Hal böyle olunca; vasiyetnamenin iptali açısından işin esasına girilerek gerekli inceleme ve araştırma yapılarak vasiyetnamenin iptali isteğinin kabulü halinde tenkis talebinin reddine, vasiyetnamenin iptali isteğinin reddi halinde usulünce tenkis araştırması yapılarak sonucuna göre tenkis isteğinin kabulüne ya da reddine karar verilmesi, birleştirilen davaya gelince asıl davaya konu vasiyetnamenin iptali isteminin reddi halinde vasiyetnamenin tenfizi talebinin kabulü ile tapu iptali ve tescil isteği yönünden hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu üzere hatalı değerlendirme ile 6100 sayılı ...nun 297/2. maddesine aykırı şekilde hüküm oluşturulmak suretiyle karar verilmesi doğru değildir....
ın 21.07.2004 tarihinde noterde düzenlendiği vasiyetnamesi ile 418 ada 8 paselde kayıtlı taşınmazdaki ½ hissesini davalıya bıraktığını, murisin 09.04.2005 tarihinde vefat ettiğini, vasiyetnamenin şekil şartlarını taşımadığını, ayrıca vasiyetname düzenlendiği sırada murisin akıl ve şuurunun yerinde olmadığından tasarruf ehliyetinin bulunmadığını, noterce sadece pratisyen hekim raporu alınarak vasiyetnamenin düzenlendiğini, bunun yetersiz olduğunu ileri sürerek vasiyetnamenin iptali, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davanın reddini dilemiştir....
istenmesi, tüm dosyanın 2659 sayılı Yasanın 7 ve 16. maddeleri hükümleri gereğince Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi, akit tarihinde davacının ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde diğer iddianın araştırılıp incelenmesi ve değerlendirilmesi, yok eğer ehliyetsiz olduğu belirlendiği takdirde 4721 sayılı T.M.K.'nun 405.maddesi hükmü gereğince vasi tayini ve husumet izni alınması için gerekli işlemlerin yapılması ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonunda davanın reddine dair verilen karar Dairece bu kez; “...İddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimi itibarıyla davada ehliyetsizlik iddiasının yanısıra hata, hile hukuksal nedenine de dayanıldığı görülmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında birleştirilerek görülen vasiyetnamenin iptali olmadığı takdirde tenkis ve vasiyetnamenin yerine getirilmesi davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; vasiyetnamenin iptali olmadığı takdirde tenkis davasının reddine, birleşen vasiyetnamenin yerine getirilmesi davasının kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, davacılar-birleşen davada davalılar vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 26/03/2019 tarihinde davacılar-birleşen davada davalılar vekili Av. ... geldi. Başka gelen olmadı....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, mirasçılıktan çıkarmanın iptali, vasiyetnamenin ehliyetsizlik, şekle aykırılık ve irade sakatlığı nedenleriyle iptali aksi halde ikinci kademede tenkis istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 141, 190, 369, 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6, 557, 570, 611 ve 669 uncu maddeleri. 3. Değerlendirme 1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI....
Hal böyle olunca, mahkemece;yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve açıklamalar dikkate alınmak suretiyle,davacının vasiyetnamenin iptali olmaz ise tenkis talebinde bulunduğu nazara alınmak suretiyle hüküm kurulurken her iki taleple ilgili olarak da hüküm tesisi gerektiğinin gözetilmesi,yine davacının murisin vasiyetnamenin tanzim edildiği tarihte akli melekelerinin yerinde olmadığı yönünde iddiası olduğu dikkate alınmak suretiyle, murise ait tüm tedavi evraklarının ilgili hastanelerden celbedilmesi neticesinde vasiyetnamenin tanzim edildiği tarih itibariyle murisin akli melekelerinin yerinde olup olmadığının tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu’na sevkinin sağlanması ve alınacak rapor neticesinde dosya kapsamında alınan tanık beyanları ve diğer tüm bilgi ve belgeler de birlikte değerlendirilmek suretiyle davacının vasiyetnamenin iptali talebi yönünden inceleme ve değerlendirme yapılması gerekirken,eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava, vasiyetnamenin iptali olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkin olup, mahkemece vasiyetnamenin iptali yönünden davanın reddine, tenkis yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, davalı tarafından önceki temyizi üzerine 2.Hukuk Dairesince hükmün tenkis yönünden bozulmasına karar verilmiş, hükmün vasiyetnamenin iptali reddine ilişkin kısmı kesinleşmiş, bozma sonrası da mahkemece sadece tenkise yönelik hüküm kurulmuştur. Bu tenkise yönelik kurulan hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir. Hüküm ve temyizin kapsamı tenkise ilişkin olup, temyiz inceleme görevi Yargıtay 1.Hukuk Dairesine aittir. Ancak, anılan daire dosyayı dairemize göndermiş olduğundan; dosyanın Hukuk Başkanlar Kurulunca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere dosyanın Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmesine, 02.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihine en yakın tarihteki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir. Mahkemece murisin vasiyetname tarihinde ehliyetli olmasından ötürü vasiyetnamenin iptali isteminin reddine tenkis istemi yönünden de vasiyet alacaklısı tapu maliki olmadığından tenkis isteminin de reddine karar verilmiştir. Mahkemece vasiyetnamenin iptali açısından yapılan araştırma ve değerlendirmeye göre red kararı isabetlidir. Ancak tenkis istemi yönünden mahkemece tenkis araştırması yapılmış 12/12/2019 tarihli tenkis bilirkişi raporunda davacıların saklı paylarının 1/12 olup saklı pay tecavüz değerinin davacı başına 6.735,80TL olduğu bilirkişi tarafından belirtilmiştir....
Dava konusu uyuşmazlık, vasiyetnamenin iptali, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesi talebine ilişkindir. Davada murisin vasiyetnameyi düzenlediği tarihte fiil ehliyetinin bulunmadığı ileri sürülmüştür. Dosyanın incelenmesinden, 04.11.2009 tarihinde, murise kanuni müşavir atanmasına karar verildiği, hükme esas alınan İstanbul Adli Tıp Kurulu Başkanlığının 29/04/2009 tarih ve 1691 sayılı raporda, "....muriste fiil ehliyetini müessir ve kişide şuur ve hareket serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini azaltacak mahiyet ve derecede olan Demansiyel sendrom başlangıcı denilen akli arızanın saptandığı, kişinin bu akli arıza nedeni ile menfaatlerinin müdrik ve telkine mukavin olamayacağı, kendi hür iradesi ile istikametinde tek başına serbest olarak eylem ve işlemlere giremeyeceği kanaatine varıldığı.."görülmüştür....
HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, davalı kardeşlerinin anneleri ve mirasbırakanları babaları ile yaşadığını, bu süreçteki sahiplenici tutumu nedeniyle aile dışında kaldıklarını, mirasbırakanın 158 parsel ve 621 parsel sayılı taşınmazlardaki ½ payını mirastan mal kaçırma amacıyla davalıya satış suretiyle devrettiğini, temlik tarihi itibariyla mirasbırakanın fiil ehliyetini haiz olmadığını, ayrıca taşınmaz satmaya ihtiyacı olmadığı gibi davalının da alım gücü olmadığını ileri sürerek mirasbırakan veya mirasçılar adlarına tescilini, olmazsa tenkisini istemişlerdir. Davalı, temlik tarihinde miras bırakanın fiil ehliyetini haiz olduğunu, çekişmeli taşınmazların hibe ile adına devredildiğini, muvazaa iddiasının dinlenemeyeceğini, tenkis koşullarının da oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur....