savunmuştur....