Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kadastro Mahkemesinin 2002/5-18 sayılı kararı ile iptal edilen 2/B parseli olup olmadığı yönünde araştırma yapılması, çekişmeli taşınmazın mahkeme kararıyla iptal edilen ve orman olarak tescil edilen 2/B parseli içinde kaldığı anlaşıldığı takdirde kullanım kadastrosu sonucu oluşan tapu kaydının geçerli olmayacağının düşünülmesi, aksi halde taşınmazın orman sınırları dışına çıkarılma işlemi kesinleştiğinden eylemli orman niteliğinde olup olmadığı araştırılarak eylemli orman olduğu saptandığı takdirde 6831 sayılı Kanun’un 11/5.maddesi gereğince Orman İdaresinin bu tür yerlerin orman olarak tahsisini Hazineden idari yolla talep edebileceği gibi dava yolu ile de ileri sürebileceği gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davacı ......

    "İçtihat Metni" NUMARASI : 2013/122-2015/17 Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü. - K A R A R - Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı idare vekilince temyiz edilmiştir. Mahallinde yapılan keşif sonucu alınan rapor uyarınca, taşınmazların dava tarihindeki değerinin biçilmesi ve bedelin davalı idareden tahsili ile taşınmazların tapusunun iptali ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/C maddesi uyarınca, baraj göl alanı olarak tapudan terkinine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....

      Hukuk Dairesi'nin görevine ilişkin düzenlemenin 1. maddesine göre "Taşınmaz mallara ilişkin, tapu kaydına ve mülkiyet hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemli davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar" olduğu açıklandıktan sonra, hükmün istisnası olarak "Kadastro sonucu oluşan tapu kaydının, kadastro öncesi nedenlere dayalı iptal ve tescili (Kadastro Kanunu madde 12) istemli davalar ile mükerrer kadastrodan kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararların temyiz inceleme görevinin 16. Hukuk Dairesi'ne ait olduğu" belirlenmiş olup, getirilen bu istisnaya göre Dairemizin görevinin ancak kadastro sonucu oluşan tapu kayıtlarının mükerrer olduğu iddiasına yönelik davalara ilişkin olduğu anlaşılmaktadır....

        in yargılama sırasında müdafii olarak atanmadığından ve yargılama bittikten sonraki atamanın hukuken yok hükmünde olması nedeniyle temyize hakkı olmayan suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz isteminin 1412 sayılı Kanun'un 317. maddesi gereğince REDDİNE, 20/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taşınmaz hukukuna ilişkin davada ...Asliye Hukuk Mahkemesi ile ...Sulh hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik-yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, el atamanın önlenmesi istemine ilişkindir. HMK.’nın 22/II. maddesinde “İki mahkemenin aynı dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği takdirde, görevli veya yetkili mahkeme, ilgisine göre bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, ...Sulh hukuk Mahkemesinin 17.02.2003 günlü kararının davacı ... vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmakla, yargı yeri belirleme olanağı bulunmayan dosyanın, davanın niteliği gözetilerek temyiz incelemesi yapılmak üzere ... ... 1....

            Şöyle ki; Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/a maddesi uyarınca yapılan yenileme çalışmaları sonucu yeni tapu kayıtlarının oluştuğu ve taşınmazın yüzölçümünün değişmiş olduğu anlaşıldığından, yeni tapu kayıtları ile kadastro krokileri ilgili Tapu Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüklerinden getirtilip, yeni duruma göre fiili el atmaya konu bölümlerin kroki üzerinde gösterilmesi için fen bilirkişisinden, kamulaştırmasız el atma bedelinin yenileme sonrası oluşan yüzölçümüne göre yeniden tespiti için ise bilirkişi kurulundan ek rapor alınması sağlanmadan, eksik incelemeyle karar verilmesi, Doğru görülmemiştir....

              Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabileceği düzenlenmiş iken maddenin ikinci fıkrasında yer alan "Çocuğa doğumdan sonra kayyım atanmışsa, çocuk hakkındaki bir yıllık süre, atamanın kayyıma tebliği tarihinde, hiç kayyım atanmamışsa çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar" hükmü, Anayasa Mahkemesi'nin 27.10.2011 tarihli ve 2010/71 Esas, 2011/143 Karar sayılı kararıyla; aynı maddenin dördüncü fıkrasında yer alan "Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinda dava açılabilir" hükmü ise, Anayasa Mahkemesi'nin 15.03.2012 tarihli ve 2011/116 Esas, 2012/39 Karar sayılı kararıyla çocuk yönünden iptal edilmiş; ikinci fıkrayla ilgili iptal kararı 07.02.2011 tarihli ve 28197 sayılı; dördüncü fıkrayla ilgili iptal kararı ise, 21.07.2012 tarihli ve 28360 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış; her iki iptal kararında, iptal...

                iptal hükmü 07.03.2012 tarihinde, dördüncü fıkrayla ilgili iptal hükmü ise 21.07.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir....

                  Esas, 2011/143 Karar sayılı kararıyla; aynı maddenin dördüncü fıkrasında yer alan "Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir" hükmü ise, Anayasa Mahkemesinin 15.03.2012 tarihli ve 2011/116 Esas, 2012/39 Karar sayılı kararıyla çocuk yönünden iptal edilmiş; ikinci fıkrayla ilgili iptal kararı 07.02.2011 tarihli 28197 sayılı; dördüncü fıkrayla ilgili iptal kararı ise, 21.07.2012 tarihli 28360 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış; her iki iptal kararında, iptal hükmünün kararın Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe gireceğinin kararlaştırılması sebebiyle, ikinci fıkrayla ilgili iptal hükmü 07.03.2012 tarihinde, dördüncü fıkrayla ilgili iptal hükmü ise 21.07.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarından sonra, çocuk tarafından açılan babalık davasında artık herhangi bir hak düşürücü süre sözkonusu değildir....

                    Bu hükmün ikinci fıkrasında yer alan "Çocuğa doğumdan sonra kayyım atanmışsa, çocuk hakkındaki bir yıllık süre, atamanın kayyıma tebliği tarihinde, hiç kayyım atanmamışsa çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar" hükmü, Anayasa Mahkemesi'nin 27.10.2011 tarihli 2010/71 Esas, 2011/143 Karar sayılı kararıyla; aynı maddenin dördüncü fıkrasında yer alan "Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir" hükmü ise, Anayasa Mahkemesinin 15.03.2012 tarihli ve 2011/116 Esas, 2012/39 Karar sayılı kararıyla çocuk yönünden iptal edilmiş; ikinci fıkrayla ilgili iptal kararı 07.02.2011 tarihli 28197 sayılı; dördüncü fıkrayla ilgili iptal kararı ise, 21.07.2012 tarihli 28360 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış; her iki iptal kararında, iptal hükmünün kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe gireceğinin kararlaştırılması sebebiyle, ikinci fıkrayla ilgili iptal hükmü...

                      UYAP Entegrasyonu