Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – Görülmekte olan dava sonucunda; dava konusu; cilt no 106 sahife 99 ve sıra no ...' de kayıtlı, 07.04.1971 tarihli 35.500 m2'lik taşınmazın tapu kaydının kadastro çalışmaları sonucu 113 ada ... parsel olarak tedavül gördüğü belirtilip, bu ada ve parsel numaralarına ait tapu kaydı iptal edilmiştir. Ne varki söz konusu tapu kaydı ve dayanak belgeleri dosya içerisinde bulunmamaktadır. Bu nedenle; 113 ada ... parselin itirazlı olsada aktif ya da pasif tapu kaydı, kadastro tutanağı ile dayanak belgelerinin ilgili ......

    Bu durumda; davanın tapu iptal tescil ve el atmanın önlenmesi davası yanı sıra, 2/B işlemine itiraza dönüştüğü kabul edilmelidir. . 6831 sayılı Orman Yasasının değişik 11. madde hükmü gözetilerek, uyuşmazlığın çözümünde Kadastro Mahkemesi görevlidir. Görev kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Bu nedenle, mahkemece tapu iptal tescil ve el atmanın önlenmesi davası elde tutularak, 2/B uygulamasına itiraz davası yönünden Kadastro Mahkemesin görevli olduğu için, 2/B uygulamasına itiraz davası yönünden dosyanın ayrılarak, 2/B uygulamasına itiraz davasında görevsizlik kararı verilmesi, dava konusu taşınmazın orman niteliğini yitirip yitirmediğinin saptanması bakımından Kadastro Mahkemesinin vereceği kesinleşen kararın beklemesi, ondan sonra doğacak sonuca göre bir karar verilmesi gereklidir. Açıklanan husus gözetilmeden ve davalar ayrılmadan davanın tümü yönünden görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....

      Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 10.01.2020 tarihli ve 1 sayılı kararı ile hazırlanan, 23.01.2020 tarihli ve 2020/1 kararı ile Yargıtay Büyük Genel Kurulunca kabul edilen, 28.01.2020 tarihli ve 31022 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.02.2020 günü yürürlüğe giren Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, “Kadastro sonucu oluşan tapu kayıtlarının, kadastro öncesi nedenlere dayanılarak iptal ve tescili istemiyle açılan davalara...,” ilişkin hüküm ve kararlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (16.) Hukuk Dairesinin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 15.04.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

        içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle Anayasanın 2 ve 35. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir....

          içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle Anayasanın 2 ve 35. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir....

            azalışı verilemeyeceğini, ecrimisl hesabı yapılamayacağını, davacının el atamanın varlığını ispatlayamadığını, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

            Esas sayılı dosyası ile 13/12/1971 tarihinde hasımsız olarak açılan dava sonucunda taşınmazın 930,00 m2'lik kısmının (ifrazen oluşan 344 parsel) 221 sayılı Yasa hükümleri uyarınca idare adına tesciline karar verildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar dava konusu taşınmaz 221 sayılı yasa uyarınca hükmen davalı idare adına tescil edilmiş ise de, bu dava hasımsız olarak yürütüldüğünden idare adına yapılan tescilin yolsuz tescil niteliğinde olduğu, davacının murisinin taşınmaza 09/09/1969 tarihinde kadastro tespiti sonucu malik olduğu ve dava açma hakkının da bu tarihte elde edildiği, mahallinde yapılan keşif sonucu alınan raporlara göre taşınmaza fiilen el atıldığının da sabit olduğu anlaşıldığından, mahkemece alınan raporlar denetlenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı gerekçeyle ret kararı verilmesi, Doğru görülmemiştir....

              Yukarıda izah edildiği ve Mahkemece de kabul edildiği üzere kadastro sonucu Hazine adına oluşan tapu kaydı çeşitli nedenlerle el değiştirmiştir. Kayıtta taşınmazın davalı olduğuna dair bir şerh olmadığı gibi intikaller sırasında usulüne uygun olarak açılmış bir davada bulunmamaktadır. Ayrıca, davacı tarafın ileri sürdüğü gibi olayda tapuya güven ilkesinin uygulamasını önleyecek çifte tapu durumu da söz konusu değildir. Zira davacıların dayandığı tapu kaydı ile kadastro ile oluşan ve davalı tarafın dayandığı tapu kayıtlarının aynı kütükte kayıtlı olmaması 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/4. maddesinde ifade edildiği üzere davacılann tapusunun işleme tabi kayıt niteliğini kaybetmiş olmaları nedeniyle çifte tapu durumunun varlığından söz edilemez. Bu itibarla tapuya güven ilkesinin uygulama imkânının bulunup bulunmadığının araştırılıp tartışılması gerekir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilirken bu hususun düşünülmemesi de isabetli bulunmamaktadır....

                Her ne kadar bu taşınmaz, Gümüşhane Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.12.2003 tarih ve 1999/30 esas, 2003/391 sayılı derecaatten geçerek kesinleşen kararı ile 440 m² olarak davacı adına tesciline hükmedilmiş ise de; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesi uyarınca, burada belirtilen hak düşürücü süre içinde dava açılıp, bu kadastro tespiti ve tapu iptal edilmediği sürece kadastro tutanağında belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere kadastrodan önceki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağından, Asliye Hukuk Mahkemesinden alınan kararın artık hukuki bir kıymeti kalmamıştır....

                  Ancak Orman Yönetimi, davalının el atmasının önlenmesini de istediği ve mahkemece davanın kabulüne karar verildiği halde mahkemece maddi yanılgı ile davalının el atmasının önlenmesine karar verilmemesi doğru değil ise bu durum hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden ayrıca 19.01.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yayımı tarihinde yürürlüğe giren 6099 Sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 Sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesinde “Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu ve kuruluşları tarafından kayıt lehdarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekalet ücreti dahil yargılama giderine hükmolunmaz” ve yine 6099 Sayılı Yasanın 17. maddesi ile 3402 Sayılı Yasaya eklenen Geçici 11. maddesinde “Bu Kanununun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekalet ücreti dahil yargılama giderleri içinde uygulanır” hükümleri uyarınca davalı aleyhine...

                    UYAP Entegrasyonu