Hukuk Dairesince, bölge adliye mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak, ilk derece mahkemesi kararının “Somut olayda, davacılar dava dilekçesinde ehliyetsizlik ve muvazaa hukuksal nedenlerine dayanarak Zonguldak 2 Noterliğinin 17.10.2010 tarihli 2930 yevmiye numaralı, 15.02.2001 tarihli 3487 yevmiye numaralı zilyetlik devir sözleşmelerinin iptali ile davaya konu taşınmazların mirasbırakan tarafından yapıldığının, taşınmazda miras payları oranında hakları olduğunun tespitini ve elatmanın önlenmesini istemişler, 01.12.2014 tarihli ıslah dilekçeleri dava dilekçelerinin netice ve talep kısmını ıslah ettiklerini belirtip, taşınmazların mirasbırakan tarafından yapıldığının tespiti ile rayiç değerlerinden miras paylarına isabet eden alacağın tahsilini talep etmişlerdir. Davacıların talepleri arasında tenkisin bulunmadığı tartışmasızdır....
Gerekçe ve Sonuç Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 07.09.2020 tarihli ve 2020/350 E., 2020/410 K. sayılı kararıyla; tarafların kardeşi olan ve davalı tanığı olarak dinlenen Bahtınur’un davalının savunmasını doğruladığı ve satış bedeli ile davacının borçlarının ödendiğini beyan ettiği, dinlenen diğer tanıkların da temlikin muvazaalı olduğu yönünde herhangi bir beyanda bulunmadıkları, İlk Derece Mahkemesince tarafların diğer kardeşi olan davalı tanığı ...’un beyanına itibar edilmemesinin yerinde olduğu, muvazaa iddiasının ispatlanamadığı, davacının ehliyetsizlik ve hile iddiası bulunmadığından bu yönde bir araştırma yapılmamış olmasının da doğru olduğu, temlikin gerçek bir satış olması nedeniyle tenkis hükümlerinin de uygulanamayacağı gerekçesiyle HMK'nın 353/1.b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V....
Sonuç olarak, davacı tarafça ehliyetsizlik, hata, hile, gabin ve muvazaa hukuki sebeplerine dayalı olarak tapu iptali ve tescil isteğinde bulunulmuş ise de davacının dava konusu hukuki işlem sırasında fiil ehliyetinin bulunduğunun yargılama sırasında dosyaya kazandırılan Adli Tıp Kurumu Dördüncü Adli Tıp İhtias Kurulunun 09/11/2016 tarihli raporu ve Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun 02/11/2017 tarihli raporları ile sabit olması, uyuşmazlık konusu hukuki işlemin gerçekleştirilmesinde hata, hile veya gabin bulunduğunun davacı tarafça yeterli ve gerekli düzeyde ispat edilememiş olması ve taraf muvazaasının yalnız yazılı delille ispatı mümkün olmasına rağmen bu hususta da yazılı ve yeterli düzeyde bir delil sunulamamış olması ve aşamalarda yemin deliline dayanmaktan da vazgeçmiş sayılması nedenleriyle davacı davasını kanıtlayamamıştır....
Şu durumda, mahkemece; vasiyetnamenin iptaline ilişkin vakıaların varlığının ispat edilemediği gözetilerek, davacıların tenkis isteminin incelenmesi ve ulaşılacak sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile vasiyetnamenin iptaline karar verilmesi doğru görülmemiştir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur. Direnme Kararı: 9. Hayrabolu Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.05.2014 tarihli ve 2014/95 E., 2014/164 K. sayılı kararı ile; önceki karardaki gerekçeler tekrar edilerek ve “…miras bırakan ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL-TENKİS Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada; Davacı, miras bırakan annesi ... ...'nun, 71 parsel sayılı taşınmazdaki ½ payı ile eşinden intikal eden miras payını, mirastan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalı kızına satış suretiyle temlik ettiğini, eşinin ölümünden sonra Demans hastası olan miras bırakanın akit tarihinde aynı zamanda ehliyetsiz olduğunu ileri sürerek, tapu iptali ve miras payı oranında tescile, mümkün olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemiştir. Davalı, muvazaa ve ehliyetsizlik iddialarının doğru olmadığını, satış bedelinin bir kısmını murisin banka hesabına yatırdığını, bir kısmını ise elden ödediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, akit tarihinde miras bırakanın ehliyetli olduğu, ancak çekişme konusu taşınmazdaki payların davalıya temlikinin muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir....
HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ: TENKİS Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, kök mirasbırakan ... 'ın ... 7. Noterliği'nin 22/05/1997 tarihli vasiyetnamesi ile tüm mirasını davalı ...'ne vasiyet ettiğini, mirasbırakanları ... tarafından ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 1998/830 Esas sayılı vasiyetnamenin iptali olmadığı takdirde tenkis istemli dava açıldığını, davanın diğer mirasçı ... tarafından aynı istem ile açılan dava ile birleştirilerek ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1998/260 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucunda mirasbırakan ... yönünden takip etmemesi nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, 25.01.2003 tarihinde ölen mirasbırakan ...'ın mirasçıları olan çocukları ..., ... ve ...'ın ... 3....
Sulh Hukuk Mahkemesi 2017/444 Esas sayılı dosya ile vasiyetin açılması davasına konu edilmiş ve müvekkillerce yapılan itiraz neticesinde itirazlı olarak 12/03/2020 de okunmasına karar verildiğini, vasiyetnameye müvekkiler dışında hiç kimsenin itiraz etmediğini, diğer tüm mirasçıların itiraz ve tenkis talep haklarının düştüğünü, müvekkilere ait miras payları hesap edilirken bu hususun göz önünde bulundurulmasını, mirasçılıktan çıkartılma (ıskat) sebebi bulunmadığı halde mirastan çıkarma hükmü taşıyan vasiyetnamenin iptali gerektiğini, vasiyetname düzenleyenin tasarruf ehliyetinin olduğuna dair bir sağlık kurulu raporu düzenlemesi gerektiğini, miras bırakanın, çevresi ve davalı tarafından aldatılmış ve zorlanmış olduğunu, vasiyetnamenin iptali talebi herhangi bir sebeple kabul edilmediği takdirde terditli olarak tenkis talep ettiklerini, Müvekkillerinin saklı payının karşılığını almadığını, TMK 560 maddesi gereğince müvekkillerin tenkis talep etme hakkı bulunduğunu, tereke unsurlarının...
Tenkis talebine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Tenkis davası, TMK'nın 560-562. maddelerinde düzenlenen, mirasbırakanın saklı payları zedeleyen gerek ölüme bağlı ve gerekse sağlararası kazandırmalarının kural olarak saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar tarafından mirasbırakanın tasarruf edebileceği sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu davalardandır. Bu yönüyle, tenkis davası Miras Hukukuna özgü bir iptal davası olarak kabul edilmelidir. Tenkis, saklı payın yaptırımıdır ve saklı pay tamamlanıncaya kadar, önce ölüme bağlı tasarruflardan, bu yetmezse, en yeni tarihlisinden en eskisine doğru geriye gidilmek üzere sağlararası kazandırmalardan yapılır. (TMK md. 570) Somut olayda; davacının dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanları kapsamında, vasiyetnamenin iptali, olmadığı takdirde tenkis talebinde de bulunduğu anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : VASİYETNAMENİN İPTALİ-TENKİS Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, mirasbırakan dedeleri ...’un ... Noterliği’nin 04.02.1976 tarih ve 2172 yevmiye numaralı vasiyetnamesi ile mirasbırakan babaları ...’u mirasından ıskat ettiğini, babalarının mirastan ıskat edilmesini gerektirecek bir durum olmadığı gibi anılan vasiyetnamede ıskat sebebinin de gösterilmediğini ileri sürerek vasiyetnamenin iptalini, olmadığı takdirde saklı payı aşan kısmın tenkisini talep etmişlerdir. Davalılar, davacılardan ...’un ...’un mirasçısı olmadığını, davacıların mirasbırakanı ...’nin anne ve babasına kötü davranması nedeni ile babası tarafından mirasından ıskat edildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır....
Ancak, vasiyetnamenin iptali davasında, dava açma hakkı mirasçının tasarrufu ve butlan nedenini öğrenme gününden itibaren bir sene ve her halde vasiyetnamenin açılması tarihinden itibaren beş sene geçmekle, tenkis davasında da vasiyetnamenin açıldığı tarihten itibaren beş sene geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağı düzenlenmiş olup, vasiyetname 18/07/1983 tarihli duruşmada davacının yüzüne karşı açılıp okunduğundan ve bir sureti duruşmada davacıya tebliğ edildiğinden, davacı açısından zamanaşımı süresinin 18/07/1983 günü itibariyle başladığının kabulü gerekir....