Dolayısıyla 4721 sayılı Kanun hükümleri ile aile konutunda malik olmayan eşin şahsına tanınan haklardan yola çıkılarak, malik eşin tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasını amaçlayan yasa maddeleri gerekçe yapılıp, ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi hatalı olduğu gibi evlilik birliği ölüm ile sonuçlanmış olsa da sağ kalan malik eş bakımından malik olmayan eşin dava açarken var olan hukuki yararının ölmesi hâlinde de devam edeceğine ilişkin düşünce somut olayın özelliğine uygun bulunmamıştır. 13. Hâl böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır. 14. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. VII....
Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı TKM'nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama kendi gelirlerinden düşülerek ayrı ayrı yapabilecekleri tasarruf miktarları tespit edilmeli, daha sonra her bir eşin tespit edilen tasarruf miktarının birlikte gerçekleştirdikleri toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlenmelidir. Bulunan bu oranlar, eşlerin çalışmaları karşılığı elde ettikleri düzenli gelirleriyle tasfiye konusu malvarlığına yaptıkları katkı oranını göstermektedir. Yukarıda açıklanan yöntemlerden yararlanılarak ayrı ayrı tespit edilen toplu para ve düzenli gelirlerle yapılan katkı oranları, birleştirmek suretiyle değerlendirilerek, tasfiyeye konu malvarlığının dava tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle, her bir eşin katkı payı alacak miktarı bulunur....
Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı TKM'nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama, eşlerin kendi gelirlerinden düşülerek, gerçekleştirebilecekleri tasarruf miktarları ayrı ayrı tespit edilmeli, daha sonra her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlenmelidir. Her bir eşin bulunan bu tasarruf oranı, çalışmaları karşılığı elde ettikleri gelirleriyle malın alımına yaptıkları katkı oranı olarak kabul edilerek, davacı için bu şekilde belirlenen katkı oranının tasfiyeye konu malın dava tarihi itibariyle belirlenecek sürüm (rayiç) değeri ile çarpılması suretiyle katkı payı alacak miktarının hesaplanması; sözü edilen değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülmesi durumunda konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınması gerekir....
Kredi çektiğini, borçlanma yoluna gittiğini, Arzu isimli bayan için ev kiraladığını, evin kira ve diğer giderlerini karşıladığını, yine diğer bayan Ayşegül'e yatak odası takımı satın aldığını, müvekkiline ve çocuklarına ile kantinden gıda alışverişini yasakladığını, tüm bu nedenlerle davalının maaşı üzerindeki yetkisinin sınırlandırılmasına, emekli olması halinde emekli ikramiyesi ve emekli aylığı üzerindeki tasarrruf yetkisinin sınırlandırılmasına, davalının borç altına girmesinin yasaklanmasına, başkasının borcu için garanti vermesinin veya kefil olmasının yasaklanmasına, davalının bu sözleşmeleri yapmaktan men edilmesine, üçüncü kişilerin davalı eşe ödemede bulunmasının yasak getirilmesine, davalı adına kayıtlı bulunan 34 XX 766 plakalı araç üzerindeki ve halen adına kayıtlı taşınmaz var ise taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisinin sınırlanmasına, daha önce müvekkili ve müşterek çocuk lehine hükmedilen tedbir nafakasının artırılarak aylık 1000'er.TL.ye yükseltilmesine karar verilmesini...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi HÜKÜM : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü: 1) İddianamede talep edilmediği halde, sanığa 5271 sayılı CMK'nin 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı verilmeden, 5237 sayılı TCK'nin 87/1-son maddesinin sanık aleyhine uygulanmasına karar verilmesi suretiyle savunma hakkının kısıtlanması, 2) Olay günü mağdur eşin sanık eşle yemek konusunda çıkan tartışma sonucu, mağdur eşin 'yemek yoktur, zehir ye' demesi üzerine sanığın yaralama fiilini işlediği anlaşılmakla TCK'nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin asgari oranda uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, 3) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas - 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki...
Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır (TMK m.194). Bu rıza alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işlemi geçersizdir. Bu geçersizliği, rızası gereken eş konutun bu vasfını devam ettirmesi koşuluyla evlilik birliği süresince ileri sürülebilir. Evlilik, boşanma yahut da iptal kararıyla sona ermiş ise, Türk Medeni Kanunu'nun 194 maddesinin "Aile Konutuna" sağladığı koruma da sona erer, diğer eşin rızası alınmadan yapılan tasarruf işlemi yapıldığı andan itibaren geçerlilik kazanır. Toplanan delillerden, tarafların yargılama sırasında 30.12.2016 tarihinde kesinleşen kararla boşandıkları anlaşılmaktadır. Evlilik boşanma ile sona erdiğine göre dava konusu taşınmaz aile konutu olma niteliğini kaybetmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının evlilik birliğinin getirdiği mali yükümlülükleri yerine getirmediğini, kanunun öngördüğü şekilde mali yükümlülüklerini yerine getirmeyen davalıya karşı gerekli tedbirleri almak, evlilikleri devam eden tarafların evlilik birliklerinin ekonomik varlığını korumak, evlilik boşanma ile sonuçlanırsa davalı hakkında malvarlığının paylaşımına yönelik açılabilecek davalara konu malvarlığı değerini korumak adına evlilik birliği içerisinde edinilmiş malvarlığının 3. şahıslara devrini önlemek amacıyla davalı eşin taşınmazlar ve banka hesapları üzerindeki tasarruflarını davacı eşin rızası ile yapabileceği yönünde tasarruf yetkisinin sınırlandırılması gerektiğini, hatalı yerel mahkeme kararının kaldırılarak, istinaf masrafı dahil yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ederek kararı istinaf etmiştir....
(İcra İflas Hukuku- Canıtez, Atalay, Sungurtekin Özkan, Özekes- sayfa 386,387) Türk Medeni Kanununun 194. maddesinin 1. fıkrasına göre “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini fesh edemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Söz konusu bu hükümde yer verilen, aile konutu ile ilgili tasarruf işlemlerini diğer eşin rızasına bağlayan şart, sadece malik olan eşin iradesine bağlı olarak gerçekleştirilebileceği işlemler için getirilmiştir. TMK'nun 194. maddesinde yer alan koruma sadece aile konutu ile ilgili olarak iradi nitelikte bir borçlandırıcı ya da tasarruf işleminde diğer eşin rızasını aramaktadır.(Şükran Şıpka, Aile Konutu İle İlgili İşlemlerde Diğer Eşin Rızası-sayfa 119-120) Malik eşin, bir borcundan dolayı alacaklının aile konutunu haczettirmesi durumunda, aile konutunu bu haciz işleminden kurtaracak herhangi bir hüküm ne Türk Medeni Kanununda ne de İcra İflas Kanununda yer almaktadır....
(İcra İflas Hukuku- Canıtez, Atalay, Sungurtekin Özkan, Özekes- sayfa 386,387) Türk Medeni Kanununun 194. maddesinin 1. fıkrasına göre “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini fesh edemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Söz konusu bu hükümde yer verilen, aile konutu ile ilgili tasarruf işlemlerini diğer eşin rızasına bağlayan şart, sadece malik olan eşin iradesine bağlı olarak gerçekleştirilebileceği işlemler için getirilmiştir. TMK 194. maddesinde yer alan koruma sadece aile konutu ile ilgili olarak iradi nitelikte bir borçlandırıcı ya da tasarruf işleminde diğer eşin rızasını aramaktadır.(Şükran Şıpka, Aile Konutu İle İlgili İşlemlerde Diğer Eşin Rızası-sayfa 119-120) Malik eşin, bir borcundan dolayı alacaklının aile konutunu haczettirmesi durumunda, aile konutunu bu haciz işleminden kurtaracak herhangi bir hüküm ne Türk Medeni Kanununda ne de İcra İflas Kanununda yer almaktadır....
İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2021/700 E. sayılı dosyası ile devam ettiğini, müvekkilinin uhdesindeki paranın sahte belge kullanılmak sureti ile alındığını, eylemin suç teşkil ettiğini, davalının da yurt dışında yaşıyor olduğunu, işin mahiyeti gereğince davalının adresine, tebligat ve duruşma yapılmaksızın davalının Samsun İli, Atakum İlçesi ve Aydın İli Didim İlçesi sınırlarında bulunan taşınmaz malvarlıkları üzerine, takdiren teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasını, taleplerinin uygun bulunmaması halinde mk. md. 1010 gereğince davalının adına kayıtlı taşınmazları üzerinde tasarruf yetkisinin kısıtlanması için tapu siciline şerh verilmesini, ihtiyati haciz veya tasarrufun kısıtlanması kararının hükmün infazına kadar devamına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, davacı vekilinin ihtiyati haciz ve tedbir taleplerinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....