Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 30.03.2010 ve birleştirilen davada 24.11.2010 gününde verilen dilekçeler ile asıl davada elatmanın önlenmesi ve kal, birleştirilen davada temliken tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine dair verilen 05.01.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı-birleştirilen dava davacısı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Asıl davada dava; elatmanın önlenmesi ve kal, birleştirilen dava ise; temliken tescil istemine ilişkindir. Davacılar vekili; davacıların 115 ada 44 parsel sayılı taşınmazda hissedar olduklarını, davalının taşınmazlarına bina yaptığını, haksız müdahalenin men'i ile yapının kal'ini talep etmiştir....
Davalı ..., davacıların dava açmakta hukuki yararının olmadığını, haksız elatmanın bulunmadığını, davanın reddini savunmuştur. Davalı Hazine, davacıların gerçek kişi olduğunu dava açmakta hukuki yararlarının olmadığını, dava konusu taşınmazın deniz kıyısında fakat kıyı kenar çizgisi dışında kaldığını davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu 7962 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile "kumluk" vasfıyla sınırlandırılmasına, elatmanın önlenmesi ve kal davası yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Hükmü davalılar temyiz etmiştir. Uyuşmazlık Türk Medeni Kanununun 715. maddesine ve 3621 sayılı Kıyı Kanununa dayanılarak açılan tapu iptali ve terkin, elatmanın önlenmesi ve kal istemlerine ilişkindir. Gerçekten mahkemenin doğru olarak saptandığı üzere, önemli olan kıyı kenar çizgisinin yöntemince belirlenmesidir....
Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez. Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak, normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir....
Nitekim, 22/2-a maddesi Yönetmeliğinin (Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu Sicilinde Gerekli Düzeltmelerin Yapılmasında Uyulacak Usûl ve Esaslara İlişkin Yönetmelik) 9/a maddesinde, genel mahkemelerden aktarılması gereken davalar, "sınır veya yüzölçümüne yönelik" davalar olarak açıklanmıştır. Genel mahkemede “elatmanın önlenmesi” istemiyle açılan davalar, kadastro çaplarının uygulanması ile sonuca bağlanacak davalar olup, bu davalar sonucunda taşınmazların çaplarının ve yüzölçümlerinin değiştirilmesine karar verilmez. Başka bir anlatımla, elatmanın önlenmesi davası sonucu verilen hüküm, taşınmazların kadastral sınırlarını (çaplarını) değiştirmez. Bu nedenle elatmanın önlenmesi davaları, uygulama kadastrosu nedeniyle kadastro mahkemesine aktarılması gereken davalardan değildir....
Nitekim, 22/2-a maddesi Yönetmeliğinin (Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu Sicilinde Gerekli Düzeltmelerin Yapılmasında Uyulacak Usûl ve Esaslara İlişkin Yönetmelik) 9/a maddesinde, genel mahkemelerden aktarılması gereken davalar, "sınır veya yüzölçümüne yönelik" davalar olarak açıklanmıştır. Genel mahkemede “elatmanın önlenmesi” istemiyle açılan davalar, kadastro çaplarının uygulanması ile sonuca bağlanacak davalar olup, bu davalar sonucunda taşınmazların çaplarının ve yüzölçümlerinin değiştirilmesine karar verilmez. Başka bir anlatımla, elatmanın önlenmesi davası sonucu verilen hüküm, taşınmazların kadastral sınırlarını (çaplarını) değiştirmez. Bu nedenle elatmanın önlenmesi davaları, uygulama kadastrosu nedeniyle kadastro mahkemesine aktarılması gereken davalardan değildir....
-KARAR- Dava, miktar fazlasına ilişkin tapu iptali ve tescil, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir. Mahkemece, tespit dayanağı Kütahya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1009/675 Esas, 1997/737 sayılı dosyasında hükme esas alınan krokinin uygulanarak davanın kabul edilmiş olması doğrudur. Bilindiği üzere; elatmanın önlenmesi isteği, yıkım isteğini kapsamaz ise de, yıkım, elatmanın önlenmesini kapsar. Somut olayda, hazine sadece miktar fazlası yönünden iptal, tescil, elatmanın önlenmesi ve yıkım istemiş, mahkemece de fen bilirkişisi krokisinden (K) ile gösterilen bölüm yönünden iptal ve tescile ve yıkıma karar verilmiştir. Yukarıda da değinildiği gibi yıkım isteği, elatmanın önlenmesi isteğini kapsadığından, ayrıca elatmanın önlenmesine ibaresinin kullanılmamış olması, sonuca etkili değildir....
-KARAR- Dava, miktar fazlasına ilişkin tapu iptali ve tescil, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir. Mahkemece, tespit dayanağı Kütahya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1009/675 Esas, 1997/737 sayılı dosyasında hükme esas alınan krokinin uygulanarak davanın kabul edilmiş olması doğrudur. Bilindiği üzere; elatmanın önlenmesi isteği, yıkım isteğini kapsamaz ise de, yıkım, elatmanın önlenmesini kapsar. Somut olayda, hazine sadece miktar fazlası yönünden iptal, tescil, elatmanın önlenmesi ve yıkım istemiş, mahkemece de fen bilirkişisi krokisinden (K) ile gösterilen bölüm yönünden iptal ve tescile ve yıkıma karar verilmiştir. Yukarıda da değinildiği gibi yıkım isteği, elatmanın önlenmesi isteğini kapsadığından, ayrıca elatmanın önlenmesine ibaresinin kullanılmamış olması, sonuca etkili değildir....
Gerçekten, incelenen tapu kayıt örneğinden; 324 ada 60 sayılı parsel üzerindeki binada, davalının malik olmadığı görülmektedir. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 35.maddesi hükmüne göre, ana gayrimenkulün gayesine uygun olarak kullanılması, korunması, bakım ve onarımı için gereken tedbirleri almak yöneticinin görevleri arasındadır. Davacı yönetici, anılan hükme dayanarak davalının, ana gayrimenkule, binadaki 19 numaralı kömürlüğe inen merdiveni ve kömürlükleri yıkarak müdahale ettiğini iddia etmek suretiyle, vaki elatmasının önlenmesini istemiştir. Ana gayrimenkulün tasdikli projesine aykırı davranarak, haksız elatmanın önlenmesi yönetici tarafından haksız elatan her kimse ona karşı açılacak davada talep edilebilir. Burada önemli olan, davalının haksız bir elatmasının var olup olmadığını tespit etmektir. Kuşkusuz bunu ispat yükü de davacı yöneticiye düşer....
Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK'nın 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı Kararı). 5. Eldeki davada ise elatmanın önlenmesi istemi yönünden davalının haksız kullanımının bulunduğu, ecrimisil istemi yönünden de kötüniyetli zilyet olduğu hususları ispatlanamamıştır. 3....
Meradan yararlanma hakkı olan köy ve belediyeler yoksun kaldıkları yararlanma nedeniyle haksız elatmanın kaldırılmasını, hayvanlarının yararlanamaması sebebiyle ot bedelini, mülkiyet hakkı sahibi olan Hazine ise haksız elatmanın giderilmesi ve bunun dışında 4342 sayılı Mera Kanununun 4/4 maddesine dayanarak meralarda meydana gelen tahribat sebebiyle eski hale getirme masraflarının tahsilini haksız eylem sahibinden isteyebilir. Başka bir ifade ile köy ve belediyelerin eski hale getirme masraflarını, Hazinenin de ot bedelinin tahsilini talep etmesine olanak yoktur. Ecrimisil, 08.03.1950 günlü ve 22/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre haksız eylemden doğan bir işgal tazminatıdır. Meraların haksız kullanılması nedenine dayanılarak yararlanma hakkı bulunan köy veya belediye ot bedelinin, mülkiyet hakkı sahibi olan Hazine ise, meralarda meydana gelen tahribat sebebiyle eski hale getirme masraflarının tahsilini haksız eylem sahibinden isteyebilir....